Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Hakan YAMAN


BAŞA MI DÖNÜYORUZ?

BAŞA MI DÖNÜYORUZ?


Mart 2020’de ülkemize giriş yapan ve nerede ise ülkenin dört bir yanını kuşatan Covid 19 virüsü, Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de birtakım tetbirler ile yayılması engellenmiş ve günlyük vakalar binin altına kadar düşürülmüştü.
                Şöyle bir hafızalarımızı yoklayacak olursak. 15 Mart’tan itibaren başlayan süreç 1 Haziran tarihine kadar süre geldi. 2.5 aylık süreçte Şehirler birbirinden ayrıldı. 65 yaş üstü ve 20 yaş altı insanların sokağa çıkması yasaklandı. Bazı büyükşehirlerde hafta sonları yine sokağa çıkma yasağı getirildi ve en önemlisi ülke genelinde bütün illerde Ramazan bayramında 4 günlük yasak getirildi.
                Çok daha vahim olanlarını sıralayalım.
                - Camiler ibadete kapatıldı.
                - Okullarda eğitime ara verilerek uzaktan eğitime geçildi
                - İşyerleri kapatılarak çalışanlara kısa çalışma ödeneği bağlandı.
                - Karaborsaya düşen maske temininde ülke genelinde seferberlik başlatıldı.
                - Başta futbol maçları olmak üzere, spor organizasyonları ve diğer sosyal aktiviteler iptal edildi.
                - Yurt dışından ülkemize giriş yapanlar yurtlarda 14 gün süre ile karantinaya alındı
                - Kolanya ve el dezenfekteleri üretimi teşfik edildi ve artırıldı.
                - Toplumun bilinçlenmesi için 14 kural ve sonrasında zorunlu üç kural devreye sokuldu, kamu spotları hazırlandı, broşür ve afişler ile vatandaşlar bilgilendirildi.
                - Kurallara uymayanlara idari para cezaları kesildi.
                - Devlet bu sürecte işcisi, emeklisi, işvereni, ithalatcısı mağdur olmasıns diye ekonomik paket açıklamak zorunda kaldı.
                Toplum olarak geçmişi çabuk unuttuğumuz için o günleri yaşamamış, mağdur olmamış gibi bugün normal hayatımıza devam etme gayreti ve çok daha önemlisi 1 Haziranda başlayan kısmı normalleşme sürecini yanlış algılayan, umursamayan ve tetbirleri hiçe sayanların sayesinde yeniden başa döndüğümüzü maalesef üzülerek görüyor ve yaşıyoruz!...
                Bugün geldiğimiz noktada Sağlık bakanlığının günlük verilerinde tablo 1 Haziran öncesine, yani başa döndüğümüzü gösteriyor. binin üzerindeki vakalar, iyileşen hasta sayısından fazla. her ne kadarv efat edenlerin sayısı az gibi görünsede entübe ve yoğun bakımlarda hasta yoğunluğunun yaşandığını görebiliyoruz.
                Birbaşka iddia ise Türkiye’de günlük vaka sayısının binin değil, onbinin üzerinde olduğu yönünde. Doğrudur, yanlıştır bilemem ama kamuoyunda dolaşan dedikodulara göre, Antalyadaki vakaların Isparta, Burdur, Konya gibi  illere sevk edilmesi ile büyük bir yoğunluk yaşandığı yönünde. Turizmin zarar görmemesi adına yapılan bu uygulama bile geldiğimiz noktanın ne kadar vahim olduğunu gösteriyor.
                Ülkemizde 15 mart itibari ile vakaların görülmesi ile başlayan süreçi hatırlayarak birbaşka konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. O tarihlerde pozitif bir vakanın çıkması halinde o kişinin derhal hastaneye alındığı ve temas edenlerin testleri ile birlikte karantinaya alındığını hatırlayalım. Pozitif vakaların çıktığı köyler, kasabalar, mahalleler, evler karantinaya alınırdı.
                Bugün geldiğimiz noktada testi pozitif çıkanlar evlerinde izole ediliyor ve karantinaya alınıyor. Çünkü üretmeye, çalışmaya ve tüketmeye mecburuz. Hayatın birkaç gün kısıtlanması toplumun bireylerine, ülke ekonomisine çok büyük zararları var.
                Başta sağlık bakanlığı olmak üzere, bilim kurulu ve devletin ypetkili kurumları ve kişileri bu konulardaki Tesbitlerini, tenkitlerini ve önerilerini sürekli dile getiriyorlar.
                Yukarıda rdile getirdiğim mağduriyetleri bir daha yaşamamak için bugünden yarına çok ciddi tetbirlerv e önlemler alınmak zorunda. aksi halde 21 Eylül Milli Eğitim Bakanlığı, 1 Ekimde YÖK kararlarını yeniden gözden geçirmek durumunda kalabilir. Yine 11 Eylülde başlayacak futbol müsabakaları ileri bir tarihe ertelenebilir. Kısıtlamalar ve yasaklar devreye sokulabilir...
                Koca koca insanların kuralları ihlal ettiği, umursamazlıkları ve sorumsuzluklarını ana sınıfı ve ilkokul çocuklarından beklemek haksızlık değilmi? çocuklarımıza bu süreçte nasıl sağlıklı bir şekilde eğitim aldırabiliriz?
                Sonuç olarak, İçişleri bakanılğının zaman zaman ülke genelinde yaptığı denetimlerin yetersiz olduğunu ifade etmek istiyorum. Denetimlerin günlük, daha sıkı yapılması, tetbirlerin çok daha ciddi şekilde artırılması ve bu süreçte başta din görevlileri olmak üzere Eğitimcilerin ve gönüllülerinde dahil edilerek sıkılaştırılması ile vaka sayılarının düşebileceğini ve toplumun bilinçlendirilebileceğini düşünüyorum. Cezai müyeyidelerin uygulanmasıda caydırıcılık açısından önemli bir etken olacağını düşünüyorum.
                Yasaklı dönemlere geri dönmeme, hayatımızın kısıtlanmaması, ekonominin durmaması, üretimin aksamaması, insanların ölmemesi ve mağdur olmaması adına lütfen kurallara uyalım, uymayanları uyaralım. Sağlıklı günler diliyorum.