Türk Eğitim - Sen Şube Başkanı ve Türkiye Kamu – Sen İl Temsilcisi Ali Balaban, 15 Temmuz Milli Birlik Günü münasebetiyle bir mesaj yayınladı.
Başkan Balaban mesajında; “Tarihimizin en büyük ihanetlerinden birine şahit olduğumuz alçak darbe girişiminin üzerinden 4 yıl geçti. Vatandaşlarımızın temiz duygularından nemalanan, maneviyatını istismar eden, ülkemizin münafığı olarak yandaşlarına menfaat devşirip, adaleti, liyakati, ehliyeti ve hakkaniyeti ayaklar altına alan bir kesim, yıllarca her türlü ahlak dışı yolu kullanarak kendi mensuplarına ikbal ve istikbal sağladı.
Kamu yönetimini ve kamusal alanı belli bir gruba mensubiyet üzerinden tanzim eden FETÖ yapılanması, bir süre sonra Devletimizin en mahrem kurumlarına ve pozisyonlarına sirayet etmiş, adeta Türk devletinin reflekslerini kontrol eder hale gelmiştir. Bu da göstermiştir ki, kamu yönetiminde esas alınması gereken sadece liyakat ve ehliyettir. Aksi durumda herhangi bir yapılanmayı Truva atı olarak kullanan illegal oluşumlar, milletimizin hayatını tehdit edecek cürete ulaşmaktadır. Yaşadığımız ve bedeli ağır olan sürecin herkese gösterdiği en büyük gerçek; artık bu ülkede kaynağı ne olursa olsun kamusal alanda liyakatin dışında hiçbir ölçüte bakılmamasıdır.
Şunu rahatlıkla iddia edebiliriz ki, 15 Temmuz ihanetini yaşamış bu ülkede kim hala kamusal alanı mensubiyetler üzerinden okuyor ve hala toplumu ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı tutum ve tasarruflara tenezzül ediyorsa kripto fetö yapılanmasının hizmetkârıdır. İhanet kalkışması bir kez daha göstermiştir ki, Türk milleti olarak bu topraklarda şerefimizle varlığımızı sürdürmemizin tek yolu, milli birlik ve beraberliğimizi muhafaza etmektir. Nitekim hain saldırının bertaraf edilmesinden sonra İstanbul Yenikapı’da toplanan milyonlar bu iradeyi açık şekilde Dünya’ya ilan etmiştir. Milletimiz her türlü siyasi, ideolojik, sosyal ve itikadî farklılığını bir yana bırakarak yekvücut halde Yenikapı’dan cihana bir kez daha haykırmıştır:
Biz büyük Türk Milleti’yiz! 15 Temmuz ihanet saldırısı, milletimizin her bir ferdi ve özellikle devletimizi yönetme sorumluluğunu taşıyanlar için büyük bir tecrübedir. Birlikte yaşama ülküsü, vatan yaptığımız bu topraklardaki milli varlığımızın teminatıdır. Milletimizin her bir ferdi milli bekamız gerektirdiğinde tüm farklılıklarını bir yana bırakıp, “Bir” olmayı becerebilmesinin ne derece ehemmiyetli olduğunu görmelidir. Devletimizi yönetme sorumluluğunu taşıyanlar da artık kamusal alanda sıfatı, rengi ve aidiyeti ne olursa olsun “Dışarıdan yapıların” kamu yönetimine tasallutuna meydan verecek inisiyatiflere müsamaha göstermemelidir.
Kamu idaresi, adaletli bir yönetim anlayışı dâhilinde sadece liyakat ve ehliyet esasına göre tanzim ve tasnif edilmelidir. Bir taraftan ülkemizin kaynaklarını pervasızca yandaşlarına kullandıran bu hainler bir taraftan da toplumsal yapımızı ve tüm değerlerimizi yozlaştırmak istediler. Bu ihanet içinde elde ettikleriyle yetinmeyen bu güruh, 15 Temmuz 2016’da ülkemizin yönetimini gasp edip dış mihraklara peşkeş çekmek adına masum, silahsız, kendi vatandaşlarına namlusunu doğrulttu, ülkemizi kana ve teröre boğdu. Ancak milletimizin birlik, beraberlik ve kararlılığı karşısında bozguna uğradı.
15 Temmuz 2016 günü milletimiz yalnızca bizden görünerek toplum içinde kendilerine yer edinen bu güruhu değil 100 yıl önce vatanımızı işgal eden ve bugün yine aynı emelle sınırlarımıza dayanmış olan dış güçleri de bir kere daha bertaraf etti. Milletimiz, devletimizin, bağımsızlığımızın ve demokrasimizin tehlikeye düştüğünü gördüğü anda her türlü siyasi ve ideolojik farklılığı bir tarafa bırakarak bu coğrafyadaki varlığımız için tek ve en yüce amaç olan vatanın bağımsızlığı gayesi etrafında birleşti ve bir kere daha tüm dünyaya gücümüzü ve kararlılığımızı gösterdi. 15 Temmuz 2016, bu milletin devletiyle, siyasetçisiyle, kamu görevlisiyle, işçisiyle, emeklisiyle, güvenlik kuvvetleriyle bir olup yeni bir destan yazdığı gündür.
Ancak her zaman ifade ettiğimiz üzere ülkemizi 15 Temmuz alçaklığına taşıyan süreç iyi görülüp, anlaşılmadan bu tehlikenin tam olarak bertaraf edilmesi mümkün değildir. FETÖ’nün yıllarca ülkemizdeki ehliyet, liyakat ve adalet sistemini tahrip ederek, değerlerimizi yavaş yavaş aşındırarak, insanları taraf olamaya zorlayarak, kendisinden olmayanı yok etmek üzerine kurguladığı planın, milletimizin bilinçaltında, kamu kurum ve kuruluşlarında oluşturduğu tahribat mutlak surette görülmelidir. 2016’dan sonra çok daha açık bir şekilde gördük ki, vatanımız ve bulunduğumuz coğrafya tam olarak bir ateş çemberiyle kuşatılmış, küresel şer odakları yeni asırda yeni bir hesaplama peşine düşmüş durumdadır.
Bizleri liyakatsizlik içinde çaresiz bırakmayı arzu edenler, kendi çevrelerine peşkeş çektikleri mevki ve makamları menfaatleri için kullanarak elimizi kolumuzu bağlamak, 100 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının milletimizle omuz omuza çarpışarak kurtardığı vatanımızı altın tepsi içinde bu güçlere sunup, bin yıllık hesabı kapatmak arzusundalar. Bugün hala toplumumuzun münferit yerlerine gizlenmiş FETÖ artıkları, içlerindeki kini üstü örtülü bir biçimde kusmaya devam ediyorlar. Dışarıdan devletimize karşı yürütülen baskılar, içeride gizlenmiş olmuş terör örgütü uzantıları eliyle hala destekleniyor. Millet ve devletçe uyanık olmak içimizdeki ayrık otlarını temizlemek zorundayız. Benzer acıların bir daha yaşanmamasının anahtarı milli birliğimizin muhafazası, milli birliğimizin anahtarı ise kamu başta olmak üzere her alanda adaletin tesis edilmesi, ehliyet, liyakat ve hakkaniyetin hâkim kılınmasındadır.
Terör örgütünün yıllar boyunca toplumumuz ve kamu kurum ve kuruluşları nezdinde açtığı yarayı sarmak, ayrılıkların, adam kayırmaların, torpillerin, haksızlıkların üzerini bir daha açılmamacasına kapatmak bugün yetkililerin üzerine düşen en büyük sorumluluktur. Bu duygu ve düşünceler içinde tarih boyunca bu millet için can veren bütün şehit ve gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyor, tüm milletimizin 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Gününü kutluyorum” dedi.