Türkiye Büyük Millet Meclisi Kürsüsünde bir konuşma yapan Isparta Milletvekili Cesur, devletin hastayı ilaçsız bırakma hakkı yok dedi. İlaca yapılan yüzde 12 zammı eleştiren Cesur; burada asıl sorun kur politikasını ayarlamamanız. Bu nedenle herkes şikayetçi dedi.
Cesur’un neden ilaç bulunmuyor ve sürekli zam geliyor anlattığı ve çözüm Mecliste gelin araştıralım diye seslendiği konuşması şöyle: Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bir süredir, bilindiği üzere, hayati öneme haiz pek çok ilaç piyasada bulunmuyor. Vatandaşlarımız eczane eczane dolaşıyor, ilaç arıyor; bunların içinde kanser, kalp, şeker ilaçları var. Neden bulunmuyor, bunu tespit etmek ve araştırmak lazım ve sorunu köklü olarak çözmek lazım.
Söyleyelim hemen neden bulunmuyor? Ben söyleyeyim:
Şu sizin meşhur dış güçler neden!
Neden böyle dedik? Birkaç örnek vereceğim, konu ne kadar hayati önemi haiz, bu anlaşılsın diye:
En basit örneği, iyot. İyot, gebeler için çok önemli, gebenin karnında taşıdığı bebek için önemli, süt verme döneminde önemli. Neden önemli? Çünkü bebek, beyin-sinir ve kas-iskelet sistemi gelişimi için olmazsa olmaz önemi haiz iyodu anneden alıyor. Annede iyot eksikse bebekte de iyot eksik oluyor, bebeğin zekâ gelişimi ve hareket sistemi geri kalıyor. Ve iyot, bir senedir bulunmuyor değerli arkadaşlar.
Şimdi, kur politikasına gelelim. Devletimizi yönetenlerin ilgili karar organları yaklaşık sekiz yıldır euroyu normal kurunun altında tutuyor. Şimdiki zam da bilindiği gibi, Bakanlığın kur ayarlaması yapması nedeniyle oldu. Burada yıllara göre ilaç fiyatlarında uygulanan kur değeri var. Zamanım yok, bunu gösteremeyeceğim ama şöyle şu kırmızı çizgiye bakarsanız, euro kurunun -değişiklik tarihinin- ne hâle geldiğini zaten göreceksiniz. Şimdi, önceden sabit kur uygulayan Bakanlığımız, döviz piyasalarındaki sıkıntı nedeniyle, önce kurun yüzde 70'ini veriyor firmalara, daha sonra bunu yüzde 60'a indiriyor, sonra da diyor ki: "Bu yüzde 60'ın, yüzde 40'ını keselim sizden." Şimdi, firmalar ne oluyor? Batacak. Firma da ilacını geri çekiyor. Firma, ilacı geri çekince hasta, çaresiz ve ilaçsız. Kuru artırınca zam geliyor. Sonuç: "Vatandaş çeksin yükü, o alışık."
Döviz kurunun 3,4'ten 3,8 euroya çıkarılması, sorunun ne kadarlığına ve ne kadar süreliğine bir çözüm getirir, ben bunu bilemiyorum ama bildiğim bir şey var: Devleti yönetenlerin hastayı ilaçsız bırakma hakkı yok.
Şimdi, bir örnek daha vermek istiyorum, konu ne kadar önemli. "NovoNorm" diye bir diyabet ilacı var. Bu kur anlaşmazlığı nedeniyle firma, bu ilacın ruhsatını geri çekti; muadili de yok, hastalar bu ilacı kullanamıyor. "Ee, onlar alışık, çeksin hasta." Bu, ne doğurdu? İlaç karaborsası. Bu da hadisenin sıkıntılı başka bir sonucu. Yok olan pek çok ilaç, yurt dışından gizlice getiriliyor. Eczanelerde karaborsa olarak alt raflarda bulunduruluyor, yüksek fiyatlarla, fahiş fiyatlarla satılıyor. Bu konuya ivedilikle el atılması gerekiyor. Hatta doping alan İtalyan bir sporcu, ilacı Türkiye'den aldığını söylemişti, belki hatırlayacaksınız.
Değerli milletvekilleri, toplam sağlık harcamasının yüzde 70'i hasta tarafından karşılanıyor, yüzde 30'u devlet tarafından. Peki, devletimiz ne yapmış? 10 ilde, hasta garantili şehir hastanesi yapmış, sahipleri özel şirketler. Sağlık Bakanlığı, bütçenin % 64’ünü ayırmış olacak bu iş tamamlandığı zaman. Parayı ve kuru tutamamış Hükûmetiniz ama "3Y”yi yapmış "3S” Yani saraylara, Suriyelilere ve soygun denilecek projelere ayırmış bütün parasını; israf etmiş milletin parasını, ilaçtan da kısmış.
Kim şikâyetçi bundan? Ben şikâyetçiyim.
Kim şikâyetçi?
Hastalar şikâyetçi, doktorlar şikâyetçi, eczacılar şikâyetçi, firmalar şikâyetçi;
Sağlık Bakanlığındaki, sağlıkta dönüşüm sistemini devralmış olan, eminim, hüsnüniyet sahibi değerli yöneticiler de hatta bence, Sağlık Bakanının kendisi de şikâyetçi.
Hatta, sizlerin arasında konuya hâkim olan, bu konuyla ilgili değerli arkadaşlarım da şikâyetçi. Gelin, o yüzden, araştıralım ve hastaya zarar vermeyecek, eczacıyı koruyacak, kamu maliyesine gereksiz yük olmayacak bir sistemi getirelim ya da şu, sizin dış güçler var ya hani, onlar sizden elini çekmeyecek, anladık biz; bırakın da vatandaşın derdini biz çözelim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.”