İYİ Parti Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kararı hakkında iktidara sert çıktı. Meclis kürsüsünden İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması konusunda eleştirilerini dile getirdi.
SÖZLEŞMENİN KAMUSAL TARTIŞMA OLMADAN BİR
GECEDE FESHEDİLMEK İSTENDİĞİNE TANIK OLDUK
İstanbul Sözleşmesi’nin Türkiye’de kadınlara yönelik şiddet oranlarının, özellikle de aile içi şiddetin ve kadın cinayetlerinin arttığı, kadın yoksulluğunun derinleştiği bir dönemde imzalandığını söyleyen Milletvekili Aylin Cesur, “Ancak, Türk demokrasisinin özellikle Partili Cumhurbaşkanı Sistemi ile krize sokulduğu bir dönemde, bu sözleşmenin doğru düzgün bir kamusal tartışma dahi yürütülmeden tek kişinin imzasıyla bir gecede feshedilmek istendiğine tanık olduk.” dedi.
“BEĞENMESENİZ DE T.C. HALA ANAYASAL HUKUK DEVLETİDİR VE HUKUKEN BU FESİH KARARNAMESİ GEÇERSİZDİR”
’İstendiğine’ diyorum çünkü bu geçersiz bir faaliyettir. Siz beğenmesiniz de, burada sunduğunuz, olmayan bakanları ve milletin temsilinin değil çoğunluğun dediğinin olduğu, sözde yasama organı haline getirdiğiniz Meclisi ile, Anayasa’da ismi var olmayan kabinenin aldığı kararları icra eden hükümeti ile ve siyasallaşmış yargısı ile içi oyulmuş dolmalık biber haline getirseniz de; T.C. hala anayasal hukuk devletidir ve hukuken bu fesih kararnamesi geçersizdir.”
KADIN CİNAYETLERİ ARTIYORKEN BÖYLE BİR SÖZLEŞMEDEN ÇIKILMASININ HİÇBİR MANTIKLI AÇIKLAMASI YOKTUR
Aylin Cesur, “2008’de 80 olan kadın cinayetleri, 2020’de 471’e çıkmışken kadının korunması ve şiddetin önlenmesine yönelik böyle önemli bir sözleşmeden çıkılmasının ise hiçbir mantıklı açıklaması yoktur. Bir tezat da şu ki; sözleşmeye imza koyan iktidarın bunu, kendi içindeki kadınların karşı çıkmalarına karşı yapmasıdır.” diyerek sözlerini sürdürdü.
ŞİDDETİN, CİNAYETİN KADINI YOKTUR DİYEN AKIL TUTULMASINA VARAN BİR ACAYİPLİK VAR
“6284 sayılı yasa dahi iyi bir şekilde uygulanmıyorken, bir acaip hal de kadına şiddet ve kadın cinayetleri verilerinin açıklamıyor olması! Hatta “şiddetin cinayetin kadını yoktur, cinayet cinayettir” diyen bir akıl tutulmasına varan bir acayiplik bu!” “Bir de sanki şiddetin sorumlusu sözleşmeymiş gibi, “Bakın sözleşme şiddeti engelleyemiyor” denildi. Sorumlu açık bir şekilde sözleşmenin gerekliliklerini yerine getirmeyen ve yasaları gerektiği gibi uygulamayan iktidardır. Ha sözleşme dediğiniz yerde “Toplumu kutuplaştırdığı için kaldırdık” dediğiniz sözleşmenin imzacısı sizsiniz unuttunuz mu?”
BİRİLERİ LOZAN’I MANİPÜLE ETSE
LOZAN’DAN DA MI ÇEKİLECEKSİNİZ?
“Bir de kadına karşı şiddetin ve aile içi şiddetin engellenmesi fikri, toplumsal ve ailevi değerlerimizle nasıl çelişmektedir? Bir de bunu açıklayın ama olmayan maddelerle uydurarak değil.” “Birileri Lozan’ı manipüle etse, Lozan’dan da mı çekileceksiniz? Diyeceğim ama arkasından yine iş geçen haftaki Montrö ve silsilesi yeni kurgulara gebe olur sözüm. Sefalet yaşayan milyonların derdini bırakıp suni gündemler yaratmaya vesile olmayalım en iyisi!”
İKTİDAR, KADINLARIN İNSAN GİBİ
MUAMELE GÖRMESİNDEN Mİ RAHATSIZ?
Milletvekili Cesur, karara ilişkin eleştirilerinin ardından iktidara sordu: “Soru şu: Gerçekte neyden rahatsızsınız?” “Sözleşme’de devlete verilen “Kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın ve şiddetin önlenmesi” sorumluluğu var. Bu mu? Cumhuriyet’in kuruluş felsefesinde yer alan kadın-erkek eşitliğinden, kadınların eşit vatandaşlar olarak sayılmasından mı rahatsızsınız? Kadınların insan gibi muamele görmesinden, birey olarak sayılmasından mı rahatsızsınız?”
SÖZLEŞMEDEN ÇIKILDIĞINDAN
BERİ 14 KADINIMIZ ÖLDÜRÜLDÜ
Cesur, sözleşmeden çıkma kararının ardından kadın cinayetlerine kurban giden kadınları Meclis kürsüsünden andı: “Bakınız; İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığından beri 14 kadınımız öldürüldü. İzmir’de Sezen, Nagihan ve Ceyda; Kayseri’de Fatma, Konya’da Buket, Balıkesir’de Seda, İstanbul’da Aleyna, Antalya’da Hatice ve Rabia; Osmaniye’de Serpil, Denizli’de Meral, Adana’da İslim, Aydın’da Necla, Tekirdağ’da Yeter… artık aramızda değiller.”
ATILAN BU ADIMI
KADINLARIMIZA
REVA GÖRMÜYORUZ
Türkiye’de kadına yönelik şiddetin vardığı boyutları veriler ile ortaya koyan Cesur, “Her gün en az bir, bazen iki kadınımız öldürülüyorken, kadınlarımızın %40’ı fiziksel şiddete, %45’i psikolojik şiddete, %30’u ekonomik şiddete uğruyorken, 20-24 yaşındaki genç kadınlarımızın %15’i 18 yaşından önce, %2’si 15 yaşından önce evlendiriliyorken, yani yapacak daha çok iş varken, bunu biz kadınlarımıza reva görmüyoruz.” dedi.
YANLIŞ KARARLARINIZIN BEDELİNİ, KADINLARIMIZA CANLARI İLE, BEDENLERİ İLE ÖDETİLMESİNİ KABUL ETMİYORUZ
“Yanlış kararlarınızın bedelini, kadınlarımıza canları ile, bedenleri ile ödetilmesini kabul etmiyoruz. Ve buradan bir kere de ben ilan ediyorum. Millet iradesini hiçe sayan, Yasama yetkisinin de açıkça ihlali olan bu karar geçersizdir.” “Ve merak ediyorum; her fırsatta kadına yönelik şiddeti kınayan, yaşanan olaylara üzüldüğünü söyleyen ve kendi bünyesindeki kadınların sesine dahi kulak vermeyen bir iktidar, ben utanırken her gün bir kadınımız kurban edildiğinde, ne yapıyor?”
BİR GÜN GELİR BİRİLERİ
DE SİZİN İSMİNİZİ SİLER
Konuşmasının sonunda Konya Selçuk Üniversitesi, Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nden “Süleyman Demirel” adının silinmesi konusunu da yeniden gündeme getiren Cesur, “Bu tarihi ayıp düzeltilene kadar her fırsatta konuyu dile getireceğime söz vermiştim. Çiçeği burnunda bir rektör gelip, bir Cumhurbaşkanı’nın adını Rektörü olduğu üniversitenin kuruluşunda imzası olmuş bir Cumhurbaşkanının adını böyle silip geçemez. Karar derhal geri alınmalıdır. Bu kötü bir emsal de olacaktır. Düzeltilmelidir, yoksa bir gün gelir birileri de sizin isminizi siler” dedi.