Son yıllarda başta Eğirdir Gölü olmak üzere ülkemiz su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımının sağlanması için oldukça önemli öneri ve uyarılarda bulunan SAREM eski Müdürü Biyolog Sedat Karakoyun, TBMM’den su yasasının ivedilikle çıkarılması gerektiğini söyledi.
KARAKOYUN; “TÜRKİYE’NİN
BİR SU YASASI YOK”
Türkiye'de suyu koruyacak bir Su Yasasının olmadığını ifade eden SAREM eski Müdürü Biyolog Sedat Karakoyun, konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada; “1926 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde "Sular Hakkında Kanun" adı altında 9 maddelik bir yasa çıkartılmış. Fakat bu yasa 1956'da yürürlükten kaldırılmıştır. Su yönetimi ile ilgili yapmış olduğum bir çalışmada, ülkemizde suyun 34 ayrı kurum ve kuruluş ve 79 ayrı mevzuatla idare edildiğini gördüm. Bu çok başlı yönetim yetki ve sorumluluk kargaşasına yol açmaktadır. Kurumlar arası koordinasyon olmadığı için suyun yönetilemediğini söyleyebiliriz.
“GÖLE DOKUNMAYIN DİYORSANIZ,
ÇÖZÜM ÜRETMEK ZORUNDASINIZ”
Nitekim son günlerde Eğirdir gölünden kirli çamurun alınması ile ilgili DSİ tarafından başlatılan çalışmaya Çevre Şehircilik Müdürlüğünün resmi bir yazı ile karşı çıkması buna somut bir örnektir. Göl havzasında aşırı miktarda kullanılan sun'i gübre ve tarım ilaçlarının göldeki sediman(çamur)da ağır metal kirliliği meydana getirdiği tespit edilmiştir. Nerelerden ve hangi derinlikte çamurun alınacağı bellidir. Çalışma önerilerim doğrultusunda bilimsel verilere dayanarak, milletvekilimiz Mehmet Uğur Gökgöz’ün DSİ teşkilatı ile yapmış olduğu görüşmeler sonucunda başlatılmıştır. Çamurun alınmasına karşı çıkan gerek bilim insanları gerekse kamu bürokrasisi ile bu konuyu tartışabilirim. Göle dokunmayın diyenler çözüm söylemelidirler.
“GÖL YÖNETİM PLANI
HAZIRLANDI ANCAK…”
Eğirdir Gölü 1991 yılında İÇME VE KULLANMA SUYU olarak ilan edilmiştir. Özel bir koruma gerektiren gölümüzle ilgili olarak son yıllarda çok kıymetli çalışmalar yapılmıştır. Zamanın Isparta valisi Şemsettin Uzun başkanlığında üniversite ve ilgili kamu kurum, kuruluşlarının katılımıyla hazırlanan EĞİRDİR GÖLÜ YÖNETİM PLANI 27/Mart/2008'de Ulusal Sulak Alan Komisyonu tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Diğer taraftan içme ve kullanma suyu temin edilen göl suyunun mevcut kalitesinin korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması için TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan EĞİRDİR GÖLÜ ÖZEL HÜKÜMLERİ Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu tarafından 16/ 06 /2012 tarihinde imzalanmış ve yürürlüğe girmiştir.
“GÖLÜN, KESİN KORUNACAK HASSAS
ALAN İLAN EDİLMESİ SEVİNDİRİCİDİR”
Görev yaptığım bu çalışmalarla, havzadaki her türlü faaliyetin düzenlenmesinde hukuki ve teknik esaslar oluşturulmuştur. Ancak, maalesef aradan 10 yıldan fazla geçmesine rağmen iki çalışmanın da uygulanmadığı görülmüştür. Son olarak 5/ Ocak /2021 tarih ve 3357 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Eğirdir gölü doğal sit alanı koruma statüsü yeniden değerlendirilerek KESİN KORUNACAK HASSAS ALAN olarak ilan edilmiştir. Şahsi kanaatim bu kararda gölümüz için çare olmayacaktır. Peki, çare nedir? Çare TBMM den su yasasının çıkarılmasıdır.
“HİÇ VAKİT KAYBEDİLMEDEN
TÜM PAYDAŞLAR BİR ARAYA GELMELİDİR”
Ülkemiz iç su kaynakları bakımından en zengin bölgesi Göller Bölgesidir. Bölgede 40'a yakın doğal göl ile DSİ tarafından işletmeye açılmış 129 baraj ve140 adet gölet vardır. Ancak bölge, ABD Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) tarafından yoğun kuraklık yaşayan bölge olarak gösterilmektedir. Merkezi Isparta olan ve Burdur, Afyon, Denizli, Konya illerini de içine alan Göller Bölgesinin iktidar ve muhalefet milletvekilleri bir araya gelerek, su ile ilgili yasa teklifini vermelidirler. Bu konuda ilimiz milletvekilleri öncülük yapmalıdır. Hâlihazırda Su Yönetimi Genel Müdürlüğü'nün ve TEMA Vakfı'nın hazırlamış oldukları taslak bir yasa vardır. Hiç vakit geçirmeden tüm paydaşlar bir araya gelerek yasaya son şeklini vermelidirler. Su yasasının meclisten geçmesi sonucunda suyun bir sahibi olacak su yönetiminde çok başlılık ortadan kalkacaktır. Böylece su ile ilgili olarak herkesin kurallara uyması zorunlu olacak uyulmadığı zaman da belli yaptırımlarla karşılaşılacaktır.
“İKİ GÜN SUSUZ KALIRSANIZ SUYUN KIYMETİNİ ANLARSINIZ”
Ekonomik, siyasal ve sosyal riskler krize dönüştüğü zaman yönetilebilirsiniz. Ancak su ile ilgili kriz yaşanırsa bunu çözmeniz mümkün değildir. Su kaynaklarımız partiler üstü bir meseledir. Siyaset sorun çözme sanatıdır. O nedenle TBMM deki tüm milletvekillerinin katılımıyla vakit geçirilmeden su yasası çıkarılmalı ve uygulamaya konulmalıdır.
Son cümle... İki gün susuz kalırsanız suyun kıymetini anlarsınız…”