Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Merkez İlçe Başkanı Talimdar Üzümcü, 2016-2017 Eğitim Öğretim yılının açılışı nedeniyle yazılı bir değerlendirme yaptı. Açıklamasında eğitimdeki sorunlardan bahseden Üzümcü, şuan uygulanan 4+4+4 sisteminden vazgeçilmesi ve 1+8+4 zorunlu eğitim sistemine geçilmesi gerektiğini söyledi.
YANLIŞLIKLAR VE TARAFLI ALIMLAR BİRLİK VE BERABERLİĞİ ZEDELEMEKTEDİR
CHP Merkez İlçe Başkanı Üzümcü’nün açıklaması şu şekilde; “19 Eylül 2016 günü yaklaşık 20 milyon öğrencimiz ve 900 bine yaklaşan öğretmenimiz okula merhaba ve “günaydın” dediler. 2016-2017 öğretim yılı önceki ayların ve yılların birikmiş sancıları, sıkıntıları ve eklenerek çoğalan sorunlarıyla başlıyor. Bu eğitim-öğretim yılı da yine büyük zorluklara gebedir. 15 Temmuz darbe girişimiyle, açığa alınan öğretmen sayısı eğitimin içine örümcek ağı gibi yayılan gerici zihniyetin derin kadrolarının bugüne dek neler başarmış olduğunu açıklıkla göstermiştir. Cumhuriyet Halk Partisi Merkez İlçe Başkanlığı olarak bütün bu olumsuz koşullara rağmen İlimiz Isparta da Okul öncesi, ilk orta ve lisede öğrenci mevcudumuz yaklaşık 82.618 buldu. Buna yaklaşık 60.000 üniversite öğrencisi, 6594 dolayında öğretmen ve 1200 öğretim üyesi eklendiğinde yeni dönemde nüfusumuzun yarısı yakınının bir şekilde eğitim öğretim etkinliği içinde olduğunu görüyoruz. Eğitim ve Öğretimi fizik durumu ise 594 okul yerleşkesi ve 4363 derslikte ayrıca SDÜ üniversitesi yerleşkesi bu hizmet verilmektedir.2016-2017 Eğitim ve Öğretim yılında MEM 9 aylık süreli alınan yardımcı personellerin alımında yapılan yanlış ve taraflı alımlar 3 yada 4 Ekim 2016 da alımı yapılacak olan görevlilerin Eylül ayın içerisinde yapılması ekim ayında yapılacak diye bekleyenler aldatılmış olmayacak mı ? İşte bu tür yanlışlıklar ve taraflı alımlar birlik ve beraberliği zedelemektedir.
YAKLAŞIK BİR MİLYON ÖĞRENCİ EĞİTİM DIŞINDADIR
Ülkemiz hala eğitimde çağ atlamayı, dünya ülkeleri ile rekabet edebilmeyi, eğitimde kendini yenilemeyi, ekonomik büyüklük anlamında ilk on ülkeye girebilmeyi başarabilmiş değildir. Bu eğitim-öğretim yılı döneminde öğretmen atama sayısının artırılması yine öncelikli taleplerimiz arasındadır. Görevden almalar sırasında yapılan yanlışlıklar ve hukuksuzluklar da acilen düzeltilmelidir. Yaklaşık bir milyon öğrenci eğitim dışındadır. Ülkemizde derslikler de yeterli sayıda ve eğitime ayrılan kaynaklar da OECD ülkelerinin çok gerisindedir. Türkiye OECD ülkeleri arasında “öğrenci başına en az para harcayan” ülke olmaya devam etmektedir. Öncelikle yapılması gereken sınıf mevcutlarını, kaynak miktarını OECD ülkelerinin seviyesine çekebilmektir.
SOSYAL DEVLET TÜM ÇOCUKLARIMIZIN EĞİTİM HAKKININ
GERÇEKLEŞMESİ İÇİN GEREKLİ HER TÜR YATIRIMI YAPMALIDIR
Okullarda yeni eğitim-öğretim yılında yandaş sendika üyesi olma dışında bir niteliği olmayan okul yöneticilerinin liyakat sistemine yönelik çalışmalarla değiştirilmesi ve eğitimin siyaset kurumunun arka bahçesi olması durumundan kurtularak bağımsızlaşması ve özgürleşmesi için gereken yapılmalıdır.Öğrenci yurtlarının mutlak surette devlet eliyle yapılmalı tarikatların yada derneklerin eline bırakılmamalı. Türkiye son beş yıl içinde değişik basamaklardaki giriş sınavları ile ilgili skandallarla çalkalanmıştır. Sınavlar güvenirliklerini kaybetmiştir. Adil ve güvenilir bir seçme ve yerleştirme sistemi acilen kurulmalıdır. Yaşanılan 15 Temmuz darbe girişiminden sonra laik, demokratik, bilimsel eğitimin önemi daha da ortaya çıkmıştır. Bu nedenle eğitim dünyasında tarikat ve cemaatlere alan açılmamalıdır. Bu anlayışla tüm basamaklarda laik, demokratik, bilimsel eğitim temel alınmalı ve yönetici atamalarında liyakat sistemi gerçekleştirilmelidir. Sosyal devlet tüm çocuklarımızın eğitim hakkının gerçekleşmesi için gerekli her tür yatırımı yapmalıdır.
TÜRKİYE GELECEĞİNİ EĞİTİMİN AYDINLIK YÜZÜYLE KURMANIN YOLLARINI ÜRETMELİDİR
Niteliğini kaybetmiş, çocuklarımızı dönüştüremeyen, evrensele taşıyamayan, onların kendisi olmasını sağlamayan, toplumsallaşma süreçleri ve farkındalık üretemeyen bir eğitim sistemi, yoksulların eğitim hakkından yararlanamadıkları, adaletsizliklerin ve eşitsizliklerin yaşandığı bir eğitim sistemi, toplumsal işlevini, sorumluluğunu kaybeden öğretmen profili ve piyasa için insan yetiştirmeyi hedefleyen, piyasalaşan, dinselleşen, kadrolaşan yani ışığını kaybeden bir eğitim sistemi ülkeye egemen olmuştur. Türkiye’de 2015 rakamlarıyla en varlıklı%10’luk dilimden ailelerin eğitime ayırdığı kaynak, en yoksul %10’luk dilimden ailelerin eğitime ayırdığı kaynağın 78 katı olmuştur. Tüm bu bulgular ışığında Türkiye bir şeyler yapmalıdır, geleceğini eğitimin aydınlık yüzüyle kurmanın yollarını üretmelidir. Bu anlamda:
İMAM HATİPLERİN ARTMASI AKIL DIŞI BİR EĞİTİM POLİTİKASIDIR
Eğitimin tüm basamaklarında Cumhuriyetin kuruluş ilkeleri ve Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN veciz sözünde belirttiği gibi “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür kuşaklar” yetiştirme ütopyası temel alınmalıdır. Yeni dönemde rasyonel olmayan, öğrencilere imam hatip dayatmasından, çoğu okulu imam hatibe dönüştürme anlayışından vazgeçilmelidir. Zira, 1 milyon 200 bin öğrenci sayısına ulaşan İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Liseleri sayısının artması ülkenin aydınlık geleceğine katkı sağlamayan akıl dışı bir eğitim politikasıdır. Türkiye bu sorunları aşacak, okul öncesinden, üniversiteye eğitim yatırımlarına, ders kitaplarının hazırlanmasından, eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde, çalışanların, eğitim sendikalarının, derneklerinin görüşleri alınmalıdır, tüm çocuklarının eğitim hakkından, nitelikli eğitimden eşit yararlanabilecekleri, demokratik bir ülkenin eşit, özgür ve üretici yurttaşı haline dönüştürecek, laik, demokratik, bilimsel düşün sistemiyle küreselleşme-piyasalaşma olgusuna teslim olmadan, evrensel eğitbilim kazanımlarıyla “Eğitim Reformu” tartışmasını gündemine acilen almalıdır.
TÜRKİYE 1+8+4 ZORUNLU EĞİTİM SİSTEMİNE GEÇMELİDİR
Türkiye okul öncesi eğitimi acilen zorunlu hale getirmeli ve eğitim hayatımızı tahrip eden parçalanmış eğitim sistemini iptal ederek 1+8+4 zorunlu eğitim sistemine geçmelidir.-2016-2017 öğretim yılına merhaba dediğimiz bu günlerde ilerici siyaset kurumunun eğitimin tüm paydaşlarının görüş, düşünce ve önerilerini alarak ülkemiz, çocuklarımız ve geleceğimiz için tıpkı Köy Enstitülerinde olduğu gibi eğitim hakkını öne çıkararak, nitelikli eğitimi temel alarak onları dönüştüren, yaşamla barışık, tartışan, üreten özgür bireyler yetiştirmeyi hedef alan bir reform çalışmasını gündemine alması ve bu konuyu dert edinerek topluma sunması en önemli beklentimizdir.
Ülkenin tüm eğitim kurumlarında bir “nitelik kaybı” olduğu gerçeği çok açıktır. Eğitim sistemi çok az öğrenciyi iyi eğitmekte ve çocuklarda değişim, dönüşüm, farkındalık üretmediği pek çok yayında, çalışmada, raporda karşımıza çıkmaktadır. Yapılacak ilk işlerden biri nitelik kaybını önlemeye yönelik çalışmalar yapmaktır. Bunu sağlayabilmek adına eğitimde nitelik kaybının çok önemli nedeni olan öğretmen yetiştirme, sınav sistemi, okul müfredatları yeniden düzenlenmelidir.
YENİ OKUL” FİKRİ GELİŞTİRİLMELİDİR
Niteliği artırmak için Köy Enstitüleri kazanımları çağdaş eğitim kuramları sentezlenerek uygulamalar,yöntemler ve sanat etkinliklerini öne çıkaran, çocukların değişim ve dönüşümüne yönelik tutum-beceriler geliştiren bir arayış yaşamsal önemdedir. Büyük kent çeperleri için yine öğrenci, sanat ve demokrasi merkezli yeni çalışmalara, projelere gereksinmeler vardır. Köy-kırsal koşullarda yaşayan çocuklarımızı gericiliğe teslim etmemek adına, bu bölgelere özgü okul tasarımlarına gereksinim vardır ve eğitim yoluyla vicdanlı, erdemli, özgür, üretici, çağdaş bireyler yetiştiren, onların sınıf atlamalarını, dikey hareketliliğini üreten bir “Yeni Okul” fikri geliştirilmelidir.Taşımalı eğitim nedeniyle kapatılan köy okulları yeniden düzenlenerek halk eğitimi anlamında eğitsel-kültürel işlevini sürdürmelidir. Ülkenin az gelişmiş bölgelerinde eğitim hakkını hayata geçiren YİB O’lar hem program, hem de donanım olarak gözden geçirilerek yoksul halk çocukları için eğitime açılan aydınlık eğitim kurumlarına dönüştürülmelidir.Tüm bu süreçlerde kız öğrencilere ve yoksul halk çocuklarına yönelik pozitif ayrımcı politikalar temel alınmalıdır.
EĞİTİM REFORMU” TALEBİMİZ VARDIR
2016-2017 öğretim yılına başlarken Cumhuriyet Halk Partisi diyor ki Türkiye, nitelikli öğretmen yetiştirme sorununu gündemine almalıdır, eğitimdeki adaletsizlik ve eşitsizliklere eğitimin bir insan hakkı olduğu gerçeği ile yaklaşmalıdır, yoksul halk çocukları ancak meslek liselerine gidebilirken, varlıklı aile çocukları fen liseleri ve Anadolu liselerine girebilmektedir. Ülkenin her bir köşesinde kamu okullarından özel eğitim kurumlarına doğru hızlı bir yönelim gelişmektedir. Ortaokul sonrası yoksul halk çocukları ve kız öğrenciler örgün eğitim dışına çıkmakta ve okullara açılan zorunlu mescitlerle, ilkokul 1. sınıflara kadar indirilen din dersleri ile çocuklarımızın özgürce gelişimleri engellenmektedir. Hakça olmayan bu tabloya itirazımız ve “Eğitim Reformu” talebimiz vardır. Modern olarak tüm bu sorunlar karşısında ülkemizin aydınlık geleceği adına eğitim reformu talebinin takipçisi olacağız. Ülkemizin aydınlık geleceğine duyduğumuz inanç ve güvenle tüm öğrencilerimize,öğretmenlerimize ve velilerimize yeni öğretim döneminde başarılar diliyoruz.”