Türk Eğitim – Sen Isparta Şubesi Başkanı ve Kamu – Sen Isparta İl Temsilcisi Ali balaban 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı münasebetiyle bir kutlama mesajı yayınladı.
Başkan Balaban, mesajında; “Türk tarihinin tozlu sayfalarında pek çok zaferin olduğu kadar nadir de olsa istenmeyen sonuçların yaşandığı muayyendir. Dünya tarihi içinde müstesna bir yer tutan Türk tarihini kronolojik olarak takip ettiğimizde başarı eğrisi inişler ve çıkışlar gösterse de Türk’ün pratikliğine, azmine, teşkilatçılığına ve kahramanlığına sahip milletler yeryüzünde oldukça sınırlıdır. Tarihte işler iyi gitmediğinde, hatta hasımlarının bu defa bitti dediği pek çok hadisede Türk Milleti kendisine mevzilenip toparlanacak yeni bir Ergenekon bulmuş, adeta kendisine dayatılmaya çalışılan kaderi, ya da masa başında yazılan antlaşmaları tıpkı bir paçavra gibi yırtarak hasımlarının suratına atıp küllerinden yeniden doğmuştur.
Ergenekon Destanı’nda yer aldığı gibi zor duruma düşen ve Ergenekon’da toplanıp güçlenen Türk milletinin fertlerinin tarih sahnesine tekrar çıkarak, yeniden bağımsızlıklarını kazanıp müesses nizamlarını tesis ederek, kaldıkları yerden devam etmesinin farklı bir örneği Türk kurtuluş mücadelesinde kendisini göstermiştir. 23 Nisan 1920 Cuma günü Hacı Bayram Camii’nde kılınan cuma namazının ardından vekiller, askeri ve resmi erkân ile birlikte cami cemaati ilk meclisin önüne gelerek yapılan dualar ve kesilen üç kurbanın ardından kapıya bağlanan kırmızı beyaz kurdelelerin Mustafa Kemal Paşa tarafından kesilmesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmıştır.
İlk toplantısını en yaşlı üye sıfatı ile Sinop Milletvekili Şeref Bey’in başkanlığında o gün 13.45’te yapmıştır. Bu toplantının açılış konuşmasında Şeref Bey; işgale ve esarete baş eğilmeyeceğini, tam bağımsızlığın ezelden beri hür yaşayan Türk milletinin kararı ve hedefi olduğunu belirterek bu amaçla milletinin bu irade neticesinde vekillerini toplayarak Yüce Meclisi vücuda getirdiğini ifade etmiştir. Yüce Allah’ın yardımı ile Türk milletinin içte ve dışta tam bağımsızlığı tesis etmeyi hedeflediğini bunu bütün dünyaya ilan ettiğini ifade ederek meclisi açmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk olağanüstü yetkilerle donatılan meclisin hem İstanbul’dan kurtulabilen vekiller hem de sonradan seçilen vekillerden oluştuğunu ve bu vekillerin hepsinin eşit şartlarda görev yapacağını belirterek köklerinden güç alan ama hedefleri doğrultusunda değişimi tesis edebilen Türk milletinin kararlılığını bir kez daha vurgulamıştır. Meclis Başkanı olarak 24 Nisan 1920’de Mustafa Kemal Paşa seçilmiş, ardından meclis hükümeti kurulmuştur. Böylece Millî Mücadele’nin doğal lideri, hukukî anlamda da meclis başkanlığı ile vekiller heyetinin de başkanlığına seçilerek, resmî ve meşru liderlik kimliğini tamamlamıştır. Birinci Meclis, Kurucu Meclis, Kuvayı Milliye Meclisi, Büyük Millet Meclisi gibi farklı adlandırılmalara tabi tutulsa da 8 Şubat 1921 tarihli bakanlar kurulu kararnamesine yazılması ile “Türkiye Büyük Millet Meclisi” adı kalıcılık kazanmıştır. Bundan sonra Türkiye adı resmi olarak kullanılmaya başlanmış, millî devletin doğum sancıları artık gün yüzüne çıkmıştır.
Bu durum 1400 yıl sonra tekrar devlet adında ilk defa Türk isminin geçmiş olması bakımından da ayrıca önemli olarak değerlendirilmelidir. Artık 29 Ekim 1923’e kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hükümeti hem içte hem dışta millî mücadeleyi aktif olarak yönetmiş, Egemenlik Kayıtsız Şartız Milletindir, şiarıyla Türk milletinin kaderini Türk milletinin kararı doğrultusunda şekillendirirken vatanın bölünmez bütünlüğünü de sağlamaya çalışmıştır. 23 Nisan 2020 yılında 100. yılını kutlayacağımız Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşu, Türk milletinin savaş meydanlarında uyguladığı turan taktiğinin, Türk destanlarında ve millî hafızasında yaşayan, milletin kendi içinden kendi kahramanlarını çıkarıp, zorlukların üstesinden gelecek çözümleri ürettiği Ergenekon’un 20. yüzyılda farklı bir tecellisi olarak değerlendirilebilir.
Mondros ile başlayan, Sevr ile kurşun bir tabuta koyularak, düşmanları tarafından tarih sahnesinden silinmesi arzulanan Türk milletinin yok edilme süreci; TBMM’nin kuruluşu ile yeni bir destanın, yeni bir mucizenin başlangıcı halini almıştır. Gazi Meclis, 1. Dünya Savaşı sonrasında başlayan ve dört yıl süren, tarihin o dönemi için aslında bütün savaşları bitiren yeni bir savaşı başlatarak zaferle neticelendirmiştir. Kaldı ki bu tarihi mücadelenin sonucunda bütün antlaşmaları bitiren yeni bir antlaşma, Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştır. TBMM’nin kuruluşu on yedinci Türk devleti olan genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ilk evresi de olarak kabul edilmelidir” dedi.