Tarih: 25.09.2018 09:51

ACİL ÖNLEM ALINMAZSA KURUYACAK

Facebook Twitter Linked-in

 Havzamızdaki göllerinde en önemli sorunu ; aşırı su alımları ve gölün beslenmesinin engellenmesidir. Önceki yıllardan Eğirdir Gölü’nün ortalama su derinliğindeki kaybı nerdeyse %50 dir (16m.den 8 m.ye).Su aynasındaki küçülmelerde %30 geçmektedir.. Kısacası göl giderek kuruma tehlikesiyle birlikte bataklışmaya başlamaktadır.
Gölden aşırı su alımlarının ve gölü besleyen dere – çay ve yüzey sularının üzerine çok sayıda gölet baraj yaparak ekonomik büyümenin sağlanması amaçlanmakta fakat geleneksel ve bilinçsiz su kullanımının yarattığı şok dalgaları da gölün ekolojisini geri dönüşü  imkansız şekle  dönüşecek sarsıntılar yaratmaktadır. Öyleyse gölden alınan su miktarını, tarımın  bilimsel düzeyde (su-torak –bitki ihtiyacı-teknoloji) düzenlenmesi ve göl havzasındaki tarımsal alanlarda ve dokuda azaltmalar ve gölü besleyen kaynaklar üzerindeki bazı gölet ve barajları azaltırsak gölü kuruma tehlikesinden kurtara biliriz. Yoksa gölün su bütçesiyle ilgili verilen ülkenin ve dünyanın her tarafında olduğu gibi kuraklık ve dolayısıyla suya artan talebin giderek artması gölün kurumasına neden olacaktır.. Bunun dünya da ve ülkemizde çok sayıda yaşanmış örnekleri vardır. Bu yaşananlardan ders çıkarmak zorundayız.
Ekonomik nedenlerle gölün ekosisteminin altüst edilmesi insanlığı ve canlılığı daha da fazla tehdit eder duruma gelmeden; gölün bilinen çözümlerini yerine getirmek durumdayız... Gölü sadece üzerine düşecek yağışlara muhtaç duruma bırakmak akılcı bir yaklaşım değildir. Dünya giderek sıcak, kasvetli ve kirlenmiş hale gelmekte  ama yaşamın olmazsa olmazı suyu korumak ve akılcı davranmak ekonomik büyümeden daha önemli olmalı. Bunun bir diğer yolu da havzada giderek ekonomik değeri azalan talep bulmakta zorlanan, ülkenin her tarafında yetiştirilen elma vb. üretiminde dünya pazarlarında ilgi görecek gıda güvenlikli ürün yetiştirmekle gölün korunacağına da inanmaktayım.
Göl ve havzada yaşayanlar adeta iki arada bir derede sıkışmış, göl ve ürünün değersizliği arasında sıkışmış durumda. Ama şunu çok iyi bilmeliyiz ki; göl yoksa , elmada ekonomik büyümede yaşamda para da yoktur. İnsanların tüketimde daha da lüks ve daha da alış verişten ödün vermedikçe, doğanın ekonomik büyüme için aşırı kullanılması gelecek nesillere hiçbir şey bırakmamaktır. Tarihten ders almak gerek ve tarihin adaleti yoktur, dünyada yaşanan ekolojik kıyametin insanların tahmin ettiğinden çok daha fazla tehlikeli sonuçları olabileceğini göz önünde bulundurmalıyız.
 Bir felaket yaşandığında geçimini zorla sağlayan insanlar zenginlerden daha çok acı ve zorluk çekmektedir,” felaketin nedeni zenginler –para hırsıda olsa” sonuçlarına Afrika da da olduğu gibi yine yoksullar katlanacaktır. Peki yoksullar neden seslerini çıkaramamakta? Kayıplardan en çok onlar etkilenecek . yaşadığınız doğayı, gölü, toprağı, havayı korumak çok güzel ve benimsenen bir ideal, ama kirasını ödeyemeyen,  sanırım; haliyle göllerin kurumasından çok  günü , taksitleri ve kredi kartı borçlarını daha  çok düşünecekler ve uğraş vereceklerdir. Yrd. Doç. Dr. Erol KESİCİ T.T.K.D. Bilim Danışmanı .Eğirdir-Isparta Temsilcisi


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —