AİDİYET
Aidiyet duygusu; bir gruba, bir ülkeye ya da bir zümreye bağlanma anlamına gelmektedir. Diğer bir anlamıyla bireyin toplum tarafından kabul görmesi için kendine motivasyon olması amacıyla kendini bir yere, topluluğa ya da kuruma ait hissetmesidir.
İnsanın takdir edilme isteği ve kendine uygun özellikleri barındıran topluluğun üyesi olma istek ve arzusu nedenleriyle, bir grubun üyesi olduğunu herkese duyururcasına dile getirme gereksinimi duyar. Kişi toplum içerisinde yer edinebilmesi için o toplumu oluşturan üyelere ve toplumun kurallarına uyum sağlaması gerekmektedir. Bu durum bazen bireyde kendisine bir idol seçmesi ya da kendisine ait hissettiği ortamda başarılı olacağı düşüncesi içinde olur.
İnsanlar çalıştıkları kurum haricinde Sivil Toplum Kuruluşları gibi ortamlarda da görev aldıklarını görüyoruz. Bu durum bazen çok özverili çalışmalarla sonuçlansa da bazen de bir grubun üyesi olduğunu çevresine gösterme arzusundan öteye geçmediğini görüyoruz.
Kurumsal aidiyetin son derece önemli olduğu, kurum başarısının kişinin kuruma olan katkısını arttırma amaç ve gayesinde olması gerektiği yönünde yapılan tüm çalışmalarda ortaya çıktığını sıkça görmekteyiz. Kişi kuruma karşı duygusal ve etik boyutları ile bağlı olmalıdır. Bu durumu anlamlı kılanda kişinin kuruma ait olduğunun bilinci içinde çalışmalarda bulunması sonucunda kurum aidiyetinden söz edilebilir. Kurumsal aidiyeti kurum çalışanları açısından bakıldığında çalıştığı iş yerinin ilkelerini, amaçlarını ve değerlerini özümsemesi, kurum başarısı için mücadele etmesi, çalıştığı kuruma katkı sunma gayreti ve isteği ile mümkündür. Bir başka açıdan bakıldığında kurumsal aidiyet, kurumun amaç ve değerleri ile özdeşleşmek amacıyla, kişinin ait olduğu kurumda kalmak için kendini geliştirmesi ve kuruma katkı sunma gayretiyle tanımlanabilir. Sonuç itibariyle kurumun amaç ve değerlerine katılım tam bir bağlılık ve sadakat yanında, kişinin gerekli bilgi ve yeteneğe sahip olmasıyla mümkündür.
Günümüzde bazı kişilerin kurum başarısına katkı sunma gayret ve amacının ötesinde, çalıştığı kurumun başarısı ya da çalıştığı kurum üzerinden kendi kişisel gelişimi için çalıştıklarını da sıkça görüyoruz. Bu durum kurum çalışanlarının gözünden kaçmamakta ve yer yer tepkilere neden olmasından dolayı kurum işleyişine de olumsuz etkileri olmaktadır.
İnsan çalıştığı kurumun başarısı için çaba göstermelidir. Göstereceği bu çaba ve gayret kendisinin de kazanmasına hatta çok büyük başarılar elde etmesine neden olacaktır. O bakımdan kişi oturduğu koltuğu ya da bulunduğu yerin hakkını vermeli, kendini sürekli sorgulamalıdır.
İnsan yaratılmışların en şereflisidir. Her gün insan olarak kalabilmek çok büyük bir başarıdır. Kişi çalıştığı kuruma ait olduğunun bilinciyle değer kazanır. Bulunduğu ortamda geçim ehli olmalı, çevresine iyi düşüncelerle bakmalı ve her zaman iyilik her zaman paylaşım içinde olmalıdır.