Dünyada yaşayan en yaratıcı cerrahlardan ve karaciğer nakli yapan ilk Türk hekim Ispartalı Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, organ naklinde en önemli konunun organ bağışı olduğunu belirtti.
Süleyman Demirel Üniversitesi(SDÜ) dünyada yaşayan en yaratıcı cerrahlardan ve karaciğer nakli yapan ilk Türk hekim Ispartalı Prof. Dr. Münci Kalayoğlu’na Fahri Doktora Payesi verdi. Fahri doktora payesini almak üzere Isparta’ya gelen Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, SDÜ Araştırma ve Uygulama Hastanesi Organ Nakil Merkezi’ni ziyaret ederek, buradaki hekimlerle bir araya geldi. Daha sonra da Basın Kulübü programına katılan Prof. Dr. Kalayoğlu, önemli açıklamalarda bulundu.
Geçen yıl Türkiye’den 1300 organ naklinin yapıldığını ifade eden Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, “Türkiye bir organ nakil merkezi şuanda. Ortadoğu’dan Kafkasya’dan Avrupa’dan insanlar geliyor buraya. Çok iyi cerrahlar, çok iyi doktorlar var. Isparta’da bu başlamış. Bundan sonra adımları sağmak basmak, sağlam yürümek, sonra da sağlam koşmak lazım. En önemlisi başlamak bitirmenin yarısı. Çok daha iş yapacaklarına ben eminim. Antalya’da çok iyi merkezleri var. Denizli, İzmir, Konya, Gaziantep, Diyarbakır, Malatya, Trabzon ve İstanbul’da var. Türkiye’de bu yapılıyor. Öğrenmek için yurt dışına gitmek gerekmiyor, Amerika’dan, Almanya’dan Ortadoğu’dan Azerbaycan’dan bize doktorlar öğrenmek için geliyor. Hepsine yardım etmek için neyse, ne şekilde eğitim istiyorlarsa en iyisini onlara göstermek istiyor ve bundan mutluluk duyuyoruz” şeklinde konuştu.
İLK GİTTİĞİMDE 9 AY HASTA BULAMADIM
Organ nakli işini dünyada bunu ilk defa yapan kişinin yanında 2 sene kalarak öğrendiğini belirten Prof. Kalayoğlu, 2 yılda 178 nakil yapıldığını anlattı. Bu nakil ameliyatlarının yüzde 90’ından fazlasına girdiğini kaydeden Prof. Dr. Kalayoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu işi öğrendim. 2 senemi aldı bu eğitim. Bölüm kurmak için gittiğim hastanede ilk 9 ay hasta bulamadım. Ben sarılıklı hasta yatırıyorum. Doktor hastayı sizde deneme yapılacak diyor ve hastayı kandırıyor, taburcu ediyor. Ondan sonra bir hasta geldi. Riskli bir hastaydı. Mecburduk riski almaya hastanın kolu ve bacağı yoktu. Ona Kanada’dan bir karaciğer getirip taktık. Hasta düzeldi. Onu CNN’e çıkardık. CNN her 4 saatte bir karaciğer nakli yapıldı şeklinde yayın yaptı. Sonra televizyon ilgi gösterdi. Hastayı taburcu ettik. Basın toplantısı yaptık. Neredeyse tüm Amerika duydu. Ondan 2 hafta sonra ben ikinci ameliyatımı yaptık. İlk sene 5 ameliyat, ikinci sene 12, 3.sene 25, dördüncü seneden sonra yılda 100 ameliyat yapıyordum. Başlayıp bir anda olmuyor. Ben İstanbul’a geldim. O kadar tecrübeden sonra ilk sene 18-20 ameliyat yaptım. Üçüncü sene 60 ondan sonra 100’ün üstünde ameliyat yapıyordum. Sayı önemli değil sonuç önemli. Yapmış olmak için yapmıyoruz hastaların hayatını kurtarmak için yapıyoruz. Şuan çok iyi bir ekibimiz var İstanbul’daki hastanemde. Şahane cerahlar var. Benden çok çok daha iyi çalışan genç, becerikli, muhterem, tatlı, sert, meslektaşlarına aşık insan seven arkadaşlarım var.
ISPARTA İYİ YAPMAK ZORUNDA
Bu bir zaman alacak. Isparta’nın rekabet halinde olmasına gerek yok. Bu bir futbol maçı değil. Bu eğitim, zaman, tecrübe gerektiriyor. Mesleğe saygısı olan insanların çabası sonrası kendileriyle yarış edecekler. Biz insanla uğraşıyoruz. En iyisini alacağız. Bu arkadaşlarımız çok iyi yaptıklarını Isparta ve Türkiye halkına gösterdiler. Her yaptıkları Sağlık Bakanlığı’ndan dosyalarına geçiyor. İyi yapmak mecburiyetindeler. Yoksa sağlık bakanlığı ruhsatı alıyor. Belli bir rakamın üstünde yapmak mecburiyetinler. Ruhsatı devam ettirmek için çalışmak lazım. Arkadaşların heyecanını gittim gördüm, inşallah en iyisini yapacaklar.”
11-12 KİŞİYE TEK BEDENDEN HAYAT BAĞIŞLAYABİLİRSİNİZ
Öte yandan organ nakli konusunda açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Kalayoğlu, “Organ bağışı yoksa, organ yok, organ yoksa nakil yok, nakil yoksa ölüm var. eğer başarılı olmak istiyorsanız, insanların hayatını kurtarmak istiyorsanız önce takılacak organı bulmanız lazım. Benim ailemde daha Türkiye’de organ bağışında bulunan kişi yok. Siz şimdi bağışlıyorsunuz ama ölünce anne, babanız, eşinize soracaklar. Kanun öyle diyor. Kanuna uymamız lazım. Kanunsuz iş yapmayız. Bu konsepti yıkmamız lazım. Organ bağışı dinimize aykırıdır diye bir şey var. Yok böyle bir şey. Dinimiz bunu emrediyor, dinimiz bunu insanın en büyük görevi olarak görüyor. Kur’an-ı Kerim’de bir insanın hayatını kurtarırsan tüm insanların hayatını kurtarmış kadar sevap kazanırsın diyor. İnsan ölünce götürüp toprağa gömüyoruz. Tüm organlarımız toprak oluyor. 2 tane böbrek, bir karaciğeri iki kişiye takabilirsiniz, pankreas, akciğerler, kalp, bağırsak, kornea olmak üzere 11-12 kişiye hayat bağışlayabilirsiniz.
AMERİKA’DA BU İŞ İLKOKULDAN BAŞLIYOR
Amerika’da Organ bağışı için yapılan eğitim toplantıları kiliselerde yapılıyor. Her gün gazetelerde televizyonda organ bağışıyla ilgili haberler var. İlkokullardan itibaren başlanıyor çalışmalara. Bütün ülke organ bağışı diyor. Bu kadar kolay bir denklemi çözebilmek için yapacağımız tek şey bağışı artırmak. Halkımıza bunu alıştırmamız lazım. Beyin ölümü olduysa ölmüştür. Beyin ölümü oldu diye hasta yakınına gittiğimizde acaba yaşıyorsa diyorlar. Beyin ölümü olan bir kişinin yaşaması diye bir şey kesinlikle yoktur. Bunu zaten 4 hekim kontrol ediyor. Hayatımızı biz bu işe adadık. Çok insan ölüyor. Ölen hastalar bizim elimizde ölüyor. Istırap çekiyoruz. Organı bulacağız. Bunu bulamayacak kadar beceriksiz değiliz. Bunu aşılamak lazım. Bütün arkadaşlarım zamanında din işleri kurulundan fetva aldılar. Bu İslam dinine aykırı değil. Biz yaşayan kişiden almıyoruz. Ölen kişiden alıyoruz. Beynin bütünün fonksiyonlarının yitirildiği an bir daha bu yerine gelmez. Her adımımız kontrol ediliyor. Çok güzel çalışmalar var. İyi çalışan merkezleri ödüllendiriyorlar. Çalışmayanları kapatıyorlar. Bizim hayatımız hastalara hayat vermekle rahat ediyoruz. Organ olmadığı için ölen hasta görmek istemiyoruz” diye konuştu.