Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın “faizsiz finans” ısrarı nedeniyle personelle karşı karşıya geldiği “promosyon” tartışması, yine faizle sonuçlandı. Üsküdar Müftülüğü ile anlaşma yapan bir özel banka, personele verilen 15 bin 250 liranın faiziyle birlikte geri ödenmesini istedi.
Erbaş’ın 2019’daki kurum maaş ödeme protokolünde “faizsiz finans kurumlarının tercih edilmesi” talimatı sonrası 21 Mart’ta, yalnızca katılım bankalarının katılımıyla maaş ödeme ihalesi yapıldı.
Personele, bu kapsamda toplam 2 bin 880 lira promosyon ödeneceği kaydedildi. Ancak yargıya taşınan ihale iptal edildi. İl ve ilçelerde tüm bankaların katılımıyla yeni ihaleler yapıldı ve promosyon tutarı bazı yerlerde 16 bin liraya kadar çıktı.
İlk ihale geçerli denince bankalar promosyon paralarının peşine düştü
Cumhuriyet gazetesinde yer alan habere göre Erbaş’ın talimatıyla itiraz edilen mahkeme kararı ise Danıştay 13. Dairesi tarafından kaldırıldı. Bunun üzerine Diyanet, ilk ihalenin geçerli olduğunu, mahkeme kararı sonrası yapılan anlaşmalar kapsamında ödenen paraların iade edilmesi gerektiğini bildirdi.
FAİZE ZORLANDILAR
Diyanet’in ardından bankalar da geçersiz hale gelen protokoller kapsamında ödenen paraların iadesini istemeye başladı. Bu durumun bir örneği İstanbul’da yaşandı.
GERİ İSTENEN İL VE İLÇE SAYISI 30'U AŞTI
Üsküdar İlçe Müftülüğü ile 5 yıllığına 15 bin 250 lira promosyon tutarı ile anlaşan ve bu ücreti personele tek seferde ödeyen özel bir banka, anlaşmanın geçersiz hale gelmesi nedeniyle personelin halihazırda ihtiyaçları için kullandığı ya da bağışladığı bu paranın faiziyle birlikte geri ödenmesini istedi. Ödenen promosyonun geri istendiği il ve ilçe sayısının ise 30’u aştığı belirtildi.
KREDİ Mİ ÇEKSİNLER
Diyanet Birlik-Sen Genel Başkanı Kenan Ak, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, cumhuriyeti kuran iradedir. Diyanet’i de kuran irade, cumhuriyeti kuran iradedir. Bu kuruma toplumu dini konuda aydınlatma görevi verildi. Bu kurumun incitilmemesi ama yanlışların da olması gereken üzerinden söylenmesi gerekiyor” dedi. Promosyon anlaşmasının taraflarının personel değil, müftülük ve banka olduğunu vurgulayan Ak, şunları kaydetti: “Keşke konu buralara gelmeseydi, arkadaşlarımız mağdur olmasaydı. Personelin bu konuyla ilgili üçüncü şahıs olarak hiçbir dahli yok. 15 bin 250 lira, 15 bin 786 lira olarak isteniyor. 28 Eylül’e kadar da süre vermişler. Personel mağdur. Paranın ödenmesi için kredi mi çeksinler? Sözleşmenin feshedilmesini isteyen personel değil. Personele bu durum yansıtılmamalı. Personelin huzursuz edilmesinin, kurumu promosyon üzerinden tartışır hale getirmenin bir faydası yok. İmzalanan protokollerin belirlenen süre sonuna kadar devam etmesini, mümkün olmadığı takdirde personele ödenen ve personelin harcadığı meblağın hukuki sorumluluğu üzerinde bulunanlar tarafından ödenmesinin uygun olduğunu düşünüyoruz.”