Tarih: 14.01.2016 09:20

Baro Başkanı Gökmenoğlu'ndan o akademisyenlere tepki

Facebook Twitter Linked-in

Çeşitli üniversitelerde görev alan 1128 akedemisyen yayınladıkları bildiriyle terör konusunda devleti hedef almıştı. Isparta Baro Başkanı Av. Gökmen Gökmenoğlu, bu bildiriye imza atan akademisyenlere sert tepki gösterdi. Gökmenoğlu yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Birkaç Gün öncesinde Kendisini Akademisyen ve Aydın olarak adlandıran 89 üniversiteden 1128 akademisyen, Türkiye Cumhuriyeti Devletinden “Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesi” çağrısı yaparak “Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını istedi…

Kendisini aydın olarak lanse edenlerce kaleme alınan basın açıklamasını esefle kınıyoruz. Bu yazıyı kalema alanlar kendilerini Aydın olarak lanse etmekte ise de Aydın kişi aydınlanan kişi demektir. Aydın olmanın ilk şartı kişinin kültürel olarak birikimli olmasıdır. Aydınlar toplumun kaderini etkileyen kişi olduğu için bulunduğu toplumun sözcüleridir, beyinleridir. Aydın kimse insanların sözcülüğünü yaparken toplumun tüm kesimlerinin sesi olmalıdır. Kendi toplumunun düşünce yapısına ters hareket etmemelidir. Aydın kimse insanları doğruya götürmeli ve doğru yolu göstermelidir. Bir ulusun ilerlemesi bu bağlamda aydın kimselerin yaptıklarıyla paraleldir. Bir aydın düşünelim ki yaşadığı toplumdan uzak ve ona ters düşen eğitimi almış bir diğer aydında yaşadığı toplumda eğitimini almış olsun. Yaşadığı toplumla ters düşmedikçe ikisinde de sorun yok demektir. Fakat söz konusu açıklamayı yapmış olanlar gibi kendi ülkesinde eğitim almış, kadro almış, akademisyen olmuş, ünvan sahibi olmuş hatta maaş almış ve almakta iken toplumu ile taban tabana zıt düşünen aydınlar en tehlikeli aydınlardır. Aydın olmak zorlu bir yolda ilerlemeyi gerektirmektedir. Osmanlı zamanında batıya giden aydınlar ülkesine batının bilimini tekniğini incelip bunu ülkesine daha yararlı kullanabilirim yerine, oranın yaşayış tarzını almıştır. Bunun sonucunda Osmanlı diğer devletlerden geri kalmış ve parçalanma sürecine girmiştir. Bizde de bu tip aydınlar olmuştur. Bugün aydınlarımıza düşen en büyük sorumluluk şudur: Yaşadığımız toplumumuzun ihtiyaçlarını tespit edip onun nasıl ilerleyeceği konusunda yol göstermektedir. Yaşadığı topluma önderlik etmelidir. Nasıl olmalı? Nasıl düzeltilmeli? Sorusuna cevabı eserlerinde yazılarında vererek kişileri ve toplumları yönlendirmelidirler. Türk toplumunun özelikle 18.yy.dan günümüze kadar devam eden bir Aydın sorunu vardır. Milletinden aykırı düşünen ve milletini felakete sürükleyen bazı Sözde Aydınlardır ve yaşanan olumsuzluklardan yine onlar sorumludurlar.

Peyami SAFA bir yazısında "Bir milleti yok etmek isterseniz, askeri istilaya gerek yoktur. Ona tarihini unutturmak, dilini bozmak, dininden soğutmak ve dolayısıyla manevi değerlerini, ahlakını soysuzlaştırmak kâfidir demiştir. Aydın kimse kim olursa olsun yaşadığı toplumun lokomotifi olmalı insanları doğruya güzele ulaştırmalıdr.

Kendisini aydın olarak lanse etmiş olan sözde Akademisyenlerin, bu güne kadar ki akademik kariyerlerinde ki çalışmalarını, verdikleri eserleri, ve almakta oldukları maaşları çok ama çok merak ediyoruz. Çünkü açıklamaları ile Türkiye Cumhuriyeti Çatısı altında yaşamakta olan Türklere-Kürklere son dönemlerde Katliamı ve sürgünü yaşatanın kim olduğunu dahi ayırt etmekte güçlük çektiklerini görmek bizleri üzmektedir.
VATAN YOKSA AYDIN DA YOKTUR AKADEMİSYENDE…"


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —