Kamu – Sen İl Temsilcisi ve Türk Eğitim – Sen Isparta Şubesi Başkanı Ali Balaban, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 105. yıldönümü münasebetiyle bir kutlama mesajı yayınladı.
Başkan Balaban mesajında; ; “Kutlu bir zafere adım adım yol aldı bu millet. Yeniden bağımsızlığa kavuşmanın hayaliyle, topraklarını koruma içgüdüsüyle, İstanbul’u ele geçirmeye çalışan leş yiyici akbabaları geri püskürtüp, boğazların güvenliğini sağlamaya yönelik inancıyla, şerefine sahip çıkmanın gururuyla ümidini kesmeden ateşler üstünde yürüdü. Kimi zaman ayakları delicesine yandı, kimi zaman kahpe bir merminin namlusuna bıraktı kendini. Korkmadı, ardına bakmadı, geri dönmeyi düşünmedi, imanı ile boğacağını biliyordu dünyanın en güçlü, acımasız, emperyalist ordularını.
Çelik gibi bedenleri ile dikildiler düşman ordularının önüne. Çünkü o ordularda olmayan ama onlarda olan cesaret vardı, kendini özgürlüğe adayan ruh vardı, kahraman komutanlar vardı. Silah, mühimmat, teçhizat, donanma eksiği aslanları mücadelelerinden vazgeçiremezdi. Bir kere bağımsızlık yoluna baş koymuşlardı. Ne bayrağımızın, ne topraklarımızın, ne de aldıkları nefesin tutsak olmasına izin veremezlerdi. Gelibolu Yarımadasında alevler yedi diyarı yakıp kavururken; Seddülbahir, Conkbayırı, Arıburnu, Kilitbahir, Kumtepe, Kireçtepe kınalı kuzulara kefen oldu. Bir hilal uğruna bir saniye bile düşünmeden, korkuya fırsat vermeden yitip giden canlar onurumuz oldu. Türklerin sığınakları virane olsa da geçilemeyecekti.
Düşman bunu geç de olsa anlayacaktı. Çünkü Türk’ün yurdu her şeyin üstündeydi! Mehmet Akif ne demişti: Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Mermilerin tükendiği yerde süngü hücumunun yapıldığı, siper muhaberelerine tanıklık edildiği, çarpışmaların sonuçlarının gün ağarınca belirginleştiği Çanakkale Savaşları’nda hem karada hem denizde muazzam bir başarı öyküsü yazıldı. Bu başarı tıpkı 1071’de Malazgirt’te, 1453’te İstanbul’da, 1526’da Mohaç Meydan Muharebesinde, 1538’de Preveze’de, 1877’de Plevne’de olduğu gibi, 1919’da Samsun’da başlatılan ve işgalci kazanına var oluş darbesi vuran Kurtuluş mücadelesindeki gibi tarihe kazınmıştır. 1919-1923 yılları arasında da bu başarı Kurtuluş mücadelesi ile taçlanmış, nihayetinde yeni, güçlü, büyük Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur. Bu devletin yeniden ayağa kalkması için takatinin kesilmemesini sağlayan en büyük savaşlardan biri Çanakkale’dir. Çanakkale’deki o azim, o dirayet, o vücuda geliş ile milletimiz kafesinden uçan kuşlar gibi kanatlanmıştır.
Çanakkale’de kim unutabilir Mustafa Kemal’in o meşhur “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum” sözünü. Kim unutabilir O’nun isabetli, dâhice, düşmanı ters köşe eden kararlarını; kim unutabilir komuta ettiği orduların başarılarını… Kazım Karabekir, M. Fevzi Çakmak, Hüseyin Avni, Mehmet Esat Bülkat gibi tarihe iz bırakan komutanları kim unutabilir? Başta büyük önderimiz Atatürk olmak üzere çok sayıda başarılı komutanla Çanakkale Savaşlarını yürüten milletimiz, gösterdiği inanılmaz muazzam ile düşmanlarının takdirini kazanmıştır. Çanakkale ile efsaneleşen öyle isimler ve öyle olaylar var ki…
Nusrat Mayın gemisi ile yeni bir mayın hattı döşeyen Türklerin düşmana ağır hasarlar aldırması, yayılmacıların bu şekilde Çanakkale’yi denizden geçememeleri, Ertuğrul Koyu'na çıkarma yapan İngiliz kuvvetini, komutasındaki askerlerle durdurarak inanılmaz bir başarı sergileyen Ezineli Yahya Çavuş, Seyit Onbaşının 215 kiloluk mermiyi sırtlaması, Bigalı Mehmet Çavuş’un, tüfeği tutukluk yapınca bu kez düşmana taş fırlatarak saldırması ve avuçlarının parçalanması ve daha birçok olay tarihe kazınmıştır. Çanakkale Savaşlarının üzerinden geçen 105 yıl süresince milletimiz birçok darboğaz yaşadı, inişli çıkışlı dönemler geçirdi, topraklarımız, birliğimiz, dirliğimiz üzerinde hainlikler her daim süregeldi. Düşman yıllar boyu şekil değiştirdi. Ancak akıl ve ferasetle hareket eden Türk milleti tüm bu saldırıları en az hasarla atlatmayı bildi. Milli kimliğine tutkun, milli bilince sahip, milli hasletleri önceleyen, Anadolu topraklarının kıymetini çok iyi bilen, bayrağına sevdalı olan Türk milleti, değerlerini talan eden her türlü fikre, adıma, dayatmaya karşı çıkmıştır, çıkacaktır.
Yakın zamanda sınırlarımızın güvenliği için İdlib’de bulunan ve şehit olan Mehmetçiklerimizin yürek acısını yaşıyoruz. Millet olarak kahrolduk. Öte yandan ülkemiz sık sık PKK terör örgütünün saldırılarına da maruz kalıyor, ne yazık ki şehitler veriyoruz. Öncelikle vatan savunmasında şehit olan tüm askerlerimizi bir kez daha minnetle anıyoruz. Yurdu olmayanın ne ailesinin ne aşının, ne işinin ne de namusunun olamayacağının çok iyi bilincinde olan bir millet olarak Büyük Atatürk’ün öğretileri doğrultusunda, bağımsızlığa bağlılığımızla, Çanakkale ruhuyla, Kurtuluş Savaşı’ndaki azimle topraklarımıza, bayrağımıza, birliğimize sahip çıkıyoruz. Bu vesileyle Çanakkale Zaferi'nin 105'inci yıl dönümünü ve Şehitler Haftasını kutluyoruz. Başta Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Ulu Önder Atatürk olmak üzere, zaferin kahraman komutanlarını ve aziz şehitlerimizi rahmet ve minnet ile anıyoruz” dedi.