CHP Genel Başkan Yardımcısı Volkan Demir; En Büyük Sorun Ekonomi
‘Ekonomik Sorunların Var Bir Çaresi’ mottosuyla tüm ülkeyi dolaşan CHP’nin Ekonomi Heyeti Isparta’da. CHP Genel Başkan Yardımcısı Volkan Demir, ülkede tüm kesimlerin yoksullukla boğuştuğunu belirterek; “Türkiye’nin en büyük sorunu ekonomideki sıkıntılardır” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Volkan Demir liderliğindeki CHP Heyeti bugün Isparta’ya geldi. Volkan Demir, CHP’nin ekonomi politikalarını anlatmak için başlatılan ekonomi turu kapsamında Isparta’da bir dizi çalışma gerçekleştirdiler.
DEMİR; “HALK HAYAT
PAHALILIĞI ALTINDA EZİLİYOR”
İlk olarak saat 10.00’da CHP Isparta İl Örgütünü ziyaret eden Genel Başkan Yardımcısı Volkan Demir başkanlığındaki CHP Heyeti, burada saat 11.00’e kadar parti içi toplantı yaptı ve saat 11.00’de ise basın toplantısı gerçekleştirildi. Partinin Isparta Milletvekili Yalım Halıcı, İl Başkanı Vedat Şenol ve diğer yöneticiler ile çok sayıda partilinin katıldığı toplantıda konuşan Genel Başkan Yardımcısı Demir; “Partimizin ekonomi konusunda yol haritasını anlatmak üzere yollara düştük. İlk olarak Gaziantep’ten başlattığımız bu turumuzu bugün itibariyle Isparta’da devam ediyoruz. Toplantımıza katılan tüm partililerimize teşekkür ediyorum. Şu anda Türkiye’de ekonomi çok kötü durumda. Örneğin neredeyse emeklilerin tamamı bankalara borçlanmış durumda. Herkes kredi kartına borçlanmış durumda. Çünkü kredi kartına borçlanmadan ihtiyaçlarınızı karşılama şansınız yok. Türkiye’de en yüksek faizi kim ödüyor biliyor musunuz? Kredi kartına borcu olanlar, aynı zamanda ek hesaptan para çekenler ödüyor. Biz de diyoruz ki bu insafsızlık. Elektrik faturasını ödemek üzere ek hesabından 700 lira çekmiş birisine Türkiye’de en yüksek faiz oranını uygulamak bir ekonomi politikası aracı olamaz.
“ÜLKENİN EKONOMİK SORUNLARINI
YERİNDE TESPİT EDİYORUZ”
Bizler, Türkiye’nin ekonomi alanındaki sorunlarını sizlerle paylaşmak üzere buradayız. Genel başkanımızın talimatıyla Antep’ten başlayarak Isparta’ya geldik. Hem politikalarımızı anlatmak hem de değişik kesimlerin, işçilerin, emekçilerin, emeklilerin, köylünün, iş insanlarının sorunlarını dinleyip onların beklentilerini karşılayacak politikalar geliştirmek üzere çalışıyoruz. Türkiye’de uygulanan mevcut ekonomi programının ana kurgusu, vatandaşın yoksullaştırılmasıyla ancak enflasyonun düşeceği üzerine inşa edilmiştir. İktidar sanıyor ki ya da ekonomi yönetimi, vatandaşın cebinde para olmazsa ve bunu harcayamazsa Türkiye’de enflasyon düşer. Diğer bir deyişle aslında vatandaşın o kadar çok parası var ki talebi güçlü bir şekilde oluşturduğu için fiyatlar yükseliyor. Onların harcanabilir gelirini azaltalım ki talep düşsün, ekonomide enflasyon sorunu da ortadan kalsın. Yaptıkları şey aslında bu salonda bulunan büyük kalabalığa yaptıkları gibi bütün Türkiye’ye düşük ve alt gelir grubunda yer alacak kişilerin gelirlerini baskılayacak işler yapmak. Emekli aylıklarını artışını sınırlıyorlar. Asgari ücretin artışını düşük yapmaya çalışıyorlar. Çiftçilerin para kazanmasına imkan vermeyecek politikaları hayata geçiriyorlar.
“VATANDAŞ ALDIĞI
KREDİYİ BİLE ÖDEYEMİYOR”
Türkiye’de nüfusun yüzde 70’ine yakın kesiminin olanaklarını kısıtlayarak, enflasyonla mücadele edilmesi mümkün değil. Çünkü Türkiye’de enflasyonun sebebi, 12 bin 500 lira emekli aylığı alıp, bununla çarşıya pazara çıkan, ihtiyaçlarını zor karşılayan kesimden harcamalar değil. Eğer talep kaynaklı bir enflasyondan bahsediyorsak, bugün ülkenin en zengin grubunda yer alan, sınırsızca para harcayan ve uygulanan her ekonomi politikasından da ciddi şekilde gelir elde etmeyi bilen kesimler var. Onlarla uğraşılması gerektiğini düşünüyoruz. Oysa hayatı size pahalı yapmak için sadece ücretlerinizi, gelirlerinizi, aylıklarınızı baskılamıyorlar, aynı zamanda ihtiyaç duyduğunuz kaynaklara erişebileceğiniz yerleri de pahalı hale getiriyorlar. Şu anda Türkiye’de neredeyse emeklilerin tamamı bankalara borçlanmış durumda. Herkes kredi kartına borçlanmış durumda. Çünkü kredi kartına borçlanmadan ihtiyaçlarınızı karşılama şansınız yok. Bugün Türkiye’de faiz oranlarının yüksekliğinden herkes şikayet ediyor. Türkiye’de en yüksek faizi kim ödüyor biliyor musunuz? Kredi kartına borcu olanlar. Aynı zamanda ek hesaptan para çekenler en yüksek faizi ödüyor. Ondan daha yüksek faiz ödeyen bir kesim yok. Biz de diyoruz ki bu insafsızlık. Elektrik faturasını ödemek üzere ek hesabından 700 lira çekmiş birisine Türkiye’de en yüksek faiz oranını uygulamak bir ekonomi politikası aracı olamaz. Sadece yüksek faiz uygulamakla sınırlı kalmıyorlar. Aynı zamanda bu kredilerden dolayı bankaya ödediğiniz faiz üzerine yüzde 30 vergi koyuyorlar. Bu vergiler, Mehmet Şimşek’in göreve gelmesiyle iki katına çıkarıldı. Diyorlar ki biz parayı pahalı yaparsak, faizini artırırsak vatandaş kullanmaz. Biz bütün bunları değiştirmek üzere yola çıktık. Biz Türkiye’nin ekonomisini köklü bir biçimde kalıcı bir şekilde değiştirecek politikaları uygulamak üzere yola çıktık. Eğitimden hukuk sistemine, sanayi politikasından, tarım politikasına varıncaya kadar Türkiye’nin sürdürülebilir bir kalkınmaya girebilmesi için gerekli olan tüm alanlarda nelerin yapılmasının gerektiğini biliyoruz. O koltuklara oturduğumuz gün Türkiye’nin sadece karşı karşıya kaldığı sorunlarla sınırlı değil, önümüzdeki yüz yılı planlayacak şekilde politikaları hayata geçirmek üzere çaba sarf ediyoruz.
“BUGÜN ISPARTA’DA ÇEŞİTLİ
ZİYARETLER YAPACAĞIZ”
Bugün Isparta’da sanayicilerle, emek örgütleriyle, meslek örgütleriyle buluşacağız. Sahaya inip, sokaklarda dolaşacağız. Sorunların ne olduğunu hepimiz biliyoruz ama bu sorunları da birinci ağızdan dinlemek istiyoruz. Gaziantep, hem emek şehri hem de sanayi şehri. Türkiye, maalesef sıkı para politikası olarak adı konulan yüksek faiz, enflasyon ve kur sarmalında sıkıştırıldı. Kime gitsek ‘kur baskılanıyor’ diyor. Kime gitsek ‘faiz yüksek, alım gücümüz düştü’ diyor. Sıkı politikası neden başarılı olmuyor? Çünkü tasarruf vatandaştan bekleniyor. Kamu, maliye tasarruf etmiyor. Mali disiplin yok. Harcayanlar, 2025’te ben bütçe giderlerimi yüzde 31,5 artırdım diyor. Enflasyonu da yüzde 21 olacak diyor. Asgari ücretliye de düşük asgari ücret vermenin yolunu yapıyor. Asgari ücret 30, bunun altında yokuz’ diyoruz. Asgari ücrete gelebilecek zammın, işvereni, esnafı, KOBİ’yi etkileyebileceğinin farkındayız. Onun için de biz bu zammı verelim ancak önerimiz, yoksulluk sınırında bir yıl boyunca maaş alan birisi, yüzde 15 gelir vergisini aşmasın diyoruz. Asgari ücrette işveren desteği 700 lira. Onun asgari ücretin iki katına kadar çeperin genişletilmesini, karşılaştırma yapılmadan 1 ile 10 kişi arasında çalıştıran küçük iş yapanlara 6 bin lira asgari tanımlanmasını istiyoruz. 10 ile 50 arasında çalıştıran iş yerlerine üç bin lira, 50 ile 100 iki bin lira, 100’ün üzerine bin 500 lira asgari ücret desteği sağlanmasını talep ediyoruz. Bu para, kamu bütçesinde var.
“CHP İKTİDARINDA TÜM EKONOMİK
SORUNLAR ÇÖZÜLECEKTİR”
Vergiyi yoksulluğu yok etmek için mi kullanacaksın, yoksulluğu yok etmek için mi kullanacaksın? CHP, her zaman yoksulluğu yok etmenin yanında olacaktır. Bizim temel motivasyon kaynağımız bu. Isparta’daki şirketlerin de karşılaştıkları zorluklar, mücadele etmek zorunda oldukları bir çok engel var. Isparta gibi bir şehirde kadın istihdam oranı, Türkiye oranından çok daha düşük. Bunu artırmak için teşvik etmemiz lazım. Şirketlerimizin verimliliğinin artırılması gerekiyor. Şirketlerimizin gelecek nesillere sağlıklı olarak ulaşması için kurumsallaşması gerekiyor. CHP olarak, tüm tarafları dinliyoruz. Çözüm önerilerimizi konuşuyoruz. Geri dönüşler alıyoruz. Dönüp, parti programımızı oluşturduğumuzda, CHP’nin yani bir sonraki seçimde ülkeyi yönetecek partinin ekonomi programını hazırlıyoruz. Bunu da sizlerle birlikte yapıyoruz” dedi.
ESNAFLARI VE STK’LARI ZİYARET ETTİLER
CHP Genel Başkan Yardımcısı Volkan Demir başkalığındaki Ekonomi Heyeti Isparta’da Ticaret Odası, Ticaret Borsası gibi ticaretle ilgili Sivil Toplum Kuruluşlarını ziyaret etti. Söz konusu ziyaretlere; Partinin Isparta Milletvekili Yalım Halıcı ve İl Başkanı Vedat Şenol başta olmak üzere il örgütü yöneticileri katıldı.