DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, mevcut iktidarın mafya, örgüt ve çetelerle iç içe olduğunu belirterek; “Bir mafya lideri çıkıyor müthiş iddialarda bulunuyor. Sayın Erdoğan da çıkıp ‘Ne diyorsun sen’ diyemiyor. Bunlar milletin aklıyla alay ediyorlar” dedi.
Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Isparta Merkez İlçe 1. Kongresine katılmak üzere bugün Isparta’ya geldi. Bugün saat 11.00’de Süleyman Demirel Kongre Merkezinde gerçekleştirilen ve Genel Başkan Ali Babacan’ın yanı sıra; Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sadullah Ergin, Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin, Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Selma Aliye Kavaf, Kültür ve Sanat Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Münevver Helün Fırat, Genel Merkez Uyuşmazlık Komisyonu Üyesi Furkan Arık, Kurucular Kurulu Üyeleri Mahmut Sami Toptaş, Ali Ufuk Yaşar ve Mustafa Satıcı, Isparta İl Başkanı Şayeste Özer Ceylan, Merkez İlçe Başkanı Ahmet Taylan, Partinin Kadın ve Gençlik Kolları, İlçe Başkanları ve çok sayıda partilinin de katıldığı kongrede konuşan Genel Başkan Babacan, hükümete yüklendi.
GENEL BAŞKAN BABACAN, “MERHUM
SÜLEYMAN DEMİREL’İ SAYGIYLA ANIYORUM”
Konuşmasında hükümeti sert bir dille eleştiren DEVA Genel Başkanı Ali Babacan konuşmasında şunları söyledi; “Bilindiği gibi dün 9. Cumhurbaşkanımız sayın Süleyman Demirel’in ölümünün 6. Yıldönümü idi. Konuşmamın başında kendisini saygıyla anıyorum. Merhum Süleyman Demirel İslamköy’den başlayan yolculuğunu siyasi tarihimize 40 yıllık bir iz bırakarak noktaladı. Anadolu halkının gönlünde taht kuran değerli bir siyasetçiydi. Merhum Demirel’i sizlerin huzurunda bir kez daha saygı ve rahmetle anıyorum.
“SUÇ ÖRGÜTÜNÜN BAŞINDAKİ ŞAHIS TÜYLER
ÜRPERTEN İDDİALAR ORTAYA ATIYOR ANCAK…”
Tüm Türkiye’nin olduğu gibi sizlerin de yakından takip ettiği üzere, bir süredir ülkemizin gündeminde vahim iddialar var. Suç örgütünün başındaki şahıs tüyler ürperten iddialar ortaya atıyor. Vatandaşlarımızda endişe içerisinde bu gelişmeleri izliyor. Bu ülkeyi yönetenler vatandaşlarımızı korku egemenliğine hapsetmiştir. Bu ülkeyi yönetenler suç örgütlerine geniş bir özgürlük alanı açıyorlar. Hukuka uymamayı marifet gibi anlatanların Cumhurbaşkanı tarafından korunup kollanmasının yakıcı yansımalarını görüyoruz. Türkiye’de kirli bir siyaset anlayışının hakim olduğunu ileri süren ve bu sorunun temel bir sorun haline geldiğini kaydeden Babacan, “Sorun kirli bir siyaset alışkanlığının varlıdır. Sorun kirli siyaset alışkanlığının yargı bağımsızlığına yansımasıdır. Sorun basın özgürlüğüne ağır bir darbe vurulmasıdır. Yargı sus pus. İşin en başındakiler, ülkeyi yönetenler sus pus. İddialara cevap verecekleri yerde, devletin bekası bahanesine sığınıyorlar. Bu ülkenin bekası mafyayla, suç örgütleriyle iş birliği yaparak sağlanamaz. Eğer derdiniz, gerçekten bu ülkenin bekası ise hukuku tesis ederek bunu sağlayabilirsiniz.
“GİTTİĞİMİZ HER YERDE VATANDAŞ
İŞSİZİM DİYOR, AÇIM DİYOR”
Vatan sevgisini istismar edip, gerisi teferruattır diyerek mafyayla işbirliği yapmak vatanı sevmek değildir” diye konuştu. Konuşmasında ilk meclisten örnekler veren Deva Partisi Lideri Ali Babacan, “İlk meclisimiz 1920’de kuruldu. Cephede kurtuluş savaşı verilirken ilk meclisimiz her gün açıktı. Kararlar alınıyordu. O dönemde eleştirenler çıktı. Cephede savaş var siz, meclis topluyorsunuz diye. Ama o dönemin sağduyulu insanları, bizim cephedeki en büyük gücümüz hukukun tesis edilmesidir diyerek meclis çalışmalarını aksatmadı” bilgisini verdi. Hukuk devletinin dışına çıkmanın hiçbir mazereti olamayacağını da dile getiren Babacan, “Hukuk devleti çerçevesinden çıkmanın hiçbir mazereti olmaz. Cumhurbaşkanının talimat verip meclisin yapamayacağı ne var? Kurallı bir yönetim anlayışının hakim olması lazım. Suç örgütleri, siyasetçiler, medya mensupları arasında akla hayale sığmayacak bir ilişkiler ağı kurulmuş. Ortada devlet içi kliklerden söz ediliyor. Ortada milyon dolarlar havada uçuşuyor. Gittiğimiz her yerde vatandaş işsizim diyor, açım diyor. Ama bir yandan milyon dolarlar havada uçuşuyor.
“BUNLARIN ORTAYA
KOYDUĞU TAM BİR TİYATRO”
Büyük bir medya grubu siyasi bir talimatla el değiştirmiş. Bu işin finansı da siyasi bir talimatla sağlanmış. Bu arada milletimiz fakirleşmiş, vatandaş yatağa aç yatıyor, kimsenin umurunda değil. Basını susturmuşlar, yargıyı susturmuşlar, menfaat ilişkileri kurulmuş, basının çetelerle iş tutuğu bir yerde demokrasi olmaz, hukuk olmaz. Basın özgür değilse demokrasi işlemez. Özgür basın hayat kurtarır” şeklinde konuştu. İsim vermeden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu eleştiren Babacan, “İki kere canlı yayına çıktı. İddialarda adı geçen gazeteci de o yayında. Kumpasa bakın. Tüm halka karşı bir kumpas kuruluyor. Soru soranda iddiaların içinde, cevap verende iddiaların içinde. Tiyatro oynuyorlar. Bakın buradan sayın Erdoğan’a soruyorum. Siz bu yükü taşımaya devam edecek misiniz? Ortada dolaşan iddialar, rakamlar bu milletin alın teridir. Kimse babasının parası ile bu işleri yapmıyor. Bu paralar bu milletin, bu devletin parası. Halkımız bu rezilliğe, bu hukuksuzluğa layık değil. Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını, suç örgütlerine peşkeş çekemezsiniz. Biz buna izin vermeyeceğiz. Türkiye’de siyasal şiddet yeniden hortladığını görüyoruz. Daha dün HDP İzmir İl Binasına saldırıldı ve bir kişi hayatını kaybetti. Ülkede şiddet konuşuyor. Türkiye’yi bir siyasi partinin il binasında gündüz gözüyle cinayet işlenen bir ülke haline getirdiler. Siyasal şiddet her sokak başında karşımıza çıkıyor.
“BU İKTİDAR ŞİDDETİ KÖRÜKLÜYOR”
Bu hükümet siyasal şiddeti yeniden diriltti. 1990’larda bilirdik bu işleri ama uzun süredir böyle şeyler görmüyorduk, duymuyorduk. Siyasetin dili siyasal şiddete ortam sağlıyor. Geçtiğimiz günlerde İyi Parti Lideri Meral Akşener’e Rize’de saldırı girişiminde bulunuldu. Bir siyasi partinin Genel Başkanı Rize’de şiddet girişimi ile karşı karşıya kaldığında, ülkenin güvenliğinden sorumlu Cumhurbaşkanı ne dedi? ‘Daha bunlar iyi günleriniz’ dedi. Şiddete ortam sağlayan, iklim sağlayan bir duruş var. Bir ülkede devletin kodları yukarıdan aşağıya şekillenir. En tepede demokrasiyi hiçe sayan bir yaklaşım varsa, adalet anlayışı bittiyse o ülkedeki kurumların hareket alanları daralır. Derhal ama derhal siyasal şiddete karşı sağlam bir duruş ortaya koyun. Sizin naralarınızı çok duyduk. Çok konuda net bir duruş koyduğunuzu da gördük.
“İŞSİZLİK, YOLSUZLUK HAT SAFHADA”
Sayın Erdoğan, karşı olduğu konular için hep kürsüye çıkıp ‘Ey…. Diye başlayan sözleriyle o kişi veya kuruluşu sert bir şekilde eleştirir. Yani, sayın Erdoğan’ın Ey naralarıyla ona buna ayar vermeye çalıştığınızı biliyoruz. Bir Ey narası da şu çeteye, mafyaya çekiverin ne olur. Size tavsiyede bulunuyorum. Bir ülke hukuk devleti olacaksa en tepedeki kişinin masaya vurup ‘ben hukuk devleti isterim’ demesi lazım. Bunu gerçekten diyebilmesi lazım. Hükümeti ekonomi politikalarına baktığımızda evlere şenlik olduğunu görüyoruz. Memlekette sonuçlar ortada, işsizlik artıyor, yoksulluk intiharları var artık bu ülkede. Sözde ülke büyüyecekti. Yetkiyi verin sorunlar nasıl çözülecek görün diyordu.
“EKONOMİYİ BATIRDINIZ”
Türkiye büyümedi, Türkiye zayıfladı. Ama üç beş zengin büyüdü. Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla mücadele edeceğim diyerek iktidara geldiniz. Ama Türkiye’yi yine 3Y çukuruna düşürdünüz. Buna hakkınız yok. Hukuk, medya, bürokrasi ve koskoca bir devlet o çukura düştü. Sistem çürüyor. Merkez Bankası rezervi eksilerde geziyor. Biz yıllarca ak akçe kara gün içindir dedik. Merkez Bankası rezervini 27 milyar dolardan 136 milyar dolara çıkardık. Türk lirası yedek akçelerini de sıfırladılar. Türkiye’nin ekonomik savunma sistemleri sıfırlanmış durumda. Ne olacak ilerleyen dönemde; olası tüm piyasa hareketlerinde dış güçler bize saldırıyor diyecekler. Her ne hikmetse memlekette kötü bir şey olduğu zaman hemen suçu dış güçlere atıyorlar. Ayıptır ayıp” dedi.