DİKKATLİ BİRİYİMDİR!
“Bin tane dil bil, bilsen ne yazar! Tatlı dili bilmedikten sonra…” Mustafa Süzen, ‘Türlü Çeşitli.’
DİKKATLİ BİRİYİMDİR!
Dikkatli biri olmak, iyi mi, kötü mü? ‘Dikkatli biriyimdir.’ deyip, birinin ayıbını görmek ve onu görür görmez, deşifre eder gibi açıklamak, sırf dikkatli olduğunu ima için insanları kırmak yanlış diye düşünüyorum. Dikkatli biriyim diye şahsi değerlerin özünde bir yaklaşım yapabiliriz belki.
Ancak o da, muhatabın şahsiyetini incitmemeli! Hem sonra o yapılan şey, kendimizi bilmek içinse üzerinde duralım, yoksa geçelim. Çok dikkatli olana rağbet yok! Hatta dikkatli olmak bazen insanı üzüyor. Birinin işini tam yapmadığını, yaptığı işi benimseyerek yapmadığını, o yanlışını gördüğünde de üzerine basa basa hatasını görmek veya göstermek, dikkatli biri için pek sevilecek bir şey değil! Dikkatli biri olduğundan dolayı sevinmenin, ona sığınmanın veya dikkatiyle övünmenin, ‘Dikkatli biriyimdir’ diyen kişiye ayrıcalık getireceğini sanmıyorum.
Bazen yaparız, yaptığımızın yanlışlığını bilmeyiz. Hele bir de, biri kendine laf getirtmezse, yani üzerine toz kondurmazsa, yaptığını kabul etmez ve konuşturmaya bile fırsat vermezse, telafisi imkânsız marazlar doğar. İnsanın çok bildiğini iddia edeni, daha çok yanlış yapanıdır. Bir defa, biri hatasını kabul etmiyorsa ilmi, bilgisi ve dil zenginliği ne olursa olsun, o cahilin ta kendisidir. Hele bir de, dilin tatlısını bilmeyene ne diyelim? Ona sorsan, dili tatlıdır. Üstelik ‘Yılanı bile deliğinden çıkaracak’ kadar maharetlidir.
Şu yalancı dünyanın geçici nimetleri için insanı kırmaya değer mi? Ben, bir şey beklemiyorum şu dünyadan, dünyayı boşamışım, ahirete çalışıyorum, diyorum da; pek o kadar ahiretten yana olduğumdan da emin değilim. “Senden bir şey istemiyom Yorma beni dünya dünya El âleme rezil edip Kırma beni dünya dünya.” Dikkatli biri olmak yetmiyor ve bazen en önemli bir şeyi gözden kaçırıyor, insan! Bir çocuğun sorduğu soru insanı uykudan uyandırıyor, “Dünyanın nasıl döndüğünü öğrettin de ‘Öğretmenim’ içinde dönen dolapları neden öğretmedin?” diyor.
Gel de, işin içinden çık, çıkabilirsen! Onları öğrenebilmen için henüz çocuksun ve belki de gözün korkar, hayattan soğursun diye öğretilmedi. Sonra öğrenmen için yaşın kemale ermesi lazım. O yaşta öğrenilenlerle, benim yaşımda öğrenilenler arasında dünya kadar genişlik var. Hem sonra görüş açınızın genişlemesi gerek. Ingmar Bergman, “Yaşlanmak bir dağa tırmanmaya benzer. Çıktıkça yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır ama görüş açınız genişler.” demiş. Görüş açısı genişlediğinde insanoğlu dünyanın yalandan ibaret olduğunu, iş işten geçtikten sonra da olsa anlar ve hoyratça harcadığı gençliğini dünyadan geri istemeye başlar. “Bozuldu bağlarım baykuşlar öter Yanıyor ciğerim dumanım tüter Arabam da sana boz eşek yeter Felek benim gençliğimi geri ver.”
Görüş açım genişlediğinden belki de dikkatli biri oldum. Eskiden bu kadar dikkatli miydim? Her şeye dikkat ediyor muydum? Dikkatli biri olmak, hassas olmayı; hassas olmak da, insanları tedirgin etmeye yarar. Dikkatli biri, yerli yersiz, gördüğü yanlışlarda uyarıya geçer ve hatta düzeltmeye kalkışırsa, insanların düzenini bozar. ‘Benim elimde değil, ben görüyorum ama…’ deyip susman gerekirken konuşursan başına iş alırsın. Hayat hep çoklukla bir arada yaşanarak ve yaşlanarak yürüyor. Geçimi ve geçinmeyi bilmeli, insan! O nedenle de, sen dikkatli birisiyken; bir başkasının dikkatini dağıtmamalısın. İnsanın dikkatli olması kadar güzel bir şey yok! O dikkatle yaşarken bazı şeyleri kendine saklamalı insan. Kendinde kalmalı! Ne demişler, ‘Sakla samanı gelir zamanı!’ Sakla ki, yeri geldiğinde kullanasın.
O da, bin dil bilmekle olmuyor. Çok az bilgimle ve yerine göre dilim döndüğünce, kırmadan yaptığım uyarılarla bazen çözülmeyecek şeyleri çözdüğümü görürüm. Çok mu, tatlı dilli biriyim? Önceki zaman için söylüyorum, değildim! Ama ne var ki, dikkatimi dilimin tatlılığı noktasında bir çaba sarf ederek, kazanım sağladığıma inanıyorum. Birini veya birilerini değiştirmek yerine kendimi değiştirmeye çalışıyorum. O zaman insanların haklarına müdahale etmemek şartıyla ‘Dikkatli biriyimdir.’ dememde sakınca yok, diye düşünüyorum.