Dünya su gününde Göller Yöresine uyarı

Dünya su gününde  Göller Yöresine uyarı

Dünya su gününde Göller Yöresine uyarı

Dünya Su Günü 22 Mart’ta yine sessiz sedasız geldi geçti. TEMA Vakfı’nın hazırladığı Türkiye’nin Su Varlıklarına Yönelik Tehditler Haritası’nda 50 ilde toplam 100 su varlığının kuruma ve kirlilik tehdidi altında olduğu uyarısına yer verildi. Türkiye’nin ikinci büyük tatlı su gölü olan Eğirdir Gölü’nün kirlilik tehdidiyle karşı karşıya olduğu belirtilen TEMA’nın su varlıklarını tehdit eden risklerle ilgili çalışmasında, kirlilik nedenleri arasında plansız yapılaşma ve hatalı tarım uygulamaları olduğu belirtilerek, tehdidin ciddi noktaya doğru ilerlediği kaydedildi. Raporda ayrıca göller yöresinin diğer önemli su kaynakları Beyşehir, Salda ve Burdur gölüne ilişkin tehditlere de yer verildi. 
 
Her yıl 22 Mart’ta kutlanan "Dünya Su Günü"nde Türkiye’nin su kaynaklarının kuraklık ve kirlilik tehdidi uyarısı geldi. TEMA Vakfı’nın hazırladığı Türkiye’nin Su Varlıklarına Yönelik Tehditler Haritası’nda 50 ilde toplam 100 su varlığının kuruma ve kirlilik tehdidi altında olduğu uyarısına yer verildi. Barajlar, HES’ler, tarımsal ve endüstriyel kirlilik su varlıkları için en büyük tehdidi oluşturuyor. TEMA gönüllülerince hazırlanan risk haritasında, Türkiye’nin Maldivleri olarak anılan Burdur’daki Salda Gölü, Türkiye’nin en ikinci en büyük tatlı su gölü Eğirdir  ile Isparta ve Antalya sınırlarından geçen kanyonlarıyla ünlü Köprüçay da yer alıyor.
TEMA 50 İLDEKİ SU VARLIKLARININ RİSK HARİTASINI HAZIRLADI
İklim değişikliğinin sadece dünyayı değil, Türkiye’yi de yakından ilgilendiren bir konu olduğunu vurgulayan TEMA Vakfı Başkanı Deniz Ataç, “Geçen yıl yaz aylarında yaşanan aşırı iklim olayları ile iklim değişikliğinin etkisini Türkiye’de de hissetmeye başladık. 2016 yılında Türkiye’deki su sorunlarını tespit edebilmek için vatandaş bilimi yöntemi ve gönüllülerimizin kıymetli destekleri ile Türkiye Su Varlıklarına Yönelik Tehditler Haritası’nı hayata geçirdik. Gönüllülerimiz bugüne kadar 50 ilde 100 vaka tespit etti. Ancak maalesef tehditlerle karşı karşıya olan ve henüz bu çalışma ile belgelenmemiş birçok farklı su varlığı var. Tehdit altında olan başka su varlıklarının tespit edilmesi ve haritanın güncellenmesi için herkesi katılımcı olmaya davet ediyoruz. Haritaya katkı sağlayan temsilcilerimize ve gönüllülerimize teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.
100 YILDA SULAK ALANLARIN ÜÇTE İKİSİ İNSAN ELİYLE YOK EDİLDİ
Bugün potansiyel olarak şiddetli su kıtlığı olan bölgelerde yaklaşık 1,9 milyar insan yaşıyor. 2050 yılına gelindiğinde bu yaklaşık 3 milyar insana yükselebilir. Yaklaşık 1,8 milyar insan kirli bir içme suyu kaynağı kullanıyor. Küresel olarak toplum tarafından üretilen atık suyun yüzde 80'inden fazlası, arıtılmadan veya tekrar kullanılmadan çevreye geri akıtılıyor. Sel baskını riskine maruz kalan insanların sayısının 2050'de 1.6 milyara çıkacağı tahmin ediliyor. Bugün yaklaşık 1,8 milyar insan arazi bozulumu ve çölleşmeden etkileniyor. Ormanlık arazinin en az yüzde 65'i bozulmuş durumda. 1900 yılından beri insan faaliyetinin bir sonucu olarak doğal sulak alanların tahmini yüzde 64-71'i kaybedildi. Her yıl 25 ila 40 milyar ton toprak tarım kaynaklı toprak erozyonuna uğruyor. Bu durum ürün verimini ve toprağın su, karbon ve besin maddelerini düzenleme kabiliyetini önemli ölçüde azaltıyor.
TÜRKİYE’NİN SUYU KORUYAN KANUNA İHTİYACI VAR
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün (DSİ) 2009’da yayımladığı Türkiye Su Raporu’na göre Türkiye kişi başına düşen 1400 m3 su varlığı ile su stresi yaşayan ülkeler arasında yer alıyor. İklim değişikliğinin etkisi ile ülkemize düşen yağışın yüzde 40’a varan oranlarda azalacağı ön görülüyor. Türkiye artan nüfusu ile su kıtlığı çeken ülke haline gelebilir. Aşırı kullanım nedeniyle kurak günlerin sigortası olan yer altı suları azalıyor. Bu bakımdan suyun korunması gereken bir varlık olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Su varlığını korumak için mevcut kanun ve yönetmeliklerin geliştirilmesi gerekiyor. Öncelikle suyu korumayı ve geliştirmeyi hedefleyen bir su kanununun yasalaşması gerekiyor. Bu sebeple, TEMA Vakfı 2010-2011 yıllarında akademisyenler, danışmanlar, hukukçular ve uzmanların katkısıyla su kanunu tasarısı için bir öneri hazırladı. 2012 yılında karar vericiler ve kamuoyu ile paylaşılan TEMA Vakfı Su Kanunu Tasarısı önerisi, su varlığının korunmasında hukuksal, yönetimsel ve etik yeni ilke ve kurallar getiriyor. TEMA, tasarı önerisi ile karar vericileri ekosistemlerin su hakkını ve toplumun kaliteli ve yeterli suya erişim hakkını temel alan önerilerinin dikkate alınması çağrısında bulundu.
RİSK HARİTASINDA YER ALAN SU VARLIKLARI: EĞİRDİR GÖLÜ
Türkiye’nin ikinci büyük tatlı su gölü olan Eğirdir Gölü’nün kirlilik tehdidiyle karşı karşıya olduğu belirtilen TEMA’nın su varlıklarını tehdit eden risklerle ilgili çalışmasında, kirlilik nedenleri arasında plansız yapılaşma ve hatalı tarım uygulamaları olduğu belirtilerek, tehdidin ciddi noktaya doğru ilerlediği kaydedildi. 1990 yılından bu yana süren Eğirdir Gölü’ndeki kirlilik tehdidinin ortadan kaldırılması için henüz çok geç olmadığının altın çizilen çalışmada, bu amaçla ilgili kurum ve kuruluşların bir arada çalışması gerektiği vurgulandı.
KÖPRÜÇAY BARAJ VE HES’LER YÜZÜNDEN TAMAMEN KURUYABİLİR
Akdeniz Bölgesinin en önemli akarsularından biri olan Köprüçay’ın da baraj ve HES’ler yüzünden kuruma tehdidi altında olduğu kaydedilen TEMA’nın risk haritasında, “Toros Dağlarından doğarak doğa harikası kanyonlardan geçen Köprüçay, Serik’in güneyinden Akdeniz’e dökülür. İki tarafı dik, çıkılması hemen hemen imkansız olan kanyonlardaski yer altı suları ile beslenen Köprüçay, Türkiye’nin en güzel tabii rekreasyon alanlarından birini teşkil eder. Kasımlar Barajı sebebiyle doğal ve tarihi sit alanı olan Köprülü Kanyon’un suyu tamamen kuruma riskiyle karşı karşıyadır” ifadelerine yer verilirken kuruma riskinin geri dönüşü olmayan bir noktada olduğuna dikkat çekiliyor.
SALDA GÖLÜ CİDDİ KURUMA RİSKİ ALTINDA
TEMA’nın risk haritasında yer alan su kaynaklarından biri de Burdur’daki Salda Gölü. Bembeyaz kumsalları ve turkuvaz sularıyla Türkiye’nin Maldivleri olarak anılan Salda Gölü’nün de 2015 yılından bu yana kuruma tehdidiyle karşı karşıya olduğu vurgulanarak, “Göl oldukça iyi kalitede, berrak, temiz ve turkuaz mavisi suya sahiptir. Doğal güzellikleri turizm açısından önemlidir. Görüntü kirliliği, tarımsal atıkların gübre ve pestisit, ahır, besihane yüzey akışı ile sulara taşınmaktadır. Gölün su seviyesinde meydana gelen azalma sonucu yüzey alanının daralması, habitat kaybı ve göldeki endemik türlerin geleceği konusunda endişe yaratmaktadır. Salda Gölü’nü besleyen Düden Çayı üzerinde gölet yapılmak istenmesine yönelik tepkiler sürmektedir.Tehdit ciddi bir noktaya doğru ilerlemekte ama geri döndürmek zor da olsa hala mümkün” uyarısına yer verildi.
SU KAYNAĞI ÜZERİNE YAPILAN GÖLETLER BURDUR GÖLÜNÜ KURUTUYOR
Gölü besleyen dereler üzerine yapılan göletlerin tehdidi altındaki bir başka göl olan Burdur Gölü’de TEMA’nın risk haritasında yer aldı. 1990 yılından bu yana kuruma tehdidi ile karşı karşıya olan Burdur Gölü’ndeki tehdidin ciddi boyutlarda olduğu kaydedilen TEMA’nın çalışmasında, “Dışarıdan akış almadığından barajlar ve HES’ler sebebiyle su döngüsünün tahrip edilmesi Burdur Gölü’nü tehdit etmektedir” denildi.
BEYŞEHİR GÖLÜ KİRLİLİK TEHDİDİ ALTINDA
Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölünün sularının Konya Ovası’nın sulanmasında kullanıldığına dikkat çekilen risk haritasında, havzalar arası su transferi, endüstriyel faaliyetler ve yanlış tarım uygulamaları yüzünden gölün 2000 yılından bu yana kirlilik tehdidi altında olduğu kaydedildi.GÜLSES GAZETESİ

Anahtar Kelimeler: