Tarih: 19.05.2020 18:56

DÜŞÜNCE UFKU KUR’AN’IN KÂİNATI NURLANDIRDIĞI GECE KADİR GECESİ

Facebook Twitter Linked-in

Kadir kelimesi “hüküm, şeref, güç, yücelik” gibi anlamlara gelir. Dini literatürde ise “Leyletü’l-Kadri” şeklinde Kur’an-ı Kerim’in indirildiği gecenin adı olarak kullanılır.
          Allah’ın insanlara peygamberler vasıtasıyla ilahi mesajlarını dikte ettirerek yaşantılarını şekillendirmişlerdir. Son hitabı ve nihaî mesajı olan Kur’an’ı Kerim’in Hz. Peygamber (a.s.)’e indirmesi insanlığın hidayetinde bir dönüm noktası teşkil ettiği için bu olayın gerçekleştiği gece özel bir anlam taşır. Önceki ümmetlerin uzun ömürlü olmaları ve Hz. Peygamberin ümmetinin ömürlerinin daha kısa olması sebebiyle fazla sevap kazanamamalarından dolayı üzülmüştür. Allah Hz. Peygamberimizi teselli etmek amacıyla kadir gecesinin verildiği şu hadiste belirtilmiştir.
İmam Mâlik’in Muvatta’daki kaydına göre şu rivâyet kendine ulaşmıştır:
“Hz. Peygamber (a.s.)’e ümmetinin ömrü gösterilmiş. Resûlüllah (a.s.), önceki ümmetlerin ömrüne nispetle kısa olduğu için, amelde onların uzun ömürde işlediklerine yetişemezler diye bu ömrü kısa bulmuş. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi’ni vermiştir.”1
          Kadir gecesi ramazan ayı içersinde[1] olmasından ayın tamamında kadir gecesi aranması nedeniyle halk arasında “Her gördüğünü Hızır, her geceyi Kadir bil” sözü değer kazanmıştır. Fakat bu gecenin daha çok ramazanın son on veya yedi dünündeki tekli gecelerde aranması gerektiğine dair hadisler gecenin tespitiyle ilgili bazı ipuçları vermektedir.
          Kadir gecesinin kesin olarak belirtilmemesinin hikmeti üzerinde duran âlimler, gecenin faziletinden istifade etmek uygun olduğunu söylemişlerdir. Çünkü bildirilmesi halinde sadece o gecenin ihya edilmesiyle iktifa edebilirler. Halbuki belirsizlik sayesinde Kadir gecesi ümidi ile ramazanın bütün gecelerinde kadir gecesinin aranması bu vesileyle ibadet şuuru içerisinde geçirilmesine vesile olmuştur.
          Kadir gecesinin fazileti ile ilgili hadis-i şerifte:
“Kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek kadir gecesini ihyâ ederse geçmiş günahları bağışlanır.”2
Ramazan ayının son on gecesini ve özellikle 27. gecesini ihya noktasında hassasiyet göstermişlerdir. Bu gecede Hz. Peygamberin:
“Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, O halde beni de affet”3 şeklinde dua edilmesini tavsiye ettiği belirtilmiştir.
          Kadir gecesinin faziletini belirten hadis-i şeriflerden dolayı Müslüman toplumlarında ve özellikle Osmanlılarda Kadir gecesi diğer gecelere nispeten farklı bir şekilde kutlanmıştır.                        
Mübârek gecelerin ihyâsı ile ilgili hususi bir ibadet mevcut değildir. Ancak, namaz, tilâvet-i Kur'ân, dua gibi bütün ibâdet çeşitleri ile gece ihya edilebilir. Bu gece dualara icabet edilen vakitlerden biri olmasından dolayı duaya ağırlık verilmesi sünnettir. Nitekim Peygamberimiz (a.s.) de o gecede,
“Allahümme inneke afivvüntühibbü’laffe fe’fü annî”   diyerek dua edilmesini tavsiye etmiştir.
“Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, O halde beni de affet.”
Bediüzzaman’da Kastamonu Lahikasında Ramazan ayında özellikle de Kadir Gecesinde insanlara bir ömrü feyizlendirmesi için yalnız kendisine değil şirket-i maneviye esassıyla dua etmenin en önemli zaman dilimi olduğu için şöyle ifade eder: “Seksen küsur sene kıymetinde bulunan ve Ramazan-ı Şerifin mecmuunda gizlenen hakikat-i leyle-i Kadri kazanmak için, Risale-i Nur şakirtlerinin şirket-i maneviye-i uhreviyeleri muktezasınca, her biri, mütekellim-i maalgayr (ben değil, biz) sîgası olan “Allahümme ecirnâ, irhamnâ, ve iğfirlenâ” gibi tabiratta, “biz” dedikleri vakit, Risale-i Nur’un sadık şakirtlerini niyet etmek gerektir. Tâ her bir şakirt umumun namına münacat edip çalışsın.”[2]
 
 
               *Emekli İl Müftüsü
            halilelitok@gmail.com.tr
 
 
________________________________________
1Muvatta, “İ’tikaf”, 6.
[1]Tirmizî, Fiten: 39.
 
2Buhârî, Fazlu leyleti’l-Kadr”, 1.  
3Tirmizî, “Da’avât”, 84. 
[2]Kastamonu Lahikası s.205.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —