Başarılı olmak için öncelikle inanmak, nedeni ve ne yapılması gerektiğini doğru belirlemek, amaca tam olarak odaklanılmak; gerekir. Nereye gidileceği bilinmediği sürece, hiçbir yere varılamaz, varılsa dahi varılan nokta hedeflenmediği için daha sonra sanki yeni bir sorunmuş tekrar tekrar karşımıza çıkarılır, tıpkı Eğirdir Gölü ’nün “çözümlenmek istenmeyen”, adeta “malzeme” olan sorunları gibi..
Her yıl çeşitli nedenlerle; gölün sorunlarının ilgili müjdeler verilen, “popülist” yaklaşımlardan hiçbirinden sonuç alınamamıştır. Teşhisi doğru koymadan, kararlı ve ciddi olmadan, doğru plan yapılmadan, emek harcamadan ulaşılan hedeflere başarı demek mümkün değildir ve başarılıda olunmamıştır. Çünkü, bırakan “hastayı tedavi” etmeyi”, gölü korumak için çıkarılan yasalar bile uygulanmamış /uygulanamamıştır!...
Eğirdir Gölü’nün sorunlarının giderilmesi için neredeyse kırk yıldır ve bilhassa her seçim vb. dönemlerde hep müjdeli haberler verilmeye devam edilmekteyse de ;sonuçta hiçbir şey yapılmadığından göl giderek “yok olmaktadır”. Bu gün için gelinen yeni nokta yine çalışmayan “düğmeye” veya yanlış, sonuca ulaştırmayan, harekete geçirmeyen “düğmeye” basmaya - dokunmaya ve müjdelere devam. Anlaşılan, daha sonraları da; daha önceki yıllarda olduğu gibi aynı haberleri duyacağız gibi!
Çünkü; bu “basmayla” da anlaşılmakta ki; doğru teşhis konmadan ve ne yapılacağını bilmeden “siyaset olsun” bakışıyla karar verildiğinden GÖLÜN KURTULUŞU için düğmeye basılmakta! Nedeni mi? Basında yer alan haberde!
“Eğirdir Gölü’nün temizlenmesi için İl genel meclisinin nisan ayı 5. son birleşim toplantısında Eğirdir Gölü’nde kirlenme ve otlanma nedeniyle balık türünün azaldığı, bu nedenle gölün temizlenmesi için tüm kurumlarca ACİLEN …..mayıs ayı içerisinde konun genel görüşmeye açılmasına karar verilmiş.” denilmektedir.
NİYET AYNI OLUNCA DÜĞME DE SONUÇ DA AYNI OLUR!
Neden mi?
Birincisi; Ağacı kurtarmak yerin, bir dalını kurtarmaya odaklanmak- çalışmak için yola çıkmak başarıya ulaştırmaz. Hala gölde balık neslinin tükenmesi üzerinden planlama yaparak gölü temizlemeyi hedeflemek çok ama çok yanlıştır. Bu gölün sağlığını suyunu düşünmeden göle “sağılacak” inek gözüyle bakarak, hala ölmekte olan inekten süt sağma planıdır! Gölün suyunu değil, balığını-ürününü düşünmektir. Kirli su kirli balıktır-üründür. Halbuki suyu temiz olan ve canlılığı korunan Eğirdir Gölü ;yıllar öncesinde de olduğu gibi; sağlıklı bir yaşam, gölün suyun kalitesiyle şekillenen hastalıklara neden olmayan elma, domates, süt vb besinleriyle, turizmiyle hep tercih edilen huzurla yaşanılan yer olacaktır!?
İkincisi; göldeki balık tür ve sayısının azalmasının, gölün otlanmasıyla ilgili ve hiçbir bilimselliği yoktur. Aksine gölün otlanmasının nedeni; gölün doğal balık türlerinin; BALIKLANDIRMA ile yok edilmesidir.
Üçüncüsü, Eğirdir Gölü’nün ekolojik-biyolojik sorunları bellidir. Yıllardır genel görüşmeler açılmakta, hep aynı toplantılar yapmak, zaman kaybı. Gölün sorunları ve çözüm yolları bellidir. Yapılması gereken; çözüm için bilinen kararların uygulaması için acil harekete geçilmesidir.
Dördüncüsü; Gölün temel sorunu kirlilik ve gölden yıllardır aşırı oranda su alınması( aşırı gölet-baraj-pompaj) ve gölün doğal dengesinin korunmamasıdır.
Kısacası Eğirdir Gölü’nün biyolojik çeşitliliği, büyük paralar harcanarak adeta şova dönüşen , başarılı olmasını bir yana bırakın göle önemli zararla veren hala yapılmakta olan BALIKLANDIRMALAR ve gölün adeta akvaryuma dönüştürülmesidir., Denetlenmesi, kim- kimlerin attığının belirlenmesi çok kolay olan; adeta gölü “çöp tenekesine” dönüştüren göle bırakılan atık sularla, gazlarla, hafriyatla, tarımsal atık ve kimyasallarla kirletilmesidir.
Yıllardır gölden hep alındı, göle hiçbir şey verilmedi: Halbuki doğal bir göl olan EĞİRDİR GÖLÜ, yapısını oluşturan doğal canlılarıyla(organlarıyla), temiz olan suyuyla(kanıyla) etrafındaki akan dereleriyle-çaylarıyla(damarlarıyla)bizler gibi canlıydı, ona bu kimlikle bakmak gerekirdi.!… Eğir Gölü’nü sağlığına kavuşturmak bilim insanlarının belirttiği doğru teşhislerle, ne yapacağını bilmekle, kararlılıkla, sabırla gerçekleşir. Bu kaçıncı çalışmayan- çalıştırılmayan “düğmeye” basış. !..
Göz bebeğimiz olan Üniversitemizin – kurumlarımızın konusunun uzmanı olan bilim insanları ve araştırmacıları var, yeter ki , birilerinin istediğini değil de….., doğru “düğmeyi” bulunuz!