Emekli Müftü Halil Elitok ile Ramazan Sohbetleri Hz. PEYGAMBER’İN RAMAZAN’I

Emekli Müftü Halil Elitok ile Ramazan Sohbetleri 
Hz. PEYGAMBER’İN 
RAMAZAN’I

Emekli Müftü Halil Elitok ile Ramazan Sohbetleri Hz. PEYGAMBER’İN RAMAZAN’I

Şaban ayının son günlerine doğru bir hutbe okuyan Peygamber Efendimiz (a.s.), Ramazan ayının kıymetinin iyi bilinmesi, Ramazan ayının feyzinden âzami derecede istifade edilmesi için ve Mü’minlerin Ramazan ayına daha iyi hazırlanmalarını sağlamak amacıyla bir takım tavsiyelerde bulunmuştur.
Sahabeden Hz. Selman (r.a.) şöyle anlatıyor:
“Resululah (a.s.) bir Şaban ayının son günlerinde bir hutbe îrad ederek sahabe-i kirama şöyle tavsiyelerde bulunmuştur”:
“Ey İnsanlar! Sizi büyük ve mübarek bir ay gölgeledi.
Ramazan ayı içerisinde bir gece vardır ki, bin aydan hayırlıdır.
Ramazan ayı, öyle bir aydır ki, Allah (c.c.) gündüz orucunu farz, gece ibadetini nafile kıldı.
Ramazan ayı içerisinde bir hayır işleyen, diğer aylarda bir farz işlemiş gibi olur.
Ramazan ayında bir farz işleyen, diğer aylarda yetmiş bin farz işlemiş gibi olur.
Ramazan ayı sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise cennettir.
Ramazan ayı yardımlaşma ayıdır.
Ramazan ayında mü’minin rızkı bereketlendirilir.
Ramazan ayında kim bir oruçluyu iftar ettirirse, bu günahlarının bağışlanmasına, cehennemden azad olmasına sebep olur ve oruçlunun sevabından hiçbir şey eksiltilmeksizin onun sevabı kadar sevap alır.”
Ashap:
“Ya Rasûlüllah! Hepimiz oruçluyu iftar ettirecek bir şey bulamıyoruz” dediklerinde Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
“Allah (c.c.) bu sevabı oruçluyu bir hurma ile veya bir içim su, yahut bir yudum süt ile iftar ettirene de verir.
Ramazan ayı öyle bir aydır ki, evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluştur.
Ramazan ayında hizmetçisinin yükünü hafifleteni, Allah (c.c.) bağışlar ve cehennemden kurtarır.
Ramazan ayında şu dört şeyi çok yapınız. Bunlardan ikisini yapmakla Rabbinizi razı edersiniz, diğer ikisini yapmaktan da müstağni sayılmazsınız.
Rabbinizi razı edeceğiniz iki haslet şunlardır:
1. Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına şehâdet getirmek,
2. Allah’ı anıp istiğfar etmek,
Müstağni olmadığınız iki haslete gelince:
1. Allah’tan cenneti istersiniz,
2. Cehennemden O’na sığınırsınız.
Ramazan ayında kim bir oruçluya su verirse, Allah’ta ona havuzundan öyle bir şerbet verir ki, artık cennete girinceye kadar hiç susamaz.”[1]
Rahmet kapılarının her gece açıldığı ve Allah’ın katında müstesna bir yeri olan ramazan ayını Peygamberimiz ve ashâbı nasıl ihyâ etmişlerdi? Bu yazımızda buna cevap bulmaya çalışacağız.
Davet Eder ve Davetlere İcâbet Ederdi
Allah Resûlü (a.s.) çok misafirperver bir insandı. Sofrasında misafir eksik olmaz, bizzat kendisi onlara hizmet eder ve misafirini kapıya kadar geçirirdi. Ramazan geldiğinde kendisi iftara çağırmakla kalmaz ashâbını da bu konuda teşvik ederdi. Suffe talebelerinden Vâsile bin Eskâ anlatıyor:
“Ramazan aylarından birinde Suffe’de bulunuyordum. Sahâbîler bizi aralarında bölüştürerek misafir ederlerdi. İftara yakın yanımıza gelir, bizi birer ikişer alıp evlerine götürür, yemek ikram ederlerdi. Ramazanın ilerleyen günlerinde bir akşam nasılsa hiç kimse bizi iftara götürmedi. Ertesi gün aç karnına oruç tuttuk. İkinci akşam yine gelen olmadı. Açlıktan bitap düşünce Allah Resûlü’ne giderek durumumuzu anlattık. Halimize çok üzülen Allah Resûlü tek tek bütün eşlerinin evine haber göndererek evde yiyecek olup olmadığını sordurdu. Eşleri yemin ederek, yiyecek hiçbir şey olmadığını hatta kendilerinin bir lokma dahi yemediklerini söylediler. Allah Resûlü bize:
-Toplanın! buyurdu. Bir araya toplanınca:
-Allah’ım! Senin fazlın ve rahmetinden istiyoruz. Her şey Senin elindedir. Senden başkasının hiçbir şeye gücü yetmez, buyurarak bizim için dua etti. Çok geçmeden bir adam Allah Resûlü’nün huzuruna girmek için izin istedi. İçeri girdiğinde onun kızarmış bir koyun ve et getirdiğini gördük. Allah Resûlü adamdan koyunu bizim önümüze koymasını istedi. Biz de oturup doyana kadar yedik. Hz. Peygamber (a.s.) bize dönerek:
-Allah’ın fazlı ve rahmetinden istedik. Zira o rahmetini katında bizim için saklamıştır buyurdu.
Zaman zaman Ashâb-ı Kirâm Allah Resûlü’nü iftara çağırır O da davetlerine icâbet ederdi. Abdullah bin Zübeyr anlatıyor:
“Sa’d bin Muaz Allah Resûlü’nü iftara davet etti. İftarı Sa’d’ın yanında yapan Allah Resûlü yemekten sonra: ‘Oruçlular sofranızda iftar etsin, yemeğinizi iyi insanlar yesin, melekler size salât etsin!’ diye dua buyurdu.”
 
*Emekli İl Müftüsü
halilelitok@gmail.com