Saadet Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu, partisinin Isparta mitinginde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Karamollaoğlu, "Yolsuzluğu durdurduğumuz zaman her şey değişir. İtibar kazanmak için elbette iflas gibi gözüken yatırımları yapacağız diyorlar. Ya itibar iflasla kazanılmaz. Tam tersi tasarruf yaparsan sana imrenirler." dedi.
Karamollaoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Ülkemizdeki kamplaşma kutuplaşma bizi endişelendiriyor.
Meseleleri farklı açıdan değerlendirenler hain ilan ediliyor. Biz buna razı değiliz.
Hürriyet, adalet hava ve su kadar önemlidir.
AK Partililer bir gün beton ve asfaltın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacaklar.
Mecliste temsil edildiğimizde muhakkak bu düzeni değiştireceğiz.
Siz bir insana suçsuz olduğunu ispat et derseniz bu zulümdür. İşte bu yüzden hükümetin değişmesi gerekir.
Delik o kadar büyük ki yama o deliği kapamaya yama yetmiyor. Bizim bugünkü ekonomipolitikalarını sil baştan değiştirmeye ihtiyacımız var.
Ben bunun için biraz kolay anlaşılsın diye düşündüğüm için iktidara gelirsem bütün yatırımları durduracağız dedim. Benim söylediğimi iyi anlayın. Ne hızlı trene karşıyım, ne köprülere karşıyım. Hep söylediğim öncelikleri belirlemek. Önce yatırımları yerine getirmek, sonra borçlanmadan yatırımları yapmak.
Peki soruyorlar, bu paraları nereden bulacaksın. Yolsuzluğu durdurduğumuz zaman her şey değişir. İtibar kazanmak için elbette iflas gibi gözüken yatırımları yapacağız diyorlar. Ya itibar iflasla kazanılmaz. Tam tersi tasarruf yaparsan sana imrenirler. Problemleri çözebilmek için çok ciddi, köklü değişimlere ihtiyacımız var. Muhterem arkadaşlarım biz teferruata girdiğimiz zaman çok uzun bir zamana ihtiyacımız var. Özellikle gençlerimizle ilgili çok ciddi sıkıntılarımız var. Gençlerimizin iyi, vasıflı yetişmesi, mezun oldukları zaman da bir işe kavuşabilmesi onların en tabi hakkı.
Fabrikaları kapatarak siz Türkiye’yi güçlendiremezsiniz. Güç inançla ölçülür. Güç düşünceyle fikirle ölçülür. Güç müteşebbis bir ruhla ölçülür.
Ekonomi büyüyor, gözünüz görmüyor mu kör müsünüz diyorlar bize. Ha bire yiyorlar. Obezite hastalığına tutulmuşlar. Ama adam ayakta duramıyor, niye? Adalesi yok. Sen bu kiloyu kaybettikten sonra adama biraz egzersiz yaptır. Bak o zaman canlı bir sanayiyle karşılaşacaksınız. Modern bir sanayiyle karşılaşacaksınız. Çiftçimizin yüzü, besicimizin yüzü, esnafımızın yüzü gülecek.
Obezite olmuş bir ekonomi üretim yapamaz. Bu tip sahalara giremez. Gençlerimize gelmiştim. Gençlik bizim geleceğimiz muhterem kardeşlerim. Gençlerimizin iyi yetişmesi lazım. Cenab-ı Hak lise imtihanına giren öğrencilerimize inşallah başarılar ihsan eder.
Gençlerimiz bir defa lise seviyesindeyken eğitim alamıyor. Maalesef uyuşturucu alışkanlığı okul önlerine kadar indi. Bunun tedbirinin alınması lazım, alınamıyor. Öte yandan üniversitelere baktığımız zaman burada da başka problemlerle karşı karşıya kalıyoruz.
Üniversiteleri bölerek kaliteyi artıramazsınız. Bunu bilmek icap eder. Kalite başka, öğrenci adedinin fazla olması başka bir şey. Biz üniversite öğrencilerimizin daha vasıflı yetişebilmesi için.
Biz de ne müfredat ne de öğretmen kadrosu yeterli. Bunu kökten değiştireceğiz. Öyle uzun bir zamana ihtiyacımız yok. 2-3 yıl içerisinde eğitim sistemi tamamen değişecek.
Gençlerimizin evlenme çağına geldiklerinde gecikmeden evlendirmelerini isterim. Artık maalesef bu bize de sirayet etmeye başladı. Boşanmalar neredeyse son 10 yıl içerisinde 1 milyonu geçti. Aile içinde bir ihtilaf meydana geldiği zaman anne-babayı birbirinden ayırıyor.
Elbette eğitimden sonra sağlık konusuna da temas etmek mecburiyetindeyim. Sağlık bugün iktidara gelen arkadaşların adım attığı bir sahaydı. Ama 2010’dan sonra pusulayı şaşırdılar. Hastalık rant meselesi haline geldi. Şimdi şehir hastaneleri başladı. Ondan sonra devlet o hastaneyi kiralıyor. Diyor ki eğer %70’den daha az hasta gelirse sana ödeme yapacağım. Böyle bir sağlık sistemi olmaz. Ranta dayalı bir sağlık sistemi yürümez. Bunu deneyen ülkeler batma noktasına geldi.
Hastanelerin adı değişecek, şifahane olacak. Biz hastalarımızın beslenmesini, yaşantısını öyle bir besleyeceğiz ki hastalıklar azalacak. Bu sağlık politikasının ilk adımı olmak mecburiyetinde.
Bir de dış politikaya değinmek istiyorum. Bu arkadaşlarımız iş başına geldikleri zaman 2003 Mart’ında ABD Irak’a müdahale etmek istediği zaman Meclise bir tasarı getirmek istediler. Ne yapacaklarını şaşırdılar. Memurun maaşını nasıl ödeyeceğiz dediler. Memurun maaşını ödemek için ABD zulmüne ortak olunmaz. 3 milyon insanı katlettiler. Daha sonra ‘’Biz Saddam’ın kitle imha silahı olduğunu sanıyorduk, özür dileriz’’ dediler.
Esad’la masaya oturup bu zalimlerin hakkından gelmesi için destek vereceklerine isyancılara destek verdiler. 500 milyona yakın insan katledildi."
Kaynak: Milli Gazete