Su; doğadaki yaşamda yerine hiçbir şeyin konulamayacağı doğanın- canlının en önemli düzenleyicisidir. Doğada suyu üreten kaynak sulak alanlardır. Su; ormandır, iklimdir, yaşamdır. İklim sistemi, atmosfer, yeryüzü, yağışlar, sulak alanlar, buzullar, canlı türleri ve bilhassa da insanların daha çok olumsuz etkileşim yaptığı bir sistemdir Bu sistemde; doğal etkenlerin- yerin yörünge değişimi ve güneşin radyoaktif etkisi -ve yer küredeki karbon artışına bağlı ısınan gazların(sera) oluşturduğu örtü artışının neden olduğu buzulların erimesi, akıntılar, rüzgarlar, yangınlar ve her türlü bilimdışı tüketim; iklimi değiştirmektedir. İklim değişikliği gezegenimizdeki yaşamı tehdit eden en büyük tehlikedir...
Sulak alanlar; nemin kaynağı, İklimin düzenleyicisi ve sigortasıdır
Korunan sulak alanlar; canlıların/insanların/ beslenmesi, sağlığı ve huzuru için milyonlarca ton altın harcaması gereken hizmeti tamamen ücretsiz sağlamaktadır. Sulak alanlar; doğanın su rejimini düzenleyerek, bilhassa yağışın aşırı olduğu dönemlerde fazla suyu sünger gibi depolayarak taşkınların -sellerin etkisini azaltır. Yağışın az olduğu mevsimlerde ise depoladıkları suyu salarak kuraklık ve su kıtlığına çözüm olurlar.
..
Sulak alanlar; diğer arazi kullanımlarının (orman, mera, tarım, yerleşim vb.) aksine atmosferden veya diğer kaynaklardan aldıkları karbonu; çok uzun yıllar tutup depolama özelliğine sahiptir ve atmosferdeki toplam karbonun beşte birinin (771 milyar ton) depolanır. Sulak alanların giderek azalması-yok edilmesi- atmosfere çok büyük miktarda karbon salınmasına bağlı olarak iklim değişimi ve küresel ısınmanın artması anlamına gelmektedir.
İklim değişikliği; coğrafya ve yaşam ekolojisinde de farklılaşmalara neden olmaktadır.. Günümüzdeki iklim değişimlerinin temel nedenleri; insanların yaşamlarını sürdürürken doğaya ne kadar çok kullandıkları, doğada koyu renkli yüzey miktarının /beton vb/ artışı; enerji tüketimleri, sonucu; ekonominin, ekolojinin çok önünde olmasındandır Bu tüketimler; dünyanın ürettiği enerjinin neredeyse 2 katından daha fazlasının tüketilmektedir.
. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ETKİLERİ
Doğa; uyumsuz yaşama boşluk tanımıyor, doğaya yapılan her olumsuz müdahale insanlara yeni bir sorun olarak geri dönüyor , günümüzdeki sonuçları iklim değişikliği. Sulak alanların bulunduğu yaşam alanlarında 2°C’lik bir sıcaklık artışı, kararsız yağışlara; beklenmeyen hava olaylarına, sıcak hava dalgaları; sellerin, orman yangınlarının sayısında ve etkisinde artış, kuraklık ve bunlar dolayısıyla canlı tür çeşitliliğinde , tarımda üretim kayıplarına , turizm gelirlerinde azalma, ruh ve beden sağlığında olumsuzlukların artışına ve en önemlisi su kıtlığının etkilerini hissettirecektir. İklim değişimi; su kıtlığı/ krizi .
İklim değişimine bağlı olarak , yer kürede güneş ışınlarının yansımasını sağlayan buzulların erimesi okyanuslarda seviyenin yükselmesi ile suda yaşayan canlıların doğal ortamı sekteye uğrayacak ve yaşam onlar için daha zorlaşacak.
NELER YAPILMALI;
Başta kömür olmak üzere fosil yakıtların yakılması, atmosferdeki karbondioksit oranının artmasındaki ana sorumludur ve
vazgeçilmelidir. Gelişen ve mevcut teknolojiler ile önümüzdeki 20 yıl içerisinde küresel enerji talebinin neredeyse tümünün yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanması mümkündür.
Arazi kullanımında ormansızlaşma ve sulak alanların kurutulmasına engel olunmalıdır
Yerküredeki ormanı tahribatının, dünya sera gazı emisyonunun yaklaşık %20'sine etki ettiği tahmin edilmektedir.
Sulak alanlar: yeraltı sularını besleyerek veya boşaltarak, taban suyunu dengeleyerek, sel sularını depolayarak, taşkınları kontrol ederek, kıyılarda deniz suyunun girişini önleyerek bölgenin su rejimini düzenler. Göllerin kuruması engellenmelidir.
İklim değişimine etki eden etmenlerden bir diğeri de; buna neden olan ülkelerin
bu konuda sürdürdükleri politikalar ve uygulamalardır. Önümüzdeki kırk yılda; ortalama sıcaklıklardaki artışın 4°C’yi bulacağı uyarılmaktadır; bu artışın etkilerinin özellikle yoksul kesimlerce açlık-hastalık-ekonomik kayıplar olarak aşırı oranda hissedileceğini belirtilmektedir.. Bunun sonucunda gündemde olduğu bildirilen “su savaşları” artacaktır.
Ülkemizdeki işletmelerin etrafında yaşanan bu hızlı değişimin gerisinde kalmamak için, Karbon Fiyatlandırmasının uygulanması...
Ulusal; yerel ve bireysel olarak sera gazı emisyonlarını azaltmak bizim elimizdedir. Bunun için de işe evimizden ve çevremizden başlayabiliriz. Aşırı ve gereksiz her türlü tüketimden kaçınılmalı; kısacası tüketim azaltılmalı ve çevre üzerinde daha az etkisi olan ürünlerin ve hizmetlerin gerçekleştirilmesi; özellikle, daha çevre dostu barınma, su, ulaşım, gıda, elektrik ve diğer yakıtlar kullanılmalıdır.
Suni gübre kullanılmamalı; organik tarımda daha az azot oksit açığa çıkıyor. Bu da iklimin ve sulak alanların korunmasını sağlar.
Eğitimde; dünyadaki bütün çocuklar ve onların çocukları iklim felaketi olmadan yaşamaları için sera gazları nasıl önlene bilirin bilgi ve sorumluluğu verilmelidir..
Yrd. Doç. Dr. Erol KESİCİ