Gölün su bütçesi korunmalı

Gölün su bütçesi korunmalı

Gölün su bütçesi korunmalı

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışması-Isparta Eğirdir Temsilcisi Yrd. Doç. Dr. Erol Kesici, Eğirdir Gölü’nde su kotunun 916’ya düşmesinin kritik eşik olarak belirlendiğini ifade ederek, çözüm önerilerini sundu.
İl Genel Meclisi’nin Ağustos ayı oturumlarında Eğirdir Gölü’nün su kaybı tartışılmış ve gölün yüzde 6 oranında kuruduğu belirtilmişti. Meclisin hazırladığı raporda Eğirdir Gölü su kotunun 916’ya düştüğü vurgulanmıştı. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışması-Isparta Eğirdir Temsilcisi Yrd. Doç. Dr. Erol Kesici, su kotunun bu seviyeye düşmesinin kritik eşik olduğunu belirterek, çözüm önerilerini sundu.
GÖL SU KOTUNUN 916 YA DÜŞMESİ KRİTİK EŞİK OLARAK BELİRLENMEKTEDİR
Eğirdir Gölü’nün kıyı alanları başta Hoyran kesimi, Gelendost, Yenice, Kayaağzı ve Boyalı Çiftliği gibi kıyı kesimlerinde kilometrelerce göl kıyı alanının kurumuş durumda olduğunu ileri süren Erol Kesici, şunları söyledi: “30 yıl öncesi yüzey alanı 517 km² olan ve 2000’li yılların başında 468 km² iken, gölün aynası bugün 400 km² altına düşmektedir. Bu düşüş kuraklığa bağlı olarak ve havzadaki sulama sezonunun bir ay kadar daha süreceği düşünülürse giderek artacaktır. Göl su kotunun 916 ya düşmesi kritik eşik olarak belirlenmektedir. Göl su seviye ve alanı küçülen kaynaklarda buharlaşma oranı daha da artacak ve suya olan ihtiyaca bağlı olarak gölde çok ciddi sorunlarla karşılaşabilecektir. Peki göller neden kuruyor? Bunun tek sebebi küresel ısınma ve iklim değişimleri mi? Tabiî ki de hayır. Son yıllarda artan su tüketimi, yanlış su politikaları ve aşırı derecede baraj-gölet yapımları sonucu koskoca göller artık kuruma noktasına geldi.
GÖLÜN DERİNLİĞİ SON ÜÇ YILDA 1.5 METRE DAHA AZALMIŞ
  Havzada arazilerin tarım amaçlı kullanımının artmasının yanı sıra uygulanan sulamada damla sistemlerinin yetersiz gelmesi gölün su bütçesinde sulama için belirlenenden çok miktarda pompajla, açık kanallarla ve devasa kapalı sistem borularla su alınması ve göle dökülen yüzey sularının üzerine çok sayıda yapılan ve giderek artan oranda yapılacak olan baraj ve göletler havzada su krizine yol açıp, gölün beslenememesinde çok etkili olmuştur. Gölün derinliği son üç yılda 1.5 metre daha azalmış, önceki yılların ortalama su seviyesi 16metrelerden 9m.lere kadar düşmüştür. Gölün kuruması ve gölde batık alanları giderek çoğalması ve kurumasının nedeni de gölün derinliğinin azalmasına bağlı olarak kurumanın hızlanmasından kaynaklamaktadır.
GEREĞİNDEN ÇOK AMA ÇOK FAZLA SU HARCAMAKTA
Çözüm Gölün su bütçesi korunmasıdır. Göl kurma için kritik eşik miktarına giderek yaklaşmaktadır. Bu nedenle havzadaki tarım alanlarında kullanılacak su miktarı ve tarım şekli tekrar belirlenmeli.. Gereğinden çok ama çok fazla su harcamakta. Sulama ve tarım alanları planlı bir şekilde kısıtlanmalıdır Yoksa çok yakın bir zamanda havzada tarımda, gölde bitecek konuma gelebilecektir ve gidişat da odur.
SU OLMAZSA TARIM OLMAZ, KITLIK OLUR
 Göller olmazsa su kaynaklarımız beslenemez. Su olmazsa tarım olmaz, kıtlık olur, hastalık olur, küresel ısınma olur. Göllerimiz olmazsa, aşırı yağışlarla toprak ve betonlaşmadan emilemeyen fazla yüzey suları göllerde depolanamayacağından sular yavaş ve düzenli olarak çevreye bırakılamayacaktır. Bunun sonucu su baskınlarıdır, sel felaketleridir, yaşam, alan ve ekonomik kayıplardır, Gölü yönetenler; havzadaki su bütçesini eksi değere düşmeyecek şekilde kontrol altında tutmalı su tüketiminin düşürülmesi için bilinen/ gerekli tedbiri almalıdır.” 
 

Anahtar Kelimeler: