Tarih: 17.08.2016 05:24

İbicioğlu’nu rektör olsun diye almadık

Facebook Twitter Linked-in

Süleyman Demirel Üniversitesi’nde 1996-2004 yılları arasında Rektörlük yapan Prof. Dr. Lütfü Çakmakçı, katıldığı televizyon programı Basın Kulübü’nde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Küreselleşmenin dünyada eğitimin temel amacını değiştirdiğini ve kitlelerin cahil bırakılınca daha kolay yönetilmeye başlandığını savunan Prof. Çakmakçı, Fetulllahçı Terör Örgütü(FETÖ)/Paralel Devlet Yapılanması(PDY) operasyonları sonucunda SDÜ’nün nasıl etkilendiğini de değerlendirdi.
HAK ETMEYENLER BELİRLİ YERLERE GELDİ
Dünyada eğitim sisteminin ve rant ekonomisinin nereye gittiğine bakılırsa son yaşanan olayların daha iyi anlaşılacağını belirten Prof. Dr. Lütfü Çakmakçı, “Küreselleşme dünyada eğitimin temel amacını değiştirdi. Geniş kitleleri cahil bırakan bir hedef haline geldi. Sonuçta kitleler cahil bırakılınca onları yönetmek kolaylaştı. Sorgulama olmadığı için sorgulanmayan toplumlar kendi halinde gider haline geldi. Bir anda üniversite sayıları arttı. Amerika’da 4 bin 500 üniversite var. Ama bunların ilk 15’i dünyaya bilim yetiştiren üniversiteler haline geldi. Rant ekonomisi cehaleti teşvik eder hale geldi. Çevre bilinci yok oldu. İnsan ilişkileri yozlaşma eğilimine girdi. Kültür ve bilim insanlardan uzaklaştı. Mesela toplumda okumuş insanlarda çekinenlerin sayısı arttı. Anlayamadığım şeylerden birisi de budur. Neden okumuş insanlar korkar hale geldi? Halk varlığını yokluğunu çocuğum okusun, ülkesine hizmet etsin diye yok olan parasını harcadı ve çocuklarını yetiştirmeye başladı. Ama günümüzde cehalet erdemli hale geldi. Bu sefer liyakat ortadan kalktı. Yani hak etmeyenler belirli yerlere geldi. Sonuç üniversitelerin gerilemesine neden oldu” şeklinde konuştu.
SAYIN DEMİREL’E GİTTİM VE ŞÖYLE DEDİM…
SDÜ’ye 1996 yılında Rektör olarak atandıktan sonra yaşadığı bir olayı paylaşan Prof. Çakmakçı, şunları söyledi: “SDÜ’ye ilk rektör olarak atandığım zaman insanlar randevu alıp geliyorlar. Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel’i ziyaret ettiklerini ve bilgisi dahilinde geldiklerini söylüyorlar. Bunun arkası kesilmedi. Yeteneklere bakıyorsanız onları alırsanız üniversiteniz hiçbir şey olmayacak. Bir gün sayın cumhurbaşkanımızdan randevu aldım. kendisine anlattım. Pek çok kişi sizin adınızla bana geliyor. Sizin gönderdiğiniz her kişi benim için son derece değerli ama siz bana ülkeme ve Isparta’ya hizmet etme fırsatı verdiğiniz için sizi kırmak aklımdan geçmez dedim. Ancak siz bana 2 şey söylediniz. Birinci çok önemli. Benim ismimin olduğu yerde mükemmeliyet olmalı diyorsunuz. Bu gelenlerin bir tanesi dahi alsam üniversitemiz mükemmeliyeti yakalama şansına sahip olmaz. Bana ne önerirseniz dedim. Bana şöyle baktı, bildiğini yap dedi. Liyakati aldığınız zaman üniversite hızlı gelişir.  Üniversitenin hızlı gelişmesinin temel şeylerinden bir tanesi öğrenci merkezli olmasıdır.”
SDÜ’NÜN HERHANGİ BİR EKSİKLİK DUYACAĞINI VE
EĞİTİMDE NOKSANLIK GÖRECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM
Öte yandan SDÜ’ye yönelik yapılan FETÖ/PDY operasyonlarını değerlendiren eski Rektör Prof. Dr. Lütfü Çakmakçı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Öğretim üyeleri açısından üniversitemiz çok nitelikli hocalara sahip. Her biri araştırmayı ve bilime katkıyı ödev sayıyorlar. Bunu baştan veri biliyorum. Bizim dönemimiz 1996-2004 arasında SDÜ, CNC dediğimiz bilgisayar destekli üretim olan torna ve frezeleri özel sektörle üreten bir üniversite. Bunun altyapısı o dönemden beri oluştu. Ayrıca öğretim üyelerinin teşvik sistemi diğer üniversitelerden önce başladı. Sayın Baydar döneminde de Mehmet Kitiş arkadaşımızın rektör yardımcılığı döneminde sistem biraz daha ileri götürüldü, TÜBİTAK bir dönem belirli grupların eline geçtiği için araştırma projeleri desteklenmedi. Sadece bizim şirketten olanlar desteklensin diye. Dolayısıyla üniversite kendi fonlarını oluşturduğu ve öğretim üyeleri dışarıya muhtaç olmadan kendi araştırmalarını yaptıkları için sürekli araştırma ve gelişmede ileriye gittiler. SDÜ, 1992’de kurulana üniversitelerin birincisi, diğer üniversiteler arasında 19-25 arasında değişen yerlere oturdu. Bir grup öğretim üyesi bilimin dışında kendisini adadığı zaman zaten onların bir faydası olmadığı için ben SDÜ’nün herhangi bir eksiklik duyacağını ve eğitimde noksanlık göreceğini düşünmüyorum.
O ALTYAPIYLA BİR TAKIM HAİNLİKLER OLUŞTURULDUYSA O HAİNLİK ONLARA AİT
Üniversitede yaşananları duyunca, görünce çok üzüldüm. Altyapıyı çok güçlü kurduğumuz üniversitenin bunlara vesile olduğu için üzüldüm. O altyapıyla bir takım hainlikler oluşturulduysa o hainlik onlara ait. Ama üniversite güçlü altyapısıyla o günlere taşındı. Örneğin bilgisayar altyapısı bakımından Ankara Üniversitesi ve Hacettepe’den  öndeydik. Kütüphanemiz, Türkiye üniversiteleri arasında ikinci ya da üçüncü sıraya yerleşir. Mütevaziliği bırakırsak birinci sıraya yerleşir. O derece hızlı gelişen bir yapıdaydı.
YETİMİN HAKKINI SAVUNDUĞUNU SÖYLEYENLER BUNU YAPIYORLARSA O ZAMAN RİYAKÂRLARDIR
Siz bilim üretmek için üniversitede yer alırsınız ve bilim üretirsiniz. Siz para kazanmak için üniversiteyi araç yaparsanız sonuçta bunlar olur. Kılıkırk yarmak, yetimin hakkını savunmak, bütçeleri harcarken göstereceğiniz eforla karşılıklıdır. Biz üniversiteye ne katarız diye çalıştı benim arkadaşlarım. Kişisel yarara gayret ettiğiniz zaman bir yere hata yaparsınız. Üniversitenin başındaki arkadaşlar o hatayı yaptıkları için ona muhatap oldular. Ben üzgünüm. SDÜ’de bunlar olmamalıydı. Çünkü yetimin hakkını savunduğunu söyleyenler bunu yapıyorlarsa o zaman riyakârlardır. Bu riyakârlığı yapmamaları gerekiyordu.”
REKTÖR OLSUN DİYE ALMADIK
Diğer taraftan FETÖ/PDY soruşturmasın kapsamında üniversiteden tutuklanan akademisyenler arasında kendisinin döneminde alınan olup, olmadığı sorusuna yanıt veren Prof. Dr. Lütfü Çakmakçı, tutuklu yargılanan eski Rektör Hasan İbicioğlu’nun kendi döneminde alındığını belirtti. Prof. Çakmakçı, “Rektör olsun diye almadık onu. Dekanlar yönetim kurullarında ihtiyaçları belirliyorlar ve kişileri gidip konuşuyorlar. Ondan sonra gelip bize şu arkadaşları alırsak daha iyiye götürürüz diyorlar. Siz dekanınıza, hiyerarşiye inanmazsanız her şeyi siz yapmaya kalkarsanız o zaman üniversiteyi yönetmiyorsunuzdur. Yönetim bir bütündür. Biz ona riayet ettik. O dönemde üniversiteye çok kişi gelmek istemiyordu. Ankara’da 300 Ispartalı akademisyene bir yemek verdik. Isparta’ya gelin dedik. sizin elektro mikroskobunuz var mı, yoksa gelmeyiz dediler. Yeni kurulan üniversite. Bunları sen gelip kuracaksın ki o zaman kalkınacaksın. Dolayısıyla arkadaşlarımızın seçtiği kişiler benim imzamla alındı. Ama rektör olsun diye almadık. Öyle bir amacımız yoktu” diye konuştu.
ÜNİVERSİTEDE HER ŞEYİ ŞEFFAF HALE GETİRDİĞİNİZDE BİR DÖNEMİ SUÇLARLAR VE ÖYLE KALIR
Son olarak SDÜ’nün adının bu tür operasyonlarla anılmasının üniversiteyi nasıl etkileyeceği sorusu üzerine Çakmakç, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bizim toplumumuz bazı şeyleri çabuk unutuyor. Başarılarınızla bunları ortadan kaldırabilirsiniz. Çünkü bir sistemi birileri olumlu da kullanabilir, olumsuz da kullanabilir. Silahlı kuvvetleri siz ülke savunması için kullanıyorsunuz, silahlı kuvvetlerin içinde bir grup çıkıyor halkına ateş ediyor. Bundan dolayı silahlı kuvvetleri siz yok mu kabul edeceksiniz? Bugün alınan kararlar nasıl geri alınabiliyorsa üniversitelerde yapılacak çalışmalarla bunlar geri kazanılır. Üniversitede her şeyi şeffaf hale getirdiğinizde bir dönemi suçlarlar ve öyle kalır. Bu ilelebet böyle gidecek değildir. Şunu yapmak lazım, lisanı öğretmek lazım. öğrencilerin bir yılını lisan öğretmeden geçirmelerinin doğru olduğuna inanmıyorum. Bir dönem daha devam etme imkanı olabilseydi bir lisan köyü kurmayı planlamıştım. Onu belediye başkanlığına aday olduğum zaman da söylemiştim. Şimdi Burdur Rektörümüz konuya sahip çıkıyor inşallah yapar. Türkiye’ye yapılabilecek en önemli katkılardan birisi de odur. Bunu yaparsınız Antalya’dan misafirleri çağırırsanız öğrenciler günlük hayatlarında lisan kullanırlar. Günlük hayatta kullanırlarsa ileriye taşırsınız. Üniversitede öğrencilerin dünyaya açılmak için birden fazla lisan bilmeleri lazım.”


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —