Belediye İş Sendikası Genel Başkanı Nihat Yurdakul, daha önceki dönemlerde Isparta’daki sendika temsilcilerinin tehdit edildiğini ve dövüldüğünü ifade ederek, Isparta halkının belediye işçilerine sahip çıktığını söyledi. Özellikle Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın’a teşekkür eden Yurdakul, “Kim bizi insan yerine koyuyorsa başımızın tacıdır, destekleriz, oy da veririz, Isparta’da olduğu gibi” dedi.
Belediye İş Sendikası Genel Başkanı Nihat Yurdakul, Isparta Şubesi’nin 11.olağan genel kurul toplantısına katılmak üzere cumartesi günü İlimize geldi. Isparta’da daha önceki dönemlerde temsilcilerinin tehdit edildiğini ve baskı gördüğünü ileri süren Yurdakul, Isparta Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın’a teşekkür etti.
HAKKIMIZA SAYGI GÖSTEMEYENİ O KOLTUKTAN İNDİRMESİNİ DE BİLİRİZ
Isparta’da çalışan belediye işçileriyle gurur duyduğunu ifade eden Yurdakul, “Büyük bir mücadele verdim, onurlu bir mücadele verdik, siz verdiniz. Isparta halkı belediye işçilerine sahip çıktı. Benim istediğim sendikaya geçeceksin baskısı vardı, arkadaşlarımız tehdit edildi, temsilcilerimiz dövüldü. Bize haksızlığı dayattılar ama sizler bunu reddettiniz. Doğrusunu yaptınız. Biz hangi sendikayı seçeceğimizi bilmeyecek kadar geri zekalı mıyız? Eğer siz belediye iş sendikasından memnun değilseniz bir başka sendikaya gitmek isterseniz sizinle kucaklaşırım, helalleşirim. Ama kararı özgürce siz verin. Ama başkasının tehdidi, dayatması, korkutmasıyla değil. Biz insanız. Yeter artık, yıllarca dedemizi, babamızı korkutarak hep yönetmeye kalktınız. Bizim kendi kendimizi yönetecek aklımız var. Isparta işçisi bunu karar verdi ve buna örnek oldu. Cemal başkan ve işçi arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Halen siyasi parti yöneticileriyle işverenlere, belediye başkanlarına dayatıp, tehdit edip benim sendikama geçir diyenler var. Isparta Belediye Başkanına özellikle teşekkür ediyorum. Sendikanın partisi olmaz. Kim bizi insan yerine koyuyorsa başımızın tacıdır, destekleriz, oy da veririz, Isparta’da olduğu gibi. Geçmişte olduğu gibi bizim hakkımıza, hukukumuza saygı göstermeyen, benim dediğim olacak diye dayatan anlayışı nasıl o koltuklardan indirdiysek yine indirmesini de biliriz. Biz emeğiz, biz sendikayız” şeklinde konuştu.
ÇOK SIKINTILI BİR COĞRAFYADA YAŞIYORUZ
Öte yandan ülkemizin sıkıntılı bir dönemden geçtiğini ifade eden Belediye İş Sendikası Genel Başkanı Nihat Yurdakul, “Çünkü çok sıkıntılı bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu coğrafyada barış içinde yaşamak için, evlatlarımızı kaybetmemek için çok dikkatli olmamız lazım. En ufak bir hata bu coğrafyada bize, ülkemize ve geleceğimize çok pahalıya mal oluyor. Buna hepimizin dikkat etmesi gerekiyor. Başta bunu çok iyi düşünmesi gerekenler ülkeyi idare edenler, siyaset yapanlardır. Çünkü kararları onlar veriyor. Siyaset yapanlar kesinlikle kendi siyasi çıkarlarını değil ülke çıkarlarını düşünerek karar vermeleri gerekiyor. Ülkeyi kim yönetirse yönetsin hiç fark etmez ama anlayış bu olmalı ülkenin geleceği, ülkemizin, vatanımızın çıkarı. Bunun dışında hareket edilirse ülkemiz zarar görür” dedi.
BİZ EĞİTİMLİ VE ÖRGÜTLÜ BİR TOPLUM DEĞİLİZ
Ülkemizde çok büyük sıkıntılar olduğu için çalışma hayatındaki sorunların da devasa boyutta olduğunu kaydeden Yurdakul, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün gündemde 2 şey var. Birincisi taşeronlar kadroya geçecek mi, imtihanlarda kaç kişi dışarıda kalacak, ikincisi özelleştirmelerden sonra oralarda çalışan arkadaşlarımız ne olacak? Geçmişte olduğu gibi özelleştirilen yerlerde binlerce, yüzbinlerce arkadaşlarımız işinden olacak mı, aileler dağılacak mı, ocaklar sönecek mi, bu arada eşler ayrılacak mı, intihar edenler olacak mı? Bunları hep gördük, bunlar yaşanıyor. Bunlar ne için yapılıyor, bunların arkasındaki hesaplar nedir, bunların yapılması doğru mudur? Sendikalar bunu iyi irdelemesi lazım. Maalesef dün de böyleydi, bugün de var. Özelleştirmeler olsun, doğrudur diyen sendikacılar var. Böyle soytarılar var. Bu özelleştirme değil. Eğer devletin elinde herhangi bir kuruluş atılsa, çalışmıyorsa, orada istihdam azalıyorsa devlet bunu tabi ki özelleştirsin. Ama bir şartla; burayı işler hale getirecek ve istihdam artırılacak. Sözleşmede şart bu olacak. Ama devletin, cumhuriyetin en narin, en güzel yerleri birilerine rant diye sunuluyor, bunun adına da özelleştirme diyorsak işte Türkiye’de olduğu gibi olur. Yüzbinlerce çalışan işinden olur ve birileri de zengin olur. Bunları yaşıyoruz. Hatalar bize göre var, bunları neden engelleyemiyoruz, sebebi nedir? Sebebi örgütsüz olduğumuzdan. Eğer bir ülkede noksanlar varsa bunları ortadan kaldıracak veya asgariye indirecek üniversiteler ve işçi sınıfı. Yani eğitimli ve örgütlü kesim. Türkiye gibi ülkelerdeki sıkıntı bu. Biz eğitimli ve örgütlü bir toplum değiliz. Eğitime önem verilmiyor, eğitime yatırım yapılmıyor.
40 MİLYON NÜFUS VARKEN TOPLU SÖZLEŞMEDEN 2,5 MİLYON KİŞİ YARARLANIYORDU
1980 yılında 2,5 milyon insan toplu sözleşmeden yararlanırken Türkiye’nin nüfusu 40 milyondu. Şimdi 2018 yılındayız Türkiye’nin nüfusu 81 milyon toplu sözleşmeden yararlanan 650-700 bin kişi. Böyle bir dünya yok. Hiçbir yere gidemezsiniz. Eğitimsiz ve örgütsüz toplumdan çağdaş bir toplum çıkaramazsınız. Böyle olmayınca da huzur olmaz, barış olmaz. İş olmaz, aş olmaz. Siz eğitime yatırım yapamazsanız teknoloji üretemezsiniz. Siz tüketim toplumu olursunuz. Bugün Türkiye üretmiyor, Türkiye tüketiyor. Elindeki, avcundakini devamlı çıkararak tüketiyor.
BİRİSİ AYDA 100-200 BİN DOLAR KAZANIYOR, BİRİSİ DE ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞIYOR
Sendikalı olmak bir meslek değil, bir görev. İşçinin güçlü olması lazım. Sanayi ve hizmet sektöründe 15 milyon çalışan var. Bakanlık açıklıyor 1,5 milyon sendikalı var. Bunun da yarısı toplu sözleşmeden yararlanıyor. İşgücü 25 milyon kişi. Güçlü olmayınca adaletli paylaşım olmuyor. Birisi ayda 100-200 bin dolar kazanıyor, birisi de asgari ücretle çalışıyor. Asgari ücretin altında çalışan birçok arkadaşımız var. Biz öyle hukuk dışı, yasa dışı, vicdan ve ahlak dışı yöntemler buluyoruz ki; işçi arkadaşlarımızı asgari ücretle çalıştırıyor ama patron banka kartını alıyor, bu parayı kendisi çektiriyor, yarısını işçiye veriyor yarısını kendi cebine koyuyor. Bunlar Türkiye’de yaşanıyor. Bunun büyük sorumlusu sendikalar, sendikacılar, yani işçi sınıfıdır. Nasıl siyasetçiler ülke çıkarlarını düşünerek karar almalı ve uygulamalı diyorsak işçi sınıfı da ülkenin, toplumun çıkarını düşünmesi gerekir.
BELEDİYE İŞ SENDİKASININ PARTİSİ ATATÜRK’ÜN KURDUĞU TÜRKİYE CUMHURİYETİ’DİR
Biz demokrasi ve hukuk devleti için mücadele veren bir sendikayız. Bizi illaki bir siyasi parti ile göstermek istiyorlar mı? Ben de onlara belediye iş sendikasının siyasi partisi Çanakkale’den, Kurtuluş Savaşından sonra 1923’te kurulan Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’dir. Belediye İş Sendikasının partisi bu, başka partisi yok. O partinin de lideri Mustafa Kemal Atatürk. Bizi bunun dışında hiçbir yerde göstermeye göstermesinler. Herkese eşit mesafedeyiz. Kim ki bize bir adım atıyor biz ona 3 adım gideriz.” GÜLSES GAZETESİ