ISPARTA SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI PLATFORMU; Bu Aşağılık Davranışı da Destek Verenleri de Şiddetle Kınıyoruz

ISPARTA SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI PLATFORMU; 
Bu Aşağılık Davranışı da
Destek Verenleri de 
Şiddetle Kınıyoruz

ISPARTA SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI PLATFORMU; Bu Aşağılık Davranışı da Destek Verenleri de Şiddetle Kınıyoruz

Isparta’da 20 Sivil Toplum Kuruluşu, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Cuma hutbesinde İslam’ın en temel yasaklarından birisi olan zina ve eşcinselliğin Kur’anda lanetlendiğini söylemesinden dolayı sözde İnsan Hakları Derneği tarafından suç duyurusunda bulunulmasına sert tepki göstererek; “Isparta Sivil Toplum Kuruluşları Platformu olarak, bu aşağılık davranışı da, destek verdikleri ahlaksızlığı da, destek veren kurumsal yapılarını da şiddetle kınıyoruz” dedi.
 
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Cuma hutbesinde İslam’ın en temel yasaklarından birisi olan zina ve eşcinselliğin Kur’anda lanetlendiğini söylemesinden dolayı sözde İnsan Hakları Derneği tarafından hakkında suç duyurusunda bulunulması ve buna Ankara ve İzmir Barolarının da destek vermesine tüm Türkiye’de tepkiler çığ gibi büyüyerek devam ediyor.
ISPARTA STK PLATFORMU’NDAN
SERT TEPKİ VE KINAMA
Isparta’da faaliyet gösteren 20 Sivil Toplum Kuruluşu da, sözde derneğe ve ona destek veren Barolara sert bir dille tepki göstererek kınadı.
İŞTE O AÇIKLAMA;
Türkiye, büyük çoğunluğu Müslüman ve bu çoğunluğun da kahir ekseriyetini dindar insanların oluşturduğu bir ülkedir. Hal böyle olunca, devletin resmi olarak dini duruşunu temsil eden Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, dinin referanslarını oluşturan Allah'ın buyruğu Kur'an- Kerim ve onun Resulü Muhammed (as)'ın sözleri dışında bir anlayışı benimsemesi ya da bilgi vermesi düşünülemez.
Bu, Diyanet teşkilatının varoluş sebebine aykırı bir durumdur.
Bir din adamının yapması gereken en doğal şey mensubu olduğu dinin emir ve yasaklarını açıkça dile getirmektir.
Sayın Diyanet İşleri Başkanı da, Kur’an’da açıkça dile getirilen bir sapkınlığı ifade etmiştir. Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir ülkede bir hususu dile getirmenin bir kesime yönelik nefret söylemi oluşturacağını söylemek ancak kötü niyet hatta nefretle yüklü bir yaklaşımla izah edilebilir. Ortada bir durum tespiti vardır. Herhangi bir kimse hedef gösterilmeden bir eylemin kötülüğü vurgulanmıştır.
İslam dini barış ve sevgi dinidir. Aynı zamanda toplumu ve nesli korumaya çalışan kuralları ortaya koyan bir dindir.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın, cuma hutbesinde İslam'ın zinayı büyük günah kabul ettiğinden bahisle, Lut (as)'ın kavminin hastalığı olan eşcinselliğin de lanetlendiğini söylemesi üzerine, bir kısım mahfiller devreye girmişler ve saldırıya geçmişlerdir.
Geçmişten de bildiğimiz gibi, zihni hastalıklı bu kesimin derdi, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş değildir. Onlar, insanların Allah'ın kitabıyla tanışmasına, Hz Muhammed (as)'ın sünnetiyle buluşmasına düşmandırlar.
Gerçek şu ki; Ali Erbaş'ın bu konuda başka bir şey söyleme imkanı da yetisi de yoktur. Allah'ın sözünü, ne Ali Erbaş, ne de başka biri değiştiremez. Bir kısım sapık zihniyetli insanlar mutlu olacaklar diye, aziz İslam'ın bu konuya bakışını ve bu konudaki mesajını tağyir etmek, üstünü örtmek kimsenin haddi değildir.
İHD ve Ankara Barosu gibi kimi kuruluşların zaten görevi Müslüman kitleyi aydınlatmak olan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a, mezkur konu üzerinden saldırmaları ve suç duyurusunda bulunmaları, düpedüz din düşmanlığıdır.
Sözcüsü Ali Erbaş olan sözün sahibi, Allah (cc)'tır. Toplum olarak, Ali Erbaş üzerinden dine saldırdıklarını ve aziz İslam'ın bu konudaki mesajını boğmak istediklerini gördüğümüzü ilan ediyoruz.
 
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın da dediği gibi, eşcinsellik bir cinsel tercih ya da anomali değil, sapıklıktır. Bu sapıklığı besleyen, destekleyen, onlara hukuki kılıf hazırlayan mahfiller de, halkımızca çok iyi bilinmektedir.
Açık söylemek gerekirse Sayın Ali Erbaş, bulunduğu makam gereği, İslam'ın bu konudaki bakışını ortaya koymasaydı görevini ifa etmemiş olurdu. Diyanet'in teşkilat olarak varoluş sebebi, Türkiye toplumuna dini öğretmek, bu kabil sapıklıklardan toplumu uzak tutmak ve bunun dindeki karşılığını ortaya koymaktır.
 
Isparta Sivil Toplum Kuruluşları Platformu olarak ilan ediyoruz ki; bu sapkınlığın yayılması için çabalayanları, onlara destek verip lobi oluşturanları, ahlaksızlığın bir normallik olarak kabul edilmesini isteyenleri, her şeyden öte Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın görevini yapmasını engelleyenleri, şiddetle kınıyor ve tel'in ediyoruz.
 
Ahlaksızlığın kitleselleşmesini, hatta kurumsallaşmasını isteyen İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Ankara Barosu, bu olay üzerinden geçmişte yaptıkları gibi "yüzyıllar öncesinden gelen ses" diyerek aziz İslam'ı sözde istisgal edecek bir aşağılığa soyunmuşlardır.
Isparta Sivil Toplum Kuruluşları Platformu olarak, bu aşağılık davranışı da, destek verdikleri ahlaksızlığı da, destek veren kurumsal yapılarını da şiddetle kınıyoruz.”