Isparta'nı sivil toplum örgütleri, İstanbul’da bir araya gelerek birlikte adım atma kararı aldı. İstanbul Fatih’te bulunan Yalvaçlılar Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği lokalinde gerçekleşen toplantıya, otuzun üstünde sivil toplum kuruluşu temsilcisinin yanı sıra bilim insanları ve iş dünyası temsilcileri de katıldı. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Yard. Doç. Dr. Erol Kesici’nin moderatörlüğünü üstlendiği toplantıda, Isparta’nın doğasını ve yaşam alanlarını tehdit eden sorunlar tartışıldı.
‘ISPARTA VE ÇEVRESİ TAHRİBATLA BOĞUŞUYOR’
Toplantının açışında konuşan Yalvaçlılar Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği ve Ispartalı Sanayi ve İş Adamları Derneği (ISAD) Başkanı Ali Mahir Kadayıfçı, Isparta ve çevresinin uzun süredir doğa tahribatı ve çevre kirliliği ile boğuştuğuna dikkat çekti. Tarım ilaçları ve yerleşim birimlerinin atıkları ile kirlenen Eğirdir gölü kıyısına bölünmüş yol yapımının da gündeme geldiğini dile getiren Kadayıfçı, sorunların çözümü için buluşmayı organize eden ekibe her zaman destek olacaklarını belirtti.
(Erol Kesici ve Rukiye Eker)
PROF. DR. RUKİYE EKER: ‘MERMER OCAKLARI YAŞAMI KISALTIYOR’
Etkinlikte mermer ve taş ocaklarının çevre ve insan sağlığına etkileri konusunda bir sunum yapan Prof. Dr. Rukiye Eker, mermer ocaklarındaki işlemler sırasında ‘silica’ denilen mineralin çevreye yayılması sonucunda silikozis adı verilen akciğer hastalığının ortaya çıktığına dikkat çekerek, söz konusu hastalığın başladıktan sonra geri dönüşümü olmadığını belirtti. Solunum yetersizliğine neden olan silikozis hastalığının son yıllarda akciğer sorunlarının yanında bağ dokusu hastalıkları ve artritine de neden olduğunu kaydeden Eker, bütün bu hastalıkların yaşam süresini kısalttığının altını çizdi.
(Eğirdir Gölüne bakan dağlarda bir mermer ocağı)
‘ZARAR GÖRENLER KAZANANLARDAN FAZLAYSA O İŞ YANLIŞTIR’
Taş ocaklarındaki patlatmalar sırasında akiferlerin çatladığını, yeraltı sularının ise kirlendiğini anlatan Prof. Dr. Rukiye Eker, “Ayrıca patlatma, kırma ve taşıma işlemleri sırasında ortama dağılan tozların çevredeki bitkilerin akciğerleri olan stomalarını ( gözenek) kapatarak bitkilerin ve ağaçların büyümesini önlüyor. Tarıma ve arıcılığa büyük zararlar veriyor. Bir işten zarar gören insanların, hayvanların, bitkilerin, doğanın zararı, o işten kazancı olanların sayısından çok fazlaysa o iş yanlıştır, haksızdır” diye konuştu.
PROF. DR. S. ALTIN: ‘GEÇ OLMADAN DOĞA KIYIMINA DUR DEYİN’
Prof. Dr. Süleyman Altın ise Isparta’nın toprak, su ve oksijen kaynağı olan ağaçlarının yok olduğuna işaret ederek, “Doğal dengenin bozulması sonucu önce bitki ve hayvanlarımızın yaşamı, giderek insanların yaşamı da tehlikeye girecektir. Dünyada bir eşi bulunmayan yöremizin ardıç ormanlarının akibeti, üç kuruşluk mermer ocaklarına heba edilebilir mi? Sözde bize döviz kazandıran ülkelerin, kendilerinin doğasına nasıl sahip çıktıklarını görmüyor musunuz? Bu toprakların sahibi insanlarımız ve özellikle yerel yönetimlerimiz lütfen bu doğa kıyımına dur deyiniz. İnanın yarın çok ama çok geç olabilir” görüşünü dile getirdi.
YARD. DOÇ. DR. EROL KESİCİ: ‘GÖL 30 YILDIR KORUNAMIYOR’
Etkinlikte Eğirdir Gölünü korumak için çıkartılan özel hükümler ve gölü tehdit eden uygulamalr hakkında kapsamlı bir sunum yapan Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, Eğirdir Gölü Havzasının Isparta’nın sosyo-ekonomik yapısı için yaşamsal önemde olduğunu belirtti. Eğirdir Gölünün otuz yıldır yasa ve yönetmeliklerle korunamadığına dikkat çeken Kesici, bu eksikliği gidermek için çıkratılan özel hükümlerin de otoyol yapmak için delinmeye çalışıldığını belirterek, “Özel hükümlere göre göl kıyısında yeni yol yapımını yasaklayan hükümler halen yürürlüktedir. Bakanlık yetkilileriyle yaptığımız görüşmelerde, özel hükümlerin yürürlükten kalkmadığı bildirildi” dedi.
‘ENERJİMİZİ YOLA DEĞİL YAŞAMSAL SORUNLARA HARCAMALIYIZ’
Eğirdir Gölü kıyısında bölünmüş yol yapılmak istenen bölgenin bazı kesimlerinin dar olduğu dile getiren Kesici, yeni yol yapımına karşı olmadıklarını ancak bunun göl kıyısına dolgu yapılmadan olması gerektiğini söyledi. Mevcut yolun bölünmüş yola çevrilmesi için öne sürülen trafik kazalarının istatistiksel olark kayda değer oranlarda olmadığını da savunan Kesici, şöyle konuştu: “Enerjimizi yola değil, yöremizin yaşamsal sorunlarına harcamamız gerekiyor. Enerjimizi sağlıklı yaşam için mümkün olan iyi tarıma harcamalıyız. Göl sinekleri yılın seki ayı Eğirdir Gölü çevresinde yaşamı ve turizmi olumsuz etkiliyor. Gölden aşırı su alımına ve kıyı işgaline son verilmeli. Kovada ve Gölcük göllerimize yapılaşma girmemeli. Dünyadaki önemli beş kaya tırmanışı parkurundan biri olan Dedegöl Dağındaki Kuzukulağı yaylasındaki kayalıklar ve diğer tabiat anıtlarımızın tonu 100 Dolardan Çin’e satılmasına engel olmalıyız.”
(Dedegöl Dağındaki Kuzukulağı Yaylasında mermer ruhsatı verilmesi tepkilere neden olmuştu…)
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNDEN ORTAK MÜCADELE KARARI
Isparta genelindeki doğa tahribatına ilişkin görüş ve önerilerin tartışıldığı toplantıda çok sayıda sivil toplum örgütü ve platform temsilcisi de söz aldı. Ispartalılar Gönül Birliği Derneği Başkanı Dr. Doğan Uysal, Ispartalılar Vakfı Istanbul Şube Başkanı Güler Bengüder, Eğirdirliler Yardımlaşma Derneği Başkanı Hüseyin Yıkılmaz, Sütçüler Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinden Yalcın Demirtaş, Sücüllü Yardımlaşma ve Güzelliştirme Derneği Başkanı Ayhan Gültekin, bundan sonrasın için konuyla ilgili atılacak adımlarda destek olacaklarını belirttiler.
‘MERMER OCAKLARI CANLI YAŞAMI DİKKATE ALMIYOR’
Sütçüler Dayanışma Derneği temsilcileri Mahmut Leventoğlu ve Mehmet Yılmaz da ilçedeki mermer ocaklarının yarattığı yıkımın artık durdurulması gerektiğini belirttikleri sunumlarında bugün itibari ile Sütçüler’de 154 adet mermer ocağı ruhsatı verildiğine dikkat çektiler. Mermer ocaklarıyla ilgili ÇED dosyaları hazırlanırken yöredeki bitki ve hayvan varlıklarının dikkate alınmadığına dikkat çekilen sunumda, köylüler için önemli bir geçim kaynağı olan arıcılığın da mermer ocakları yüzünden yok olduğu öne sürüldü. Mermer ocaklarının zararlarına karşı verilen mücadelede köylülere ve köy muhtarlarına büyük sorumluluklar düştüğü kaydedilen sunumda, Anayasaya göre herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu anımsatıldı.
(Eğirdir Gölü kıyısında bir kız çocuğu)
SONUÇ BİLDİRGESİ HAZIRLANDI
İki ayrı oturumla tamamlanan etkinliğin tartışma kısmının ardından bir sonuç bildirgesi hazırlandı. Biliminsanlarının da katılımıyla gerçekleşen toplantının önyargısız ve yararlı sonuçlar doğurduğuna işaret edilen sonuç bildirgesinde, atılacak yeni adımlar hakkında kararlar alındı. Vali ve kaymakamların katılımıyla yeni bilgilendirme toplantıları düzenlenmesi gerekliliğine vurgu yapılan sonuç bildirgesinde, yöre halkının sorunlar hakkında bilgilendirilmesini sağlayacak adımlar atılması kararlaştırıldı. Yusuf Yavuz