İYİ Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur;
Siz İktidara
Geleli Buralara
Olanlar Olmuş
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin, milletin eline saatli bomba gibi tutuşturulduğunu söylediklerini hatırlatan İYİ Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur, iktidara seslendi ve Türkiye ekonomisinin 18 yılını özetledi.
"EKONOMİMİZ KORONAVİRÜS’TEN
ÇOK ÖNCE KRİZE GİRMİŞTİ"
Meclis kürsüsünden krizin geldiğini ve hükümeti her defasında uyardıklarını hatırlatan Cesur, istatistiki verilerle, salgın ortaya çıkmadan önce ekonominin sıkıştığını ve yapısal bir tıkanmaya girdiğini söyledi. “Salgına ekonomimiz kırılganken yakalandık” diyen Cesur, mevcut ekonomik sıkıntıların kaynağının koronavirüste değil, salgından 1,5 yıl önce ülkeyi ekonomik krize sokan, salgın döneminde swap anlaşmalarını engelleyen ve merkez bankası rezervlerinin erimesine sebep olan hükümet politikalarında ve başkanlık sisteminde aranması gerektiğini belirtti.
"EKONOMİ BİLİMİ RAFA KALKTI"
Cesur, hükümetin bugün geldiği nokta için, “Hak edilmiş maaşın ödenmesini icraat sayıldığı, ekonomi biliminin rafa kalktığı, istatistik bilimine takla arttırıldığı, ekonomi ve mali kurum özerkliğinin artık sadece şaka olduğu, her veriyi dolar üzerinden açıklayan, bakanlarınsa, kura özel körlük yaşadığı bir Türkiye tablosu ile karşı karşıyayız” dedi.
"İKTİDAR MUM ÇİÇEĞİ OLMUŞTUR"
Bütçede revizyon yapılsın önerisini reddeden iktidarın israf ve 5’li müteahhitlere verdiği desteği kesmediğini aktaran Cesur, bütçenin verdiği açıklar ve aşırı borçlanmanın, sürekli vatandaşlar üzerine bindirilen yeni zam ve vergilerle kapatılamaya çalışıldığını belirterek, “İktidar mum çiçeği olmuştur… mum çiçeği, bir sarmaşık, aşk çiçeği sarıldıkça sarılıyor. Şimdi, yeni borçlanma geliyor. Bu da vatandaşa vergi ve zam demek. Mum sarmaşıkgillere milyarlarca keyfi vergi indirimleri uygularken, yandaşa bolluk bereket, millete de torbadan sabır çıktı” ifadesini kullandı.
“İKİNCİ EL ARABAYA BİNMEK LÜKS OLDU”
İYİ Partili Cesur vatandaşın düştüğü sıkıntıları anlatmak için: “Dünya petrol fiyatları 8 ayda yüzde 50 azaldı ama bizim vatandaşımız, üreticimiz 8 ay öncesinin fiyatlarıyla alıyor. İkinci el arabaya binmek de son ÖTV zammıyla artık lüks oldu. Elektrik daha bu ay yüzde 5,75 zamlandı. 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı asgari ücreti geçti. Kısa çalışma ödenekli ve işsiz yüz binlerce vatandaşımız var. Bir kilo et çoktandır 50 liranın üzerinde. Yani sabır dağları delmiş. Türk lirasına ve piyasaya olan güveni iktidar yok etti. Bürokrasimizin yıllarca, emekle inşa ettiği mali disiplin kaybedildi. Bazı müteahhitlerle bir saadet zinciri oluşturuldu. Medyayı karartıp, sesini çıkaranı susturarak her şeyi halledebileceklerini zannettiler. Siyaseti hukuk da dahil her alana soktular. Kısacası iktidar sorunları toprağa gömerek yok edeceğini sanıyor.” dedi.
"FİNAL İSE MUTLU SON..."
İYİ Partili Cesur sözlerini tamamlarken “İktidar, torba yasalarla borçlanma limitini arttırmaya, kura bakmadan ödemeler dengemizi alt üst etmeye devam ediyor. İktidarın bu sorunları çözemeyeceğini biliyoruz. Ancak uyarmaya da devam ediyoruz. Umutsuzluğa gerek yok çünkü bu final öncesi son sezon. Final ise mutlu son. Kimse umutsuzluğa kapılmasın. İktidar değişince bu israflar sona erecek, vatandaşın çağrılarına kulak tıkanmayacak, Türkiye iyileşecek” dedi.
İşte, İYİ Parti Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur’un 15 Ekim 2020 tarihli TBMM Genel Kurul’unda yaptığı “2020 Ekiminde Türkiye’nin Durumu” konulu konuşmasının tam metni: Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Geçtiğimiz yasama yılında önümüze getirdiğiniz son yasa, sosyal medyaya yasaklar getiren teklifti. Ben de son konuşmamda "Yeni dönem dizileri gibi sezonu bir bombayla kapatıyorsunuz." demiştim. Şimdi bu yeni yılındaki ilk konuşmamda da yine belirtmeliyim ki: Bombayla kapattığınız sezonu yine bir bombayla açıyorsunuz ama sezon uzun ya, bu sefer ki saatli bomba. Bunu bir torbaya saklamışsınız, araya başka şey sıkıştırılsa da biz bu bombanın geleceğini biliyorduk; çünkü partili Cumhurbaşkanlığı sistemi ile başlangıcından beri milletin eline saatli bomba tutuşturduğunuzun haberini biz vermiştik. Şimdi, bu sezona nasıl başlıyoruz, bir göz atalım beraber:
Hak edilmiş maaşın ödenmesini icraat sayan, ekonomi biliminin rafa kalktığı, istatistik bilimine takla attırıldığı, ekonomi ve mali kurum özerkliğinin artık sadece şaka olduğu, her veriyi dolar üzerinden açıklayan, bakanlarınsa kura özel körlük yaşadığı bir Türkiye tablosu bu. Altını kocaman çizelim ki bu hâl, koronavirüs salgının sonucu değildir, salgından çok önce başlamıştır ve bu kürsüde "Geliyor” diye anonsunu ettiğimiz, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle iyice derinleşen yapısal tıkanmanın sonucudur.
Kimse kimseyi kandırmasın, salgına ekonomimiz çok kırılganken yakalanmıştık, bırakınız 2023 hedeflerini, 2008'in gerisine gitmeye başlamıştık. Şimdi, ne diyorum deminden beri, bir ispat edivereyim: 1 Temmuz 2018'den; aslında salgının ekonomik etkilerinin görülmesinden hemen öncesine, 31 Mart 2020'ye kadar TÜİK verilerine göre neler olmuş bir bakalım:
Gayrisafi yurt içi hasıla 881 milyar dolardan 754 milyar dolara gerilemiş, yüzde 14 azalmış. Fert başına millî gelir 10.500 dolardan 9.093 dolara inmiş; yüzde 13 azalmış. Dolar/lira paritesi 4,62'den 6,76'ya çıkmış yani yüzde 46 artmış. Buna karşılık dış borcumuz -yine lira cinsinden- yüzde 40'ın üzerinde artmış. İşsizlik yüzde 10,2'den yüzde 13,6'ya çıkmış; yüzde 33 artmış. Genç işsizliği yüzde 19,4'ten yüzde 24,4'e çıkmış; yüzde 26 artmış. Bunlar pandemiden, pandeminin ekonomik etkilerinden önce. Tabii, pandemide ekonomik ve mali yük hâliyle arttı ve bazı makro göstergeler daha geriye gitti ama bunun sebebi tek başına pandemi değil. Salgın çıktığında ülkemize ve ekonomimize güven eksikliği nedeniyle swap anlaşması yapamadınız, döviz bulunamadığı için de Merkez Bankası rezervlerini erittiniz; yine de döviz arttı, kamu borçları, ödenmesi gereken faiz, kamu giderleri de arttı tabii.
Şimdi, bunca derdimiz yokmuş gibi eski tecrübeyi çöpe atan, pilot uygulaması dahi yapılmamış, bütçede fonksiyonel sınıflandırmayı kaldırdığınız bütçenin mevcut kod yapısını da bozan bir teklifle karşımızdasınız. Bu yapı, bütçe hesaplarının karşılaştırmalı analizinde güçlüklere yol açacağı gibi şeffaflığı ve hesap verilebilirliği olumsuz yönde etkileyecek bir yapı. Bütçe yönetiminde yeni riskler yaratmaya teşne olan teklifteki ilk 4 maddenin tekliften tamamen çıkarılmasını istiyoruz.
“Sabredin” diyorsunuz ya bizim kanaatkâr, inançlı, sabırlı milletimize. Bütçemiz ne oldu bir bakalım: Geçiş garantili yollar, hasta garantili hastaneler, değerinin çok üstünde maliyetlerle yapıldı ve bütçe, zaten artmakta olan yüksek faiz ödemeleri dışında bir de bu garantileri üstlendi. Suriyelilere harcanan milyarlar, diplomatik başarısızlıkların sonucu daha maliyetli askerî çözümler; korona harcamaları bahane. Pandemi nedeniyle ödenen 8 milyar lira ama borçlanma limitinin 100 milyar liradan daha fazla artırılması isteniyor. Bütçe dengesi sorunu için defalarca uyardık burada. Olağanüstü durumların çözümü için olağanüstü önlemler, kriz büyümeden alınır; kriz büyüdükten sonra Allah rahmet eyleye, geri dönüşü yok.
"Bütçe revizyonuna gidelim." dedik, "Hayır." dediniz. "İsrafa, şu müteahhit 5'lisiyle dostluğa son verin” dedik, siz mum çiçeği oldunuz. Mum çiçeği nedir, bileniniz var mı? Eğer bilmeyen varsa mum çiçeği, bir sarmaşık, aşk çiçeği; sarıldıkça sarıldınız, sarıldıkça uzuyor, uzadıkça sarılıyor. Şimdi, yeni borçlanma, yeniden vatandaşa vergi ve zam demek. Mum sarmaşıkgillere milyarlarca keyfî vergi indirimleri uygularken, yandaşa bolluk bereket, millete de torbadan sabır çıktı.
Dünyada petrol fiyatları sekiz ayda yüzde 50 azaldı ama bizim vatandaş, üreticimiz sekiz ay öncesinin fiyatlarıyla alıyor. İkinci el arabaya binmek son ÖTV zammıyla artık lüks oldu. Elektrik daha bu ay yüzde 5,75 zamlandı. 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı asgari ücreti geçti. Kısa çalışma ödenekli ve işsiz yüz binlerce vatandaşımız var ve bir kilo et çoktandır 50 liranın üzerinde.
Yani sabır dağları delmiş arkadaşlar. Neden mi oldu? Türk lirasına ve piyasalara olan güveni yok ettiniz. Bürokrasimizin yıllarca, emekle inşa ettiği mali disiplini kaybettiniz. Bazı müteahhitlerle bir saadet zinciri oluşturdunuz, medyayı karartıp sesi çıkanı susturarak her şey tamam zannettiniz, siyaseti hukuk da dâhil her alana sokmaya hamlettiniz. Aklıma ne geliyor biliyor musunuz işte şu anda? İlhan İrem'in bir şarkısı vardı, "Ben mi geç kaldım yoksa mevsimler mi soğumuş; siz geleli buralara olanlar olmuş, olanlar olmuş.”
Evet, değerli arkadaşlarım, olanları sizin düzeltemeyeceğiniz artık belli. Siz bu torbalarla borçlanma limitini artırmaya, kura bakmadan ödemeler dengemizi altüst etmeye devam ederken biz buradan artık sizin çözemeyeceğinizi bile bile söylemeye devam ediyoruz. Umutsuzluğa gerek yok çünkü bu sezon final öncesi son sezon, final mutlu son.
Duyuralım ki buradan kimse umutsuzluğa kapılmasın. İktidar değişince bütün bu israflar sona erecek, vatandaşın çağrılarına kulak tıkanmayacak ve Türkiye iyileşecek siz gittikten sonra. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.”