Gülbirlik 2015 yılı Mali Olağan Genel Kurulu dün yönetim binasında gerçekleştirildi. Gülbirlik Genel Müdürü Hasan Çelik, genel kurulda yaptığı konuşmada gül sektörünün geldiği noktayı anlatarak, ülkemiz açısından tehdit oluşturabilecekleri bölgelerdeki son durumları aktardı. Çelik, Türkiye’de sektörün ilerlemesi için kırsal alanlarda mutlaka gül üretiminin devam ettirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
BİR ÇOK ÜLKEDE GÜL ÜRETİMİ VAR
Son dönemde gül çiçeği ve buna bağlı olarak gülyağı ve konkret fiyatlarında kısmi bir artış söz konusu olduğunu dile getiren Hasan Çelik, bunun üretici ve birlik açısından olumlu bir tablo ortaya koyduğunu ifade etti. Gülün sadece Türkiye’de üretilmediğine dikkat çeken Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak bizim rekabet ettiğimiz ya da kendimize rakip, alternatif olarak düşündüğümüz ülkeler var. bunları yakından takip etmek, uluslararası piyasada gerek üretim kapasitesiyle gerekse ihracat ve iç piyasa tüketimi yönüyle son durumun ne olduğu hakkında bilgi edinmek adına Türkiye’deki ve yurtdışındaki rakiplerimizi yakından takip ediyoruz. Bunların başında Bulgaristan geliyor. Bizim tehdit unsuru olarak görebileceğimiz Çin var. Son dönemde İran hakkında geniş bilgiye sahip olduk. Fas var. Suudi Arabistan gibi ülkeler vardı. Burada bizi rahatlatan ve geleceğe ümitle bakmamız gereken konu şu; İran, Çin, Suudi Arabistan ve Fas’ta üretim yapılıyor.
FAS’IN BİZİMLE REKABET ŞANSI YOK
Fas’ta özellikle üretimi yapılan gül çiçeğinin hemen hemen tamamı ya kurutulmuş gül çiçeği sektöründe ya da konkret üretiminde kullanılmakta. Bu da Fas’ın yerli imalatçıları yerine Fransa’dan ya da farklı ülkelerden gelen firmalar vasıtasıyla o çiçekler alınıp işleniyor ve kendi ihtiyaçları için kullanılıyor. O yüzden o noktada bizimle rekabet şansı olmayan ülkelerden birisi. Bulgaristan’ı yakından takip ediyoruz. Suudi Arabistan’daki üretim şekli tamamen fabrikasyon olmayıp bizim köy tipi üretim dediğimiz yöntemlerle yapılıyor. Onlar için de parfümeri ve kozmetikte bir etkisinden bahsetmek mümkün değil. dolayısıyla gelecekte bizim için tehdit unsuru olmayan ülkelerden birisi. Çin’de yıllık 12 bin ton civarında gül çiçeği üretimi yapılıyor. O bizim rosa damascena türünden olmayıp, aynı familyanın bir başka türünden üretiliyor. Bu ülke içerisinde üretimi yapılıyor ve iç tüketimde bitiyor. Dışarıya ihracat yapmıyorlar. Gül çiçeğiyle ilgili çalışmalar yapıldı. Fakat gerek coğrafi şartlar gerekse iklim şartlarından dolayı istenilen sonuç elde edilemedi.
İRAN SADECE GÜL SUYU İMALATIYLA İLE YETİNEN BİR ÜLKE
Ancak bugüne kadar çok da hakkında bilgimiz olmayan ve son dönemde gündeme oturan ülkelerden birisi İran. İran bizim üretimini yaptığımız gül çiçeği rosa damascena dediğimiz yani şam gülü. Şam gülü ilk defa kendi bölgesinden dışarıya çıkarken kendisini güvenli liman olarak bulduğu ülkelerden birisi İran. İran bunun üretimine başlamış. Ancak bugüne kadar çok fazla gül yağı üretimi yapılmayıp sadece içecek gül suyu imalatıyla yetinen bir ülke. Üretilen gül yağları ne Türk tipi kalitesine ne de Bulgaristan’daki üretime benzemiyor. Ama bundan sonra ne olur diye sorarsanız takip ediyoruz. Orası da artık bundan sonra içecek gül suyu imalatından gül yağı üretimine, hatta dünya parfümeri ve kozmetik sanayinde kullanılacak kalitede üretim yapma deneyimine başladıklarını biliyoruz. Hatta bir adım ilerisine bakacak olursak İran’da yıllık 30 bin ton gül çiçeği üretimi yapılıyor. Türkiye’de 6 bin ton üretim yapıldığını varsayarsak, yaklaşık 5 yıllık üretimimize eş değer bir üretim yapıyorlar. Ama şuana kadar bir tehdit unsuru olarak algılamak mümkün değil.”
GÜL ÜRETİMİ KIRSALDA DEVAM ETTİRİLMELİ
Öte yandan Türkiye’de gülcülüğün şuanda geldiği konum ve bundan sonraki yolculuğunun gerçekte takip edilmesi gerektiğine vurgu yapan Gülbirlik Genel Müdürü Hasan Çelik, özellikle kırsal alanlardaki gül üretiminin devam ettirilmesi gerektiğini ifade etti. Çelik, şöyle konuştu: “Anadolu ve Göller Yöresi hakikaten gülcülüğün kendisi açısından en uygun iklim ve toprak yapısına sahip olmakla birlikte Isparta’da yaklaşık 12 bin ailenin sofrasına ekmek, su ve bir nimet olarak geldiğini biliyoruz. Ortaklarımız ve bu bölgenin insanıyla bize düşen görevlerden birisi gül üretiminin kırsal kesimde, köylerde, ilçelerde her şeye rağmen devam etmesi lazım. Bunun için de uzun süredir çalışmamız olan güle destek konumuz var. Bu insanların şehirlere göç etmelerini önlemek, genç nesillerinden köylerinde ve kasabalarında kalmak suretiyle diğer zirai faaliyetlerle birlikte gülcülüğü de devam ettirmelerini temin etmek ve garanti altına almak gerekiyordu. Bununla ilgili Gülbirlik’in verdiği fiyattan artı olarak bakanlıktan kilogram başına bir destek talebimiz var. ümidimiz bu sefer olacak gibi. Çok büyük bir hayal kırıklığına uğramazsak Sayın Valimiz çok destek verdiler. Süreyya bey destek veriyor ve bakanlık yetkilileri konuya sıcak baktıklarını söylediler. Ortalama 7 bin ton olsa bize 50 kuruş destek verseler 3,5 milyon gibi bir rakama tekamül eder ki hiç dikkate alınacak bir rakam değil. ama üretici açısından baktığınızda bir can suyu gibi. Belki ürünün milli bir ürün olduğunun tescili olacak. Devletin üreticiye sahip çıktığının göstergesi bakımından da önem arz ediyor.”
42 MERKEZDE ALIM YAPACAĞIZ
Diğer taraftan gül çiçeği sezonu için bu yıl geçen seneye oranla çok önemli bir riskle karşılamadıklarını kaydeden Çelik, “Ama 20-21 Nisan gibi kış mevsiminin biraz ılıman geçmesinden dolayı erkenci olarak tabir ettiğimiz tomurcuklanmada bazı hasarlar söz konusu. Ancak bu yağışlar sebebiyle kampanya uzun sürecek olursa orada yüzde 5-10 arasında bir kaybımızdan bahsedebiliriz, bu kaybın telafi edileceğini düşünüyorum. Bu yıl 29 Nisan’da gül çiçeği alımlarına başladık. Şuana kadar 17 merkezde alımlar başladı. Bu yıl toplamda 42 merkezde gülçiçeği alımı yapacağız. sezon hepimize hayırlı olsun, Allah kaza bela vermesin. Daha önce alım yaptığımız ancak daha sonra alımın kesildiği bir yer vardı Merkez Kooperatifine bağlık Kızılcık. Kızılcık’ta bu sene alım yapacağız. İslamköy Kooperatifine bağlı olarak Bağcı köyünden de alım yapılacak” şeklinde konuştu.