Yeni Asya Gazetesi Isparta temsilciliği ve Sidre Eğitim, Kültür ve Sağlık Derneğinin organizasyonu ile Bediüzzaman Said Nursi Mevlid-i Şerifi 29 Eylül Pazar günü Terminal Camiinde gerçekleştirilecek.
Konu ili ilgili olarak bugün saat 10.30’da Öğretmenevi toplantı salonunda bir basın toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıya; Sidre Eğitim Kültür ve Sağlık Derneği Başkanı Halil Elitok ile Yeni Asya Isparta Temsilcisi Mithat Yanmaz, Dernek Genel Sekreteri Ethem Karaca ve Dernek Üyesi Ramazan Talha Doğan katıldı.
ELİTOK; “MEVLİD – İ ŞERİFE TÜM
ISPARTALILARI DAVET EDİYORUZ”
Tüm Risale-i Nur Talebelerini ve Ispartalıları Pazar günkü Mevlid – i Şerife davet ettiğini ifade eden Başkan Halil Elitok, toplantıda yaptığı konuşmada; “Her yıl düzenlediğimiz ve gelenekselleştirilen Bediüzzaman Said Nursi Mevlid – i Şerifi bu yıl inşallah 29 Eylül 2024 Pazar günü öğle namazına müteakip Terminal Camiinde yapılacaktır.
“ONLARI YENİ NESİLLERE
AKTARMAK BİZİM GÖREVİMİZDİR”
Bu konuda gerekli tüm işlemler tamamlanmıştır. Tarihe mal olmuş, millet hayatında paratoner görevi yapmış şahsiyetleri toplumun hafızasına kazımak ve yeni nesillere aktararak onları unutturmamak için, sempozyumlar, paneller, konferanslar ve mevlid – i şerifler gibi programlar yapmak bizim sorumluluğumuz alanında olup, omuzlarımıza yüklenen bir görevdir.
“MEVLİD – İ ŞERİF OKUTMAK BEDİÜZZAMAN’A
BİR VEFA BORCUNUN GEREĞİDİR”
Bu görevleri yerine getirmek ve ahde veda örnekleri göstermek lazımdır. Bunların yapılması miras yedi bir nesil olmamak için mutlaka yapılması gereken faaliyetlerdir. Sidre Eğitim Kültür ve Sağlık Derneği ve Isparta Yeni Asya Temsilciliği ile ortaklaşa organize edilen Mevlid – i Şerif Bediüzzaman’a bir vefa borcunun gereğidir. Bununla iktifa etmiyoruz, ama bu bir başlangıçtır.
“ONUN HAKKINDA BİRÇOK
ULUSLARARASI ETKİNLİK
YAPILMAKTADIR”
Bediüzzaman Said Nursi, dünya ölçeğinde tanınan birisidir. Bediüzzaman’ı dünya tanıyor. Çünkü, o milletlerarası sempozyumlar düzenlenen dünyanın çeşitli üniversitelerinde Risale – i Nurlar yazılan, ders kitabı olarak okutulan, hakkında çeşitli üniversitelerde araştırmalar yapılan enstitüler kurulan bir kişidir” dedi.
“BEDİÜZZAMAN ISPARTALIDIR”
Bediüzzaman Said Nursi’nin hayatı hakkında da açıklamalarda bulunan Başkan Elitok; “Bediüzzaman Said Nursi kimdir? Diye sorulacak olursa, Üstad Bediüzzaman Said Nursî, asrının müceddidi olarak kabul edilen büyük bir İslam âlimidir. 1877 yılında Bitlis’in Nurs köyünde dünyaya gelmiş ve 1960 yılında Urfa’da vefat etmiştir. Tarihte hiç eşine rastlanamayacak bir şekilde, normalde 15 yıl süren medrese tahsilini üç ay gibi çok kısa bir sürede bitirerek henüz 14 yaşında iken icazet almıştır.
Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye (Yüksek İslâm Şurası) azalığı, Birinci Dünya Savaşı'nın Kafkasya Cephesi'nde milis alay kumandanlığı yapmıştır.
15 yaşında iken İslâm âlimlerinin bulunduğu ilim meclisinde yapılan imtihan ve münazara sonunda Molla Fethullah tarafından Bediüzzaman ünvanı verilmiş.
Van’da bulunduğu yıllar Said Nursî’nin düşünce dünyasında önemli oluşumların meydana geldiği dönemdir. Bir gazetede okuduğu İngiliz Sömürgeler Bakanı Gladstone’un Kur’ân’ın yok edilmesi veya Müslümanların Kur’ân’dan soğutulması gerektiğine dair sözü Bediüzzaman’ı derinden etkiledi ve daha sonraki hayatını Kur’ân’ın anlaşılmasına adadı.
Said Nursî, Van, Bitlis ve Diyarbakır illerinde fen bilimleriyle İslami ilimlerin birlikte okutulacağı, Kürdistan’da cehaleti ve bilgisizliği ortadan kaldıracak nitelikte, Medresetü'z-Zehra ismini verdiği birkaç üniversitenin yapımı düşüncesini hükûmete iletmek için 1907 yılında İstanbul'a gelir. Bu Medrese de felsefe şu idi: “Vicdanın ziyası (ışığı), ulûm-u diniyedir, aklın nuru fünun-u (fenler) medeniyedir. İkisinin imtizacıyla (bütünleşmesi, iç içe girmesiyle) hakikat tecelli eder… İftirak ettikleri (ayrıştıkları) vakit, birincisinde taassup (tutuculuk), ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder (doğar)” diyordu.
1920 yılında İngiliz devleti, İstanbul Boğazının toplarını tahrip ve İstanbul’u istilâ ettiği hengâmda, o devletin en büyük daire-i diniyesi olan Anglikan Kilisesinin Başpapazı tarafından, Meşihat-ı İslâmiyeden dinî altı sual soruldu. Ben de o zaman, Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiyenin âzâsı idim. Bana dediler: ‘Bir cevap ver. Onlar, altı suallerine altı yüz kelimeyle cevap istiyorlar.’ Ben dedim: ‘Altı yüz kelimeyle değil, altı kelimeyle değil, hattâ bir kelimeyle değil, belki bir tükürükle cevap veriyorum. Çünkü o devlet, işte görüyorsunuz, ayağını boğazımıza bastığı dakikada, onun papazı mağrurane üstümüzde sual sormasına karşı yüzüne tükürmek lâzım geliyor… Tükürün o ehl-i zulmün o merhametsiz yüzüne!’ demiştim.
Bediüzzaman, Doğu İllerinde çıkan Şeyh Siad isyanından sonra I926 Kasım ayında Burdur İline Burada 6 ay kaldıktan sonra 1927 yılında da Mart ayında Isparta ve Barla’ya sürgün edilir. 7 yıl kaldıktan sonra Eskişehir’e gönderilir.
Eskişehir Mahkeme reisinden başka, daha sizler dünyaya gelmeden, ben dindar bir cumhuriyetçi olduğumu elinizdeki tarihçe-i hayatım ispat eder. O zaman, şimdiki gibi, halî bir türbe kubbesinde inzivada idim. Bana çorba geliyordu; ben de tanelerini karıncalara verirdim, ekmeğimi onun suyu ile yerdim. Benden soruyordular; ben de derdim: “Bu karınca ve arı milletleri, cumhuriyetçidirler. O cumhuriyetperverliklerine hürmeten, tanelerini karıncalara verirdim.” Cumhuriyet ki adalet ve meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvetten ibarettir. Bediüzzaman’a Ispartalıların sahip çıkması kadar doğal bir şey yoktur. Çünkü Isparta Bedeüizzaman’ın memleketidir. Bu doğrultuda ben tüm Isparta halkını Pazar günü düzenleyeceğimiz bu Mevlid – i Şerife davet ediyorum” dedi.
YANMAZ; “HERKESİ
PROGRAMIMIZA BEKLİYORUZ”
Yeni Asya Isparta Temsilcisi Mithat Yanmaz da konuşmasında, tüm Isparta halkını Pazar günü Terminal Camiine beklediklerini belirterek, o gün Cami avlusunda katılımcılara Helva – Kabune ikramında bulunacaklarını sözlerine ekledi.