NİZAMÜLMÜLK’ÜN “SİYASETNAME” SİNDEN ÖĞÜTLER

 NİZAMÜLMÜLK’ÜN “SİYASETNAME” SİNDEN ÖĞÜTLER

NİZAMÜLMÜLK’ÜN “SİYASETNAME” SİNDEN ÖĞÜTLER

31 Mart 2019 Yerel yönetimler seçimi nedeni ile siyasi partilerin büyük bir kısmı adaylarını belirlediler… Hatırlatma olacağını düşündüğüm Nizamülmülk’ün “Siyasetname”sinden örnek öğütler vereceğim. Önce Nizamülmülk hakkında kısa bilgi vereyim.
Gerçek adı İbu Ali Hasan'dır. Nizamülmülk, 10 Nisan 1018'de İran'ın, Horasan bölgesinin Tus kentinde dünyaya geldi. Dönemin ünlü hocalarından dersler alan Nizamülkülk, daha sonra yeni kurulmakta olan Selçuklu Devleti'nin hizmetine girerek Davut Bin Mikail, Alp Arslan ve Melikşah gibi hükümdarların baş vezirliğini yaptı. Bunun yanında görev süresi boyunca camii, kervansaray ile okul gibi birçok eser yaptırdı. Ayrıca birçok dile de çevrilen ünlü eser Siyasetname'yi yazdı. Nizamülmülk, 14 Ekim 1092'de Hasan Sabbah'ın kurucusu olduğu Haşhaşi (Suikastçi) tarikatının bir üyesi tarafından sırtından hançerlenerek öldürülmüştür. Adaleti, idari kabiliyeti, cömertliği, bilgeliği ve güzel ahlakıyla tanınan Nizamülmülk halkın hukukuna özen gösteren önemli bir devlet adamıydı. Devlet kapısının şikâyetçilere daima açık olmasını isterdi. Ekonomik açıdan oldukça önemli görülen ikta sistemini geliştiren Nizamülmülk ekonomik refahın sağlanması adına da gayrette bulundu. Vezirliğinin yanı sıra kendisinden sonra gelecek devlet yöneticilerine yol göstermek adına Siyasetname adında oldukça önemli bir eser bıraktı.
Nizamülmülk'ün mezarı bugün İran'ın İsfahan şehrinin kenar mahallerinden birinde, mütevazı bir türbede bulunmaktadır. Bazı kaynaklara göre İran devleti türbeyi kasıtlı olarak bakımsız bırakmıştır.
Nizâmülmülk’ün “Siyasetname” isimli eseri, bugün bile siyasetle uğraşanlara yol gösterecek değerdedir… O sözler halen geçerlidir…
Eserin ilavesiz doğru bir nüshası, İstanbul’da Süleymaniye Kütüphanesi, Molla Çelebi kısmında 114 numarada mevcuttur.
Nizamülmülk bu eserinde, hükümdarlara ve devlet adamlarına birçok örnekler vererek yol göstermekte, tecrübelerini aktarmakta ve devlet yönetiminin çeşitli yönleri konusunda bilgilendirmektedir.
Eser o kadar önemlidir ki, bizzat kendisi eserinin ön sözünde, “Her hükümdar veya devlet başkanının bu eseri okuması gerektiğini” söylemektedir.
“Siyasetname”den “öğüt” niteliğinde örnekler verelim…
1. “Yönetici hiçbir zaman memurlarının durumundan gafil olmamalı, devamlı kontrol etmeli, zulüm ve hıyanet zuhur ederse, memuriyetten derhal almalı...”
Anlaşılıyor ki, “Bırakınız çalsınlar”, “Bırakınız işlerini yoluna koysunlar”, “Varsın bugün git yarın gel desinler” anlayışı bize sonradan musallat oldu.
2. “Yönetici, büyük bir işe bir memur tayin ettiğinde peşini bırakmamalı, onun ardından mutlaka bir müfettiş göndermeli...”
Bu gerçeği görebilseydik, ya da bu öğüdü bilip tutabilseydik, Türkiye’nin işleri bu denli aksar, bürokrasimiz bu kadar yozlaşır mıydı?
3. “Yönetici, inkâr ve küfürle ayakta kalabilirse de zulümle ayakta kalamaz, idareci idare ettiklerine asla zulmetmemeli, âdil olmalı...”
İlgililer umarım bu yazının bu maddesini okur.
4. “Hükümdar, memleketin yıkılmasına çalışan, haram iş işleyen, devlet sırrını açıklayan, diliyle hükümdara dalkavukluk ederken, kalbiyle düşmanlık eden suçluları bağışlamamalı.”
5. “Yönetici, dünyanın dört bir köşesine elçiler ve casuslar göndermeli. Ülkenin meşhur yollarının üzerine haber alma merkezleri kurmalı...”
Galiba bu madde fazlasıyla yerine getiriliyor ve “Siyasetname”nin güne uyarlanan nadir maddelerden birini teşkil ediyor…
Öyle ya dinlenmeyen telefon, izlenmeyen bilgisayar kalmamış gibi!
6. “Yönetici, maaşların ve yollukların vaktinde ödenmesine dikkat etmeli...”
Bu konuda da yöneticilerimizin pek titiz olduğu söylenemez. Sanırım kitabın bu yüzüne hiç bakmamışlar!
7. “Devlet işlerini ehline danışarak yürütmeli, kendi başına iş görmemeli; herkesin, zıt da olsa fikrini açıkça ortaya koymalarını sağlamalı...”
“Siyasetname”nin yazarı Nizamülmülk, günümüzden yaklaşık bin sene önce parlamenter sistem öneriyor…
Bu sistemi yıllardır niye oturtamadığımızı, neden “insan hakları eksenli demokratik bir yapı” oluşturamadığımızı derin derin düşünmemiz gerekiyor.
8. “Yönetici, yetişmiş insanları kolayca harcamamalı, ama yaptıkları hatayı tekrarlamalarına da izin vermemeli...”
Medyaya kalsa her gün birkaç siyasetçi ile birkaç bürokratı harcamak gerekiyor... Ancak mutlaka bunların sivil olması lâzım: Zira medyanın dişi bazı alanlara geçmiyor.
9. “Yönetici, zevk u sefadan uzak durmalı, devlet kaynaklarını kullanırken kılı kırk yarmalı...”
Önerildiği gibi, devletimizi yönetenler zaman zaman gösteri ve gösteriş tutkusuna kapılmasalar da, devletimizi geçmişimizden gelen “tasarruf” ahlâkıyla yönetselerdi, tabii millet de bu çizgide yaşamaya çalışsaydı sık sık karşı karşıya kaldığımız ekonomik krizlerle bu denli sarsılmayabilir, hatta Osmanlı’da olduğu gibi “kriz” kavramıyla hiç tanışmayabilirdik.
10. “Bu dünya, hükümdarların amel defteridir. İyi olurlarsa iyilikle, kötü olurlarsa kötülükle, nefretle anılırlar...”
Bu maddenin temelinde, Hz. Ömer adaletini arayış vardır. Biliyorsunuz Halife Hz. Ömer, her gün ölümü-hesap gününü hatırlatması için kendi kesesinden adam tutmuştu.
11. “Haksız yere kan dökülmesine mani olmak yöneticilerin üzerine farzdır. Vergi memurları ve işlerini denetlemek, gelirini giderini bilmek, devlet mallarını korumak, hazine ve ambarın doluluğunu, boşluğunu ölçmek, düşmanın zarar vermesini önlemek de vazifeleridir...”
Bu maddeyi Maliye ile uğraşanlar iyi okumalıdır.
12. “Peygamber Efendimiz”in buyurduğu gibi, “İşlerin hayırlısı orta yolu takip etmektir.”
13. “Yönetici, yapacağı her işte Allah’ın rızasını gözetmeli, O'nun emrine boyun eğerek, yoluna ve kuluna hizmet etmelidir.”
Son iki maddeyi de devletin zirvelerinde oturan siyasetçi ve yüksek bürokratlarımız dikkatle okumalı ve tamamen hazmetmelidirler.
Allah’a emanet olunuz. SAMİ NOGAY