15. Bölge Eczacı Odası Başkanı Ramazan Ziya Örmeci, reçetesiz satılan ilaç listesinin genişletilmesinin yanlış olduğunu ifade ederek, “Reçetesiz ilaç ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Reçetesiz ilaç, ilaç tüketimini artıracağı gibi kamu ilaç harcamalarının yükselmesine neden olur” dedi.
15. Bölge Eczacı Odası Başkanı Ramazan Ziya Örmeci, yaptığı yazılı açıklamada reçetesiz ilacın halk sağlığını tehlikeye attığını ifade ederek, bu konuda uyarıda bulundu. Örmeci’nin açıklaması şöyle; “Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) tarafından 21 Aralık 2017 tarihinde yapılan kamuoyu duyurusu ile Kurumun bilimsel komisyonlarınca yapılan etken madde bazındaki değerlendirmeler sonucu reçetesiz olarak satılabileceğine karar verilen ilaçlara dair bir ek liste yayınlanmıştır. Söz konusu listede sindirim sistemi ve metabolizma, deri ve cilt hastalıkları, kas-iskelet sistemi, solunum sistemi, sinir sistemi üzerinde etki eden 62 etken maddeyi içeren 241 ilaç bulunmaktadır.
KAMU İLAÇ HARCAMALARININ YÜKSELMESİNE NEDEN OLUR
Reçetesiz ilaç ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Reçetesiz ilaç, ilaç tüketimini artıracağı gibi kamu ilaç harcamalarının yükselmesine neden olur. İlaç şirketleri kâr amacıyla, kamu da üzerindeki sağlık hizmetleri yükünü hafifletmek için reçetesiz ilaç kullanımı konusunda girişimlerde bulunmaktadır. Bu bağlamda reçetesiz ilaç bilimsel kaygılardan çok ekonomik saikler doğrultusunda gündeme getirilmekte ve teşvik edilmektedir.
SON AŞAMADA REÇETESİZ İLAÇLARIN SATIŞI ECZANE DIŞINA TAŞINMAKTADIR
Sağlık otoritesi, her ne kadar ilaçlar kesinlikle eczane dışına çıkmayacak ve reklamları yapılmayacak dese de dünyadaki gelişmeler bunun aksini göstermektedir. Önce reçeteli/reçetesiz ilaç ayrımı yapılmakta, sonra sırasıyla reçetesiz ilaçların kapsamı genişletilmekte, ilaçlar sosyal güvenlik kurumlarının geri ödeme sisteminin dışına alınmakta, buna bağlı olarak ilaç fiyatlarında büyük oranda artışlar yaşanmakta, ardından reçetesiz ilaçlarda reklam serbestisi getirilmekte, son aşamada reçetesiz ilaçların satışı eczane dışına taşınmaktadır.
ÇOK ÖNEMLİ PARAMETRELER BÜYÜK BİR BELİRSİZLİK İÇERİSİNDE BIRAKILMIŞTIR
Reçetesiz ilaç satışı uygulamasının başlaması durumunda ilaç listelerinin nasıl düzenleneceği, fiyatlandırmasının nasıl yapılacağı, reçetesiz ilaç listelerinin genişletilmesi veya daraltılması noktasında yöntemin ne olacağı, yetkili kurulların hangileri olduğu ve karar alma şekillerinin nasıl olacağı, tek bir etken maddenin olduğu ilaçların satışına mı izin verileceği yoksa etken madde kombinasyonlarının da listeye dâhil edilip edilmeyeceği, reçetesiz ürünlerin takibinin İlaç Takip Sistemi (İTS) üzerinden mi yapılacağı, kutu bazında satışa bir sınırlama getirilip getirilmeyeceği, reçetesiz satılacak dozların nasıl hesaplanacağı gibi çok önemli parametreler büyük bir belirsizlik içerisinde bırakılmıştır. İlerleyen zamanlarda listenin genişletilmesi durumunun önüne nasıl geçileceği, ilaçların eczane dışında satışına izin verilmeyeceğinin nasıl güvence altına alınacağı aynı ölçüde belirsizliklerle doludur.
Reçetesiz ilaç meselesi aynı zamanda eczacıya hukuki bir sorumluluk yüklemektedir. Eczacının hukuki sorumluluğunun çerçevesi net olarak belirlenmeden reçetesiz ilaç kategorisinde artışa gidilmesi ileride meslektaşlarımız bakımından önemli sorunlar yaratabilecektir.
REÇETELİ VE REÇETESİZ İLAÇLARIN AYNI ANDA KULLANILMASI BİRÇOK OLUMSUZLUĞU GETİREBİLİR
Eczacılar olarak reçetesiz ilaçlar meselesine temel yaklaşımımız daha önce farklı zeminlerde de defalarca ifade ettiğimiz gibi açıktır. Bir düzenleme hayata geçirilirken temel amaç; toplum sağlığının, hasta güvenliğinin, ilaca erişim hakkının ve nitelikli ilaç hizmeti sunumunun korunması ve geliştirilmesi olmak zorundadır. Sağlık okuryazarlığı düşük ve ekonomik kaynakları kısıtlı olan toplumumuz reçetesiz ilaç kategorisinin genişletilmesine hiçbir şekilde hazır değildir. Türkiye’deki ilaç suiistimali ve sağlık okuryazarlığındaki düşüklük dikkate alındığında, reçeteli ve reçetesiz ilaçların aynı anda kullanılması, ilaç kullanımına bağlı zehirlenme ve istenmeyen etkilerin artacağı, hatta ölüm gibi riskleri beraberinde getireceği açıktır.
REÇETESİZ İLAÇ OLARAK ASPİRİNİN BİLE NEDEN OLDUĞU BU TIBBİ SONUÇLAR DRAMATİK VE AĞIRDIR
Reçetesiz statüsüne alınması düşünülen ilaçların hamileler, organ yetmezliği bulunan hastalar, kronik hastalığı bulunan kişiler, pediatrik hastalar gibi duyarlı hasta gruplarında kullanımının ortaya çıkaracağı sakıncalar göz ardı edilmektedir. Reçetesiz ilaç olarak aspirinin bile neden olduğu bu tıbbi sonuçlar dramatik ve ağırdır. Örneğin; soğuk algınlığı kırıklık ateşi olan çocuğa Aspirin’in ateş düşürücü olarak verilmesinin çok ciddi riskleri var. Eğer hastalık viral kökenliyse beyinde ciddi hasara neden olabiliyor, “Reye Sendromu” dediğimiz ölümcül olgularla karşılaşabiliyoruz. Astımlı bir hastanın başı ağrıdığında aspirin kullanması astım krizini daha da tetikleyebiliyor. Kan sulandırıcı bir ilaç; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından onaylı OMEGA ilacı ile birlikte kullanıldığında kan aşırı derecede sulanmış olduğundan herhangi bir kaza durumunda müdahale şansı olmayacaktır.
REÇETESİZ İLAÇ KAPSAMININ GENİŞLETTİLMESİ AKILCI İLAÇ
KULLANIMI İLKELERİNE DE AYKIRI BİR DURUM OLUŞTURMAKTADIR
Reçetesiz ilaç kapsamının genişletilmesi ilacın denetimsiz, gelişigüzel, endikasyon dışı ve uygunsuz kullanımını artıracağından, akılcı ilaç kullanımı ilkelerine de aykırı bir durum oluşturmaktadır. Sağlık otoritesinin bir taraftan akılcı ilaç kullanımına dair eylem planı oluştururken ve sağlık okuryazarlığının geliştirilmesi için çalışmalar yürütürken öte taraftan tamamen aykırı yönde reçetesiz ilaçların sayısını artırmak için adım atmış olması büyük bir çelişkidir.
TOPLUMUN İLACA ERİŞİMİNİ ENGELLEYECEK BİR UYGULAMA OLACAĞININ ALTINI ÖZELLİKLE ÇİZMEK İSTERİZ
Diğer yandan yurttaşlarımızın ekonomik durumu ve cepten ilaç ödemelerinin hâlihazırda yüzde 15’leri bulduğu düşünülürse, reçetesiz ilaçların tamamının geri ödemeden çıkartılması toplumun ilaca erişimini engelleyecek bir uygulama olacağının altını özellikle çizmek isteriz. Reçetesiz ilaçların doktor ziyaretlerindeki azalma ve fiyatlarındaki olası düşüşlerle sağlık maliyetlerinin azaltılacağına ilişkin değerlendirmeler ise kısa vadede doğru gözükse bile orta ve uzun vadede tam tersi sonuçlar doğurmaktadır. Dünya örneklerine baktığımızda reçetesiz ilaç kategorisine geçirilen ilaçların zamanla geri ödemeden çıkarıldığını ve serbest fiyatlandırma ile piyasa koşullarına bırakıldığını, dolayısıyla bilhassa ekonomik olarak güçsüz kesimlerin ilaca erişim noktasında sıkıntılar yaşadığını gözlemliyoruz. Ülkemizde de bazı ilaçlar geri ödeme listesindeyken fiyatları daha düşükken geri ödemeden çıkarılmalarıyla fiyatlarında önemli artışlar söz konusu olmuştur. Örneğin; bağırsak düzenleyici bir ilaç geri ödeme listesindeyken 7 TL iken geri ödeme listesinden çıkarılmasıyla 26 TL’ye çıkmış; local anestezik bir krem/merhem 20 TL iken ödeme listesinden çıkarılmasıyla 115 TL’ye yükselmiş, pişik önleyici krem/merhem geri ödemede iken 3,5 TL iken geri ödemeden çıkarıldığında 16 TL olmuş, vitamin takviyesi olarak bir ürün geri ödeme kapsamındayken 6 TL, geri ödemeden çıkarıldıktan sonra şimdi ise 39 TL. Görüldüğü gibi reçetesiz ilaç statüsüne sokulan ve SGK geri ödemesi kapsamından çıkarılan ilaçların halkın sağlık harcamalarına yansımasının arttığı açıkça görülmektedir.
SAĞLIK OTORİTESİNE SESLENİYORUZ
Buradan sağlık otoritesine sesleniyoruz: İlacı hekim ve eczacı denetiminden çıkaracak, sağlık okuryazarlığı oranlarına bakıldığında büyük felaketlere neden olabilecek, kamunun ekonomik yükünü artıracak, yurttaşların ceplerinden yapacağı sağlık harcamalarını artıracak ve ilaca erişim sorunları doğurabilecek bu girişimden bir an önce vazgeçilmeli; sağlık meslek örgütleri ve ilaç sektörünün tüm paydaşları ile ortaklaşa hareket edilmelidir. Sağlık Bakanlığı’mızın bu kaygılarımızı dikkate alacağına ve bundan sonraki süreci birlikte yürüteceğimize inanıyoruz. Halk sağlığını her şeyin üstünde tutan biz eczacılar sürecin takipçisi olacağımızı basına ve kamuoyuna saygılarımızla ilan ederiz.”