Partisinin genişletilmiş il divan toplantısında katılan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, iktidarın Olağanüstü Hali olağan hale getirdiğini ifade ederek, “Belki bizi seçime bile olağanüstü halle götürecek. O zaman bu seçimin adaletinden ister istemez şüphe ederiz. Emirle hareket eden insanların gölgesinde adil bir seçim nasıl yapılır? Yapılamaz” dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin il divan toplantısına katılmak üzere Isparta’ya geldi. Modapark Düğün Salonu’nda dün gerçekleştirilen toplantıda konuşan Karamollaoğlu’nun hedefinde AK Parti iktidarı vardı.
DİKKAT ÇEKEN İSİMLER
Saadet Partisi’nin genişletilmiş il divan toplantısına katılan bazı isimler dikkat çekti. Toplantıya İYİ Parti İl Başkanı Mustafa Şimşek ile Merkez İle Başkanı Hasan Büyükçam ve CHP eski İl Başkanı Yusuf Erdoğan da katıldı.
SEÇİMLER MART AYINDA YAPILACAKMIŞ GİBİ BİR REHAVETE KAPILMAMALIYIZ
Konuşmasına 2019’da yapılacak seçimlerle başlayan Karamollaoğlu,Tam 1 sene sonra mahalli idare seçimleri var. Onun hemen arkasından vaktinde olursa 6 ay sonra da genel seçimlere gideceğiz. İktidarın genel seçimleri öne alma ihtimali var. Bu onların takdirinde. Bundan dolayı da biz sanki seçimler Mart ayında yapılacakmış gibi bir rehavete kapılmamalıyız. Seçimlerin 15 Temmuz’a veya sonbahara alınma ihtimalini de dikkate alarak hazırlıklarımızı tamamlamalıyız” dedi.
HİÇBİR ZAMAN İBADET AŞKI İLE O KONUYA TEVESSÜL
EDENLERLE İHANET EDENLERİ AYNI KEFEYE KOYAMAZSIN
Ülkemizin bugün badireli bir dönemden geçtiğini ifade eden Karamollaoğlu, şunları söyledi: “AK Parti iktidarı 15 yıllık süreyi doldurdu ve geçti. Sanki dün, geçen yıl başka bir parti iktidardaymış gibi kendi kendilerinden şikayete başladılar. Hata yaptıklarını kabul ettiler. İşte bir FETÖ isyanı meydana geldi, 10 yıl kucak açtıkları, bağırlarında besledikleri insanlara karşı bir mücadelenin içine girdiler. Bizi suçlayamıyorlar çünkü onlarla bağı olmayan tek siyasi kuruluş biziz. Ancak adaletle davranılması gerektiğine de biz yine vurgu yapıyoruz. Cumhurbaşkanı ne dedi; biz farkına varmamışız, bunların altı ibadet, ortası ticaret, üstü ihanetmiş dedi. Bu tespiti yaptıktan sonra yukarının farkında varmadan sen onları zorladığın için onlardan teskiye alarak devlette görev alanları suçlamaya hakkın var mı? Onları sen iteledin, git oradan bir teskiye mektubu getir de işe giresin dedin. Şimdi onları suçlamaya hakkın yok. Hiçbir zaman ibadet aşkı ile o konuya tevessül edenlerle ihanet edenleri aynı kefeye koyamazsın. Bugün Türkiye’de ne yazık ki yüzbinlerce mağdur insan var. Görevinden uzaklaşmış, ihraç edilmiş, maaşı kesilmiş hatta hapse atılmış insanlar ne yapacaklarını bilmiyorlar ve sayıları yüzbinlere geldi. Bu insanların eşleri, anneleri, babaları, akrabaları var, bunların hepsi mağdur. Adalet ayrı bir iş. Kimse annesinin, babasının, oğlunun, komşusunun işlediği suçtan dolayı suçlanamaz. Temel olan kaide insanlar masumdur. Siz bir takım insanları basitçe hemen KHK ile işlerinden uzaklaştırıp, 1,5 yıl geçmiş olmasına rağmen onların hakkında mahkemeye sunacak bir deliliniz yoksa emin olun bunun hesabını Cenabı Hak indiğinde veremezsiniz. Bu adalet değildir. Yaptıkları hatadan dolayı kınayabilirsiniz ama en çok kınamaya layık olan da sizsiniz.
İHTİLAL GİRİŞİMİNDE AMERİKA’NIN PARMAĞI VAR
Topluma uyguladıkları şüphe vesilesi ile baskıyı kendi üyelerine uygulasınlar inanıyorum ki yüzde 70’den fazla AK Partili içeriye girer. Kendi milletvekillerinin aylardır sürdürdüğü çaba karşısında kendileri pes ettiler, konuşma artık dediler. Bu işlenen suç basit bir suç değildir. Türkiye’deki ihtilal hareketi sadece Türkiye’de yeşermiş bir teşkilatın yapabileceği bir iş değil. Burada mutlaka dışarının parmağı var. En başta da Amerika’nın parmağı var. Kendileri de bunu söylüyor.
BU İHANET NOKTASINA NASIL GELDİĞİMİZİ BİLMEZSEK BUNDAN SONRASINI DA DÜZELTEMEYİZ
15 Temmuz gece saat 10’dan itibaren kıpırdanmalar başladı. Bizim ev meclisi tepeden görüyor. Uçakların nasıl meclisi bombaladığına şahit oldum. Gece 3 civarında Amerika’nın FOX televizyonuna emekli albay ya da yarbay çıktı. Bu ihtilal teşebbüsü yapanlar bizim insanlarımız, bunlar iyi insanlar, bunların karşısına çıkmayın, hükümeti desteklemeyin diye bar bar bağırıyor. Burada bir ihanet var. Ama bu ihanet noktasına nasıl geldiğimizi bilmezsek bundan sonrasını da düzeltemeyiz. Şimdi bir hatanın üstüne bin hata daha yapılmaya başlandı. Adalet olmazsa, hukuk olmazsa haksızlığın önüne geçemezsiniz. Adalet mülkin temelidir, yani devletin temelidir.
OHAL’İ OLAĞAN HALE GETİRDİLER
Şimdi bir olağanüstü hal ilan edildi. Gayet tabi karşıladık. Bir ihtilal denemesi olmuş elbette hükümetin süratle bir takım kararlar alması, bu teşebbüste bulunanların önünü kesmesi, onları yetkili makamlardan uzaklaştırması gerekir. Anladık bunu, bu kararı birkaç kez alırsınız. Süre yetmedi ikinci kez alırsınız. Üçüncü kez olduğu zaman hop deriz. Arkadaş siz olağanüstü hali olağan hale getirirseniz bu hukuksuzluk demektir, bu başka zulüm demektir. Buna rıza göstermeyiz. Şimdi hükümet olağanüstü hali olağan hale getirdi. Belki bizi seçime bile olağanüstü halle götürecek. O zaman bu seçimin adaletinden ister istemez şüphe ederiz. Emirle hareket eden insanların gölgesinde adil bir seçim nasıl yapılır? Yapılamaz. Ama iktidardakiler şunu bilsinler; korkunun ecele faydası yok. İki tarafa da söylüyorum. Birincisi korkudan seslerini yükseltemeyenlere diyorum arkadaş korkunun ecele faydası yok. Başınıza bir sıkıntı gelecekse siz korktuğunuz için onu bertaraf edemezsiniz ayağa kalkıp tavır koymanız icap eder. İkincisi iktidar da bu millet bizi aşağıya indirir diye korkuyor. Arkadaş bu millet sizi aşağıya indirecek, korkunun ecele faydası yok. Biz bunu başaracağımıza inanıyoruz. Teşkilatlarımızın içine girdiği canlı hava ve ister istemez muhalefette bulunan tüm arkadaşlarımıza sesleniyorum; sandıklara mutlaka hakim olmak mecburiyetindeyiz. Sandıklarda hile yapılmasına izin vermemek mecburiyetindeyiz. Biz hakim olursak sandığa kimse müdahale edemez ve hak tecelli eder.” GÜLSES GAZETESİ