Tarih: 19.11.2019 09:44
Sağlık, dolayısıyla ağız
Diş sağlığı en temel
İnsan hakkıdır
Isparta Diş Hekimleri Odası Başkanı Ahmet Örmeci, Ağız ve Diş Sağlığı Haftası münasebetiyle bir açıklama yaptı.
Başkan Örmeci açıklamasında; “Ülkemizde 22 Kasım gününü içine alan hafta; Türk Dişhekimleri Birliği ve Odaları tarafından toplumun ağız ve diş sağlığı konusunda bilinçlenmesine katkı sunmak, dikkatini çekmek, doğru alışkanlıklar kazandırmak ve genel sağlığın ayrılmaz bir parçası olan ağız ve diş sağlığı konusunda izlenen politikaları değerlendirmek amacıyla “Dişhekimliği Günü ve Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftası” olarak kutlanmaktadır.
Amacımıza ulaşabilmek adına, hafta boyunca kamuoyu oluşturmak ve sesimizi yetkililere ulaştırabilmek için değişik etkinlikler düzenlemekteyiz.
Bu yıl ülkemizde Bilimsel Dişhekimliğinin kuruluşunun 111. yılı.
111 yılda mesleğimiz ve toplum ağız diş sağlığı ile ilgili önemli değişimlerin ve kazanımların olduğu bir gerçektir. Ancak başka bir gerçek de yıllardır tartışılan sorunların birçoğunun bugün hala gündemimizde olması ve önümüzdeki yıllarda da bu sorunların giderek ağırlaşacağını öngörmemizdir.
Önlenebilir hastalıklar olan ağız ve diş hastalıkları dünyanın hemen her yerinde en sık görülen sağlık sorunları arasındadır. Yaşam kalitesi açısından önemli kayıplara yol açan ağız diş hastalıklarının; şeker hastalığı, kalp-damar hastalıkları, büyüme-gelişme geriliği, erken doğum gibi birçok sağlık sorununun gelişmesinde rol oynadığını gösteren kanıtların sayısı her geçen gün artmaktadır.
Ağız ve diş sağlığı sorunları yaygın görülen sorunlar olmasına karşın ülkemizde fazla önemsenen sorunlar arasında yer almamaktadır. Yurttaşlarımızın düzenli olarak dişhekimine gitme alışkanlığı bulunmamakta, ağız ve diş sağlığı sorunları, ancak ilerleyip de ağrı, çiğneme zorlukları, kötü koku veya kötü görünüm gibi sıkıntılara neden olduktan sonra dişhekimine başvuru gündeme gelmektedir. Hiçbir yakınması olmadan periyodik muayene olan kişi sayısı yok denecek kadar azdır.
Ülkemizde sağlığımızı nasıl koruyacağımıza ilişkin eğitimin yetersizliği, dişhekimi dağılımının dengesizliğinden kaynaklanan erişim sorunları, ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin kamu haricinde sağlık sigorta sistemleri kapsamında olmaması, yine çoğunlukla eğitim eksikliği kaynaklı dişhekimi korkusu ve dişhekimliği araç-gereçlerine duyulan korkular, psikolojik tepkiler ve bilgisizlik, toplumun ağız ve diş sağlığına verdiği önemin az olmasının başlıca nedenleri arasında yer almaktadır.
Öncelikle belirtmek isteriz ki; meslektaşlarımız ve meslek örgütümüz, toplumun ve bireylerin ağız diş sağlığının iyileştirilmesini ve nitelikli dişhekimliği hizmetinin sunulmasını amaç edinmiştir. Bu amacına ulaşabilmek için de bilimsel temelli, kanıta dayalı, koruyucu ve önleyici ağız diş sağlığını önceleyen politikaları savunmaktadır.
Ülkemizde; gelişmiş ülkelere göre tüm yaş gruplarında yaygın olan diş ve dişeti hastalıklarının önlenmesi ve yaygınlığının azaltılması ancak koruyucu hekimlik uygulamaları ve özellikle diş fırçalama alışkanlığının kazandırılmasına bağlıdır.
Düzenli dişhekimi muayenesi ise oluşacak problemlerin erken dönemde tespit edilmesini sağlayarak daha zor ve masraflı tedavilere olan ihtiyacı azaltacaktır.
Ağız diş sağlığı politikaları, ancak "hükümet değil, devlet politikası" şeklinde uygulanmaya başlanıp uzun erimli kararlar alındığında başarılı olacaktır.
Halkımızın ağız diş sağlığı kriterlerinin yükseltilmesi için uğraşan, bir anlamda kamu hizmeti veren, halihazırda kurulmuş ve yatırımları yapılmış olan muayenehane ve kliniklerden, sağlık sorunlarının çözümü ve ülke kaynaklarının akılcı kullanımı düşünülerek bir an önce nitelikli sağlık hizmeti almaya başlanması gereklidir.
Düşük maliyetli koruyucu ağız diş sağlığı hizmetlerinin verildiği toplumlarda, ağız diş sağlığı düzelmekte ve böylelikle genel sağlığa olan olası olumsuz etkileri ve sağlık harcamaları azalmaktadır.
Meslek örgütü olarak; koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerine öncelik veren, insan gücü planlamasını ihtiyaç, talep ve nüfus kriterlerine göre belirleyen ulusal sağlık politikaları oluştururarak, ağız ve diş sağlığını çağdaş ülkeler seviyesine getirmek için çalışmaya devam edeceğiz.
Ağız diş sağlığı ve genel sağlığımızın bu günden itibaren düzeltilmesi için gebenin, annenin, çocuğun, ebeveynlerin, ögretmenlerin, katkı sağlayacak tüm bileşenlerin eğitilmesi sağlanmalıdır.
Son 10 yıldır dişhekimliği eğitimi alanında insan gücü planlaması ilkeleriyle uyuşmayan şekilde birbiri ardına fakülteler açılmış ve öğrenci kontenjanlarında kaygı verici artışlar yapılmıştır. 2002 yılında 19 olan dişhekimliği fakültesi sayısı bugün 92'ye çıkmıştır. 2005 yılında 960 olan kontenjan; 2018’de 63 fakültede 4991'e, 2019’da ise 66 fakültede 6421'e ulaşmıştır. Yeterli öğretim elemanı olmadan eğitim almış, sayısında anlam verilemeyen artış olan bir meslek grubundansa, özellikle toplum ağız diş sağlığının iyileştirilmesi yönünde ciddi yararlar sağlayacak, "eğitimi tam" hekimlere ihtiyacımız vardır.
Nitelikli insan gücü planlaması, ülkelerin kaynaklarını verimli kullanmak adına en çok önem verdikleri konulardan biridir. Tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de dişhekimliği eğitimi en maliyetli eğitimdir. Bu anlamda "dişhekimliği eğitiminde insan gücü planlaması"nın daha da önem kazandığı bir gerçektir. Gerekli tedbirler bir an önce alınmalı; niteliği değil, niceliği önceleyen anlayış terk edilmelidir. Aksi takdirde 10 yıl içerisinde işsiz ya da mesleğinin dışında başka alanlarda çalışmak zorunda kalan dişhekimleri ile karşılaşmak kaçınılmaz olacaktır.
Kamuda çalışan hekimler üzerindeki aşırı iş yükü ve olumsuz çalışma koşulları, hasta ve hekimi karşı karşıya getiren, çalışma barışını bozan, sayıya dayalı performans sisteminin getirdiği aşırı yoğun çalışma, izin ve tatil yapamama, sık ve yoğun geçen nöbetlerin ertesi günü hekimlerin çalışmaya devam etmeleri, polikliniklerde günde 70-110 hastaya bakmak zorunda kalmaları, hekimlerin hastalarına nitelikli sağlık hizmetini vermelerine engel olmaktadır.
Eğitim eksikliği, olumsuz ekonomik koşullar ve gündelik yaşamın getirdiği zorlukların vatandaşın üzerinde yarattığı baskılar, medyanın ve yöneticilerin yanlış yönlendirmeleri, hekimlerin itibarının ve mesleğin saygınlığının kamuoyu gözünde korunmaması sonucu artan sağlıkta şiddet olaylarının bir an önce son bulması için toplumda şiddetin hiçbir türüne prim vermeyen bir ahlaki ve hukuki sistem benimsenmeli ve yaygınlaştırılmalı, ayrıca medya, şiddeti teşvik eden ya da onaylayan dilden ve yayınlardan vazgeçmelidir.
Sevgi, barış ve uzlaşma kültürü ile kavga etmeden tartışma alışkanlığı topluma ve genç nesillere kazandırılmalıdır.
Sağlıklı bir hayat için Meslek Örgütlerinin önerileri değerlendirilmeli ve desteklenmelidir" dedi.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —