İnşaat Mühendisleri Odası Isparta Temsilciliğinin aylık mesleki konferanslarına konuşmacı olarak katılan Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Numan Tekelioğlu, Şantiye Şeflerinin Mevzuatımızdaki Yeri, Şantiye Şeflerinin Hukuki ve Cezai Sorumluluğu’ konularında bilgilendirme yaptı.
İnşaat Mühendisleri Odası Isparta Temsilciliğinin üyesi olan meslektaşlarına olan mesleki eğitim çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Temsilcilik, bu doğrultuda, geçtiğimiz gün, aylık mesleki konferansları çerçevesinde konuşmacı olarak katılan Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Numan Tekelioğlu’nu davet etti. Tekelioğlu, konferansında Şantiye Şeflerinin Mevzuatımızdaki Yeri, Şantiye Şeflerinin Hukuki ve Cezai Sorumluluğu’ konularında açıklamalarda bulundu.
KORKMAZ’DAN TEKELİOĞLU’NA TEŞEKKÜR
İnşaat Mühendisleri Odası Isparta Temsilcisi Şeref Korkmaz, yaptığı bilgilendirmeden dolayı Numan Tekelioğlu’na teşekkür etti.
TEKELİOĞLU; “ŞANTİYE ŞEFİNİN
ÖNEMLİ SORUMLULUKLARI VAR”
Tekelioğlu açıklamasında; “Şantiye şefliği kavramı mevzuatımızda ilk olarak 2008 yılında yürürlüğe giren Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği’nde mevcut durum 2 Haziran 2019 itibariyle yürürlüğe giren Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmelik m. 4-e’ye göre Şantiye Şefi: «Konusuna ve niteliğine göre yapım işlerini yapı müteahhidi adına yöneterek uygulayan, mühendis, mimar veya bunlara ilişkin teknik öğretmen veya tekniker diplomasına sahip teknik personel» dir. Yönetmeliğin 6. maddesinde bu tanım içerisinde yer alan kişilerin kimler olabileceği belirtilmiştir. Buna göre: Mimar, İnşaat Mühendisi, Makine Mühendisi, Elektrik Mühendisi veya yükseköğrenim kurumunca elektrik mühendisliğine eşdeğerliği bulunduğu kabul edilen elektrik-elektronik mühendisi İnşaat, makine, elektrik, yapı denetim teknikeri veya bunlara ilişkin teknik öğretmen şantiye şefliği yapabilir. Kimler şantiye şefliği yapamaz? ➢ Mahkeme veya üyesi olduğu meslek odası tarafından süreli veya süresiz olarak mesleki faaliyette bulunmaktan yasaklananlar yasaklılık süresince Tam zamanlı olarak başka bir işte çalışanlar:
1-) Yapı Güvenliğinden Sorumluluk • Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmelik m.8 hükmüne göre; • Şantiye şefi, yapı müteahhidi adına, yapım işinin ruhsata ve ruhsat eki etüt ve projelere uygun olarak gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan inşaat ve iş organizasyonunu sağlamak, mevzuatın öngördüğü her türlü tedbiri almak, uygulamak ve uygulatmakla sorumludur. • Şantiye şefi, inşaat ve tesisat işlerinde yetki belgeli usta çalıştırmak ve belgelerinin bir örneğini şantiye dosyasında bulundurmak zorundadır. • Şantiye şefi, inşaat, te Sorumluluğun Niteliği • Şantiye Şefi, yapının fen ve tekniğe uygun olarak yapılmasıyla ilgili olarak mevzuatta belirtilen sorumlulukları yerine getirmediği ve bundan dolayı bir zarar ortaya çıktığı takdirde tazminat sorumluluğuyla karşı karşıya kalacaktır. • Bu konudaki en önemli hüküm, Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği m.9/5 hükmüdür. Buna göre; • «Yapı müteahhidi ve onu temsilen görevlendirilen şantiye şefi, yapım işlerindeki kusurlardan dolayı müteselsilen sorumludur» • Müteselsil sorumluluktan kasıt, zarar gören kişinin tazminat için sorumlulardan istediğine başvurabilmesidir. Örneğin yapının fen ve tekniğe uygun yapılmamasından dolayı bir kişi zarar görmüşse, bu kişi zararının tamamını isterse müteahhitten, isterse şantiye şefinden talep edebilecektir. • Bu çerçevede iki ayrı zarar söz konusu olabilir. Birincisi; yapının hasara uğraması sebebiyle yapı sahibinin zararı, İkincisi ise, yapının kısmen veya tamamen yıkılması sonucu ortaya çıkan ölüm ve yaralanmalar sebebiyle doğan zarar. Müteahhide mi başvurmalı, şantiye şefine mi? • Yukarıda belirtildiği gibi, yapı güvenliğinden sorumlulukta müteselsil sorumluluk ilkesi benimsendiğinden, zarar gören dilerse müteahhide, dilerse şantiye şefine ya da her ikisine başvurarak tazminat talep edebilecektir. • İlk bakışta, zararın tazmini bakımından müteahhide başvurulması daha yararlı gözükmektedir. Çünkü müteahhit, mal varlığı itibariyle genellikle şantiye şefinden daha iyi durumdadır. Bu sebeple müteahhide başvurulduğu takdirde, zararın karşılanması daha kolay olabilir. Ancak çeşitli sebeplerle müteahhide ulaşmak mümkün olmayabilir. Örneğin müteahhit yurt dışına yerleşmiş olması, ticareti terk etmesi, malvarlığını farklı yöntemlerle kaçırması mümkündür. • Öte yandan tüzel kişi müteahhitler (şirketler) yalnızca kendi malvarlıklarıyla sorumlu olduklarından, bunların da bir şekilde malvarlıklarına ulaşmak mümkün olmayabilir. Geçmiş dönemlerde de bu gibi sebeplerle müteahhitlere ulaşamayan kişilerin, zararlarının tazmini için mimar ve mühendislere dava açtıkları görülmüştür. Zamanaşımı Sorunu • Zamanaşımı, kanunda gösterilen sürelerin geçmesiyle birlikte borcun artık dava edilememesi anlamına gelir. Yapı güvenliği sebebiyle sorumluluk bir haksız fiil sorumluluğudur. Borçlar Kanununun 72. maddesine göre, tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl, ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar. • Yapı güvenliği sebebiyle uğranılan zararlar bakımından zamanaşımı sorunu, özellikle 1999 depreminden sonra açılan davalarda karşımıza çıkmıştır. Bu depremde binlerce bina yıkılmış veya hasar görmüş, bu sebeple ortaya çıkan zararlar için pek çok dava açılmıştır. Yargıtay bu davalarda zamanaşımını farklı yorumlamıştır. • Normalde bina fen ve tekniğe aykırı inşa edilmişse, kanuna göre bu binanın inşa edildiği tarihten itibaren en fazla 10 yılın geçmesiyle zamanaşımı gerçekleşir. Çünkü burada hukuka aykırı fiil, binanın fen ve tekniğe aykırı olarak yapılmasıdır. Ancak Yargıtay, 10 yıllık zamanaşımı süresinin binanın yıkılıp zararın gerçekleştiği tarihten itibaren başlayacağına karar vermiştir. Böylece, bina inşa edildiği tarihten 50 yıl sonra bile yıkılmış olsa, o binanın inşaatında görev alan şantiye şefinin tazminat davasıyla karşı karşıya kalması mümkün olabilecektir. Bu durum hukuki güvenlik ilkesiyle bağdaşmaz. Yargıtay Kararı • Dosya içeriğindeki bilirkişi raporunda, proje müellifi ve teknik uygulama sorumlusu inşaat mühendisi N.T.'ın 2/8 oranında, binanın yapımından ve malzeme temininden sorumlu müteahhit E.T.'nun 2/8 oranında, şantiye şefi M.N.P.'in 2/8 oranında, Bayındırlık İl Müdürlüğü adına kontrolör inşaat mühendisi M.B.'un 1/8 oranında, inşaat mühendisi M.G.'in ise 1/8 oranında kusurlu olduğu bildirilmiştir. • Davaya konu binanın 17 Ağustos 1999 yılı depremi sonucu yıkıldığı, ölen 5 kişinin mirasçılarına davacı kurum tarafından ödeme yapıldığı, konu ile ilgili ceza mahkemesinde yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporunda, davalıların kusurlu olduklarının tespit edildiği anlaşılmasına rağmen, davanın tümden reddi doğru olmamıştır. Rücuya konu olan zarar tutarının ne kadarlık kısmından davalıların sorumlu olacağı tam olarak tespit edilememesi halinde Borçlar Kanunu gereğince hakimin adalete uygun karar vermesi gerekir. Bu durumda Borçlar Kanunu göz önünde bulundurularak uygun bir tazminattan davalıların sorumluluğuna karar verilmelidir. 2-) İş Kazalarından Sorumluluk • Ülkemizde her yıl pek çok iş kazası gerçekleşmekte ve bunların önemli bir kısmı inşaat alanlarında meydana gelmektedir. Yapı güvenliği bakımından olduğu gibi iş sağlığı ve güvenliği bakımından da mevzuat Şantiye Şeflerine önemli sorumluluklar yüklemiştir.
Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmelik m.8/4: «Şantiye şefi görev aldığı yapım işinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemin aldırılması yetkisine sahiptir» İş Kanunu m.2: «İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir» Şantiye şefleri, şantiyede çalışan diğer kişilerle ilişkiler bakımından işveren vekili olarak kabul edilir. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu m.3: «İşveren adına hareket eden, işin ve işyerinin yönetiminde görev alan işveren vekilleri, bu Kanunun uygulanması bakımından işveren sayılır» Tüm bu hükümler göz önünde tutulduğunda, şantiye şeflerinin iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin olarak işveren gibi sorumlu oldukları, dolayısıyla bir iş kazası meydana geldiğinde tazminat ödemekle karşı karşıya kalacakları söylenebilir. Burada işçinin ölümü durumunda yakınları tarafından destekten yoksun kalma tazminatı, yaralanma durumunda ise işgücü kaybından doğan tazminat, tedavi masrafları ve diğer zararların talep edilmesi gündeme gelir. Bunların dışında, SGK tarafından işçiye ya da yakınlarına yapılan ödemelerin de sorumlulardan rücuen talep edilmesi söz konusu olmaktadır.
Sorumluluğun Niteliği: İş kazalarından doğan tazminat davalarında müteselsil sorumluluk ilkesi geçerlidir. Borçlar Kanunu m. 61: «Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır» • İş kazalarında mahkeme zararın miktarını ve sorumluların kusur oranlarını tespit etmek için bilirkişiye başvurur. Bilirkişi raporu çerçevesinde sorumluların kusurları yüzde olarak (%10, %30 gibi) kararda belirtilir. Ancak zarar gören kişi, isterse tazminatın tamamını sorumlulardan birinden talep edebilir. Borcun tamamını veya kendine düşenden fazlasını ödeyen kişi, diğerlerine rücu davası açabilir. Borçlar Kanunu m. 62/2: «Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahiptir» • Örneğin bir tazminat davasında mahkeme 100 bin TL’ye hükmetmiş ve davada müteahhit %50, şantiye şefi, %30, vinç operatörü %20 kusurlu olsun. Zarar gören bu 100 bin TL’nin tamamını şantiye şefinden talep edebilir. Şantiye şefi, paranın tamamını ödedikten sonra, kendi payından fazlası için diğer sorumlulara dava açacaktır.
YARGITAY KARARLARI
İnceleme konusu davada; 16.11.2011 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu yaralanan sigortalıya ödenen gelir, geçici iş göremezlik ve tedavi giderinin tahsilinin talep edildiği, dosyada alınan 11.01.2016 tarihli kusur raporunda davalı asıl işveren Sağtur San. Tic. A.Ş. %30, alt işveren %30, şantiye şefi %20, ... Yapı Denetim Ltd.Şti.%10, sigortalı %10 oranında kusurlu bulunmuş, mahkemece kusur raporu esas alınarak davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuştur. • İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde davacının davalı iş yerinde çalışmakta iken 13/12/2013 tarihinde iş kazası geçirdiği, alınan kusur bilirkişi heyeti raporuna göre kazanın meydana gelmesinde şantiye şefi ...'ın %50 oranında, iş güvenlik uzmanının %10 oranında, formen ...'in %15 oranında, vinç operatörü ...'ın %10 oranında, kazazede ...'ın %15 oranında kusurlu oldukları, alınan hesap bilirkişi raporuna göre davacının karşılanmamış gerçek zararının 211.148 TL olduğu, alınan bu bilirkişi raporlarının dosya kapsamına ve delillere uygun olduğu
YARGITAY KARARLARI
Ceza davasında şantiye şefinin ve şirket yetkililerinin kaza olayının meydana gelmesinden sorumlu olduğu tespit edilerek mahkumiyetleri yönünde karar verilmiş olduğundan ve bu nedenle işbu dosyada da aynı kişilere bir miktar kusur verilmesi gerektiğinden konusunda uzman bilirkişi heyetinden yeniden kusur raporu alınmalı, raporda işverenlerin, şantiye şefinin ve sigortalının kusur durumları irdelenerek sonucuna göre karar verilmelidir. • Davacının aracıyla seyir halindeyken yol yapım ve onarım çalışmalarının yapıldığı bölgeye geldiğinde direksiyon hakimiyetini kaybederek trafiğe kapalı olan yolun sol tarafındaki çukura uçarak aracının devrildiği, karayollarının görevlendirmesiyle şantiye şefi olarak çalışan davalının sürücüleri uyaran trafik ışık ve levhalarının yeterli şekilde yerleştirilmesinden sorumlu olduğu açıktır.
CEZAİ SORUMLULUK
Şantiye şefleri, çeşitli sebeplerle tazminat ödemek durumunda kalabilecekleri gibi, fiillerinin Ceza Kanunu’na göre suç teşkil etmesi halinde hapis cezası ile de karşı karşıya kalabileceklerdir. Bu çerçevede şantiye şeflerinin suçlanabilecekleri durumlar: 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun: «Bu kanun hükümlerinin uygulanması sırasında, yapı denetim kuruluşunun icrai veya ihmali davranışla görevini kötüye kullanan ortakları, yöneticileri, mimar ve mühendisleri, yapı müteahhidi, proje müellifi gerçek kişiler 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (madde 9)» ➢İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu: «Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak kişi ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirirse, kamu davası açılmaz, açılmış olan dava düşer, mahkum olunan ceza ortadan kalkar. (TCK m. 184)» ➢Taksirle Öldürme Suçu: «Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (TCK m. 85)» ➢Taksirle Yaralama Suçu: «Taksirle bir başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, 3 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Ancak özel durumlarda bu ceza yarı oranında veya bir kat artırılır.( TCK m. 89)»
YARGITAY KARARI
4708 Sayılı Kanun'un 9. maddesinde yapı denetim şirketi yönetici ve mühendislerinin işledikleri suçlar sebebiyle kamu görevlisi gibi kabul edilecekleri, inşaat mühendisi sanıkların üzerlerine atılı eylemlerin kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçunu oluşturabileceği, bu eylemi yargılama görevinin de Ağır Ceza Mahkemesine ait olacağı gözetilmelidir.
YARGITAY KARARLARI
Dava konusu olayda hafriyat kamyonu sürücüsü, işçinin işaretini beklemeden harekete geçmiş ve işçinin üzerinden geçerek ölümüne sebep olmuştur. Olayda bilirkişi raporuna göre, şantiye şefinin ve işçilerin iş sağlığı ve güvenliği eğitimi almadıkları, işçilere koruyucu malzeme temini sağlanmadığı anlaşılmakla birlikte, kazanın esasen kamyon sürücüsünün dikkatsizliği sonucu meydana geldiği göz önüne alındığında, şantiye şefi olan sanığın alt sınırdan cezalandırılması gerekmektedir. • İnşaat mühendisi olan sanığın, taşeron şirkete ait baraj inşaatında şantiye şefi olduğu, ölen işçinin ise aynı şantiyede gece bekçisi olduğu anlaşılmıştır. Araç kullanmayı bilmeyen gece bekçisinin şirkete ait park halindeki kamyonetin anahtarını izinsiz olarak aldığı, kamyonet içinde etrafı gözetlerken uyuyakaldığı, kamyonetin meyilli arazide el freniyle oynanması neticesinde takla attığı ve bekçinin öldüğü olayda; şantiye şefinin iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili gerekli tedbirleri aldığı, özellikle bekçinin gözetleme yapması için kulübenin temin edildiği anlaşıldığından sanığın beraatine karar vermek gerekmektedir. • Şantiye şefi olan sanığın, inşaatın 4. katının pencere boşluğunda düşmeyi önleyecek şekilde korkuluk, duvar veya destek bulunmasını sağlaması gerekirken bu tedbirleri almamak suretiyle kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. • Şirketin müdürü ve ortağı olan sanığın, inşaat alanında işlerin sağlıklı ve güvenli bir şekilde yürütülmesi amacıyla inşaat mühendisi …..’u şantiye şefi olarak görevlendirdiği anlaşıldığından, meydana gelen kazada cezai sorumluluğu bulunmamaktadır.
YARGITAY KARARLARI
Şantiye şefinin ölen işçinin ekskavatör makine ile temizlik yapmasını önlemesi gerektiği, ancak uyarıda bulunmakla yetinip sahayı terk ettiği dikkate alındığında meydana gelen olayda tali oranda kusurlu olduğu kabul edilmelidir. • Şantiye şefi olan sanığın, alt işvereni yeteri kadar denetlemediği, işçilerin sigortalı olup olmadıkları, sağlık raporlarının bulunup bulunmadığı, gerekli güvenlik ekipmanlarının var olup olmadığı, iş sağlığı ve güvenliği konularında yeterince eğitim verilip verilmediği gibi konularda yeterince bilgi sahibi olmadığı anlaşıldığından kusurlu olduğunu kabul etmek gerekmektedir. • Dava konusu olayın iş kazası olduğu, olayın meydana gelmesinde sağlık ve güvenlik şartlarının yerine getirilmemesi sebebiyle sanık şantiye şefinin asli kusurlu, kişisel koruyucu donanımı olmadan işe başlayan işçinin ise tali kusurlu olduğu belirlenmiştir. • Meydana gelen iş kazasında inşaat mühendisi sanığın şantiye şefi olarak kabul edilip gerekli güvenlik önlemlerini almadığı gerekçesiyle kusurlu bulunduğu kabul edilmişse de, sanığın şantiye şefi olmadığını, yalnızca işçilerin hakedişlerini düzenlediğini, üniversiteden yeni mezun olduğunu beyan ettiği, mahkemenin bu beyanları dikkate almadığı anlaşılmıştır. Mahkemece yapılması gereken şey, sanığın şantiye şefi sıfatına sahip olup olmadığını etraflıca araştırıp sonucuna göre karar vermektir. • Çatı katında bulunan havalandırma boşluğunun etrafında yeterli güvenlik önlemlerinin alınmamış olması ve bu konuda işçilerin uyarılıp gerekli denetim yükümlülüğünün yerine getirilmemiş olması sebebiyle, şantiye şefi olan sanığın alt sınır yerine üst sınırdan cezalandırılması gerekmektedir. Sorumluluktan Kurtulmak Mümkün Mü? • Sıklıkla karşılaşılan iş kazalarında şantiye şeflerinin tazminat ödemekten ve hapis cezası almaktan kurtulmaları için kusurlu olmadıklarını kanıtlamaları gerekmektedir. Bunun kanıtlanması da büyük oranda yazılı belgelerin tam olmasıyla ya da kazanın tamamen işçi yahut bir başkasının kusuru sonucu meydana gelmesiyle mümkün olabilir. • Özellikle yönetmelikte belirtilen şantiye ve işçiler ile ilgili evrakların tam olarak doğru şekilde düzenlenmesi gerekir. • Bunun dışında işçilere iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili gerekli eğitimlerin verildiğine dair belgeler saklanmalıdır. • Şantiye sahasında gerekli olan güvenlik ekipmanları eksikse yazılı olarak müteahhide bildirimde bulunulmalı ve tutanak tutulmalıdır. Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmeliğe göre, şantiye şefinin iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin yetkilerini kullanması müteahhit tarafından engelleniyorsa şantiye şefi sorumlu tutulamaz (m.8/4). • İşçi güvenlik ekipmanlarını kullanmıyorsa uyarılmalı ve uyarının yapıldığına dair yazılı tutanak tutulmalı, bu konuda diretiyorsa işten el çektirilmelidir. • Şantiye şefliği hizmet sözleşmelerinde veya taşeron şirketlerin yaptıkları sözleşmelerde yer alan sorumsuzluk kayıtları şantiye şeflerini kurtarmaz! Çünkü Borçlar Kanunu m.115’e göre, «Uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak kanun ya da yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa, borçlunun kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşma hükümsüzdür»
DİPLOMA KİRALAMAK
Ülkemizde özellikle mühendislik alanlarından mezun olanların şirketlere para karşılığı diplomalarını kiraladıkları yaygın şekilde görülmektedir. Bu durum, ilgili meslek kurallarına göre meslekten çıkarılmaya kadar gidebilecek sonuçları olan bir durumdur. Ayrıca diplomasını kiralayarak hiç gitmediği bir inşaat alanına şantiye şefi olarak atanan inşaat mühendisi, bir iş kazası meydana geldiğinde şimdiye kadar anlatılan durumlardan sorumlu olacak ve büyük ihtimalle de kusursuz olduğunu kanıtlayamayacaktır. Zaten başlı başına risklerle dolu olan şantiye şefliğinin bir de diploma kiralama yoluyla kağıt üzerinde yapılması, telafisi imkansız sonuçların doğmasına sebep olabilir.”