SDÜ İletişim Fakültesi’nden hayatlara dokunan proje: HAYAL ATÖLYESİ
SDÜ İletişim Fakültesi’nde daha güzel bir dünya için insanların birbirlerine katkı sağlamalarına olanak sunmak amacıyla başlatılan Hayal Atölyesi Projesi büyüyerek devam ediyor. Hayalini gerçekleştirenleri konuk eden Hayal Atölyesi, üniversite ve iletişim fakültesi öğrencilerine de hayata bakış açılarında farklılıklar getirmeyi amaçlıyor.
Bu yıl ilk mezunlarını verecek olan Süleyman Demirel Üniversitesi(SDÜ) İletişim Fakültesi, farklı projelerle de adından söz ettiriyor. 2016 yılının Mayıs ayında Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ömer Lüfti Antalyalı’nın fikriyle ortaya çıkan ve Yrd. Doç. Dr. Didem Çabuk’un koordinatörlüğünde başlatılan Hayal Atölyesi her geçen ay büyüyerek devam ediyor. Hayallerin gerçeğe dönüşme hikayelerinin anlatıldığı Hayal Atölyesi, öğrencilerin hayata farklı bakış açısı getirmesi anlamında da anlam kazanıyor.
PROJENİN ÇIKIŞ NOKTASI ‘İLHAM VEREN ÜNİVERSİTE’ SLOGANI
SDÜ’nün ‘İlham veren üniversite’ sloganından yola çıkılarak geliştirilen Hayal Atölyesi Projesi belli kurallar dahilinde gerçekleştiriliyor. Konuşmacılar herhangi bir konu sınırlaması olmadan hayallerini nasıl gerçekleştirdiklerini anlatıyor. Konuşmacıların konulardaki tek sınırlaması ayrımcı söylemlerde bulunmamaları. İnsanların birbirlerine belli konularda ilham vermelerini amaçlayan Hayal Atölyesi’nde konuşmacılara 4 dakika süre tanınıyor. Aylık olarak gerçekleştirilen Hayal Atölyesi bugüne kadar farklı illerden birçok kişiyi ağırladı. Kimisi işaret dilini nasıl öğrendiğini anlatırken, kimisi de Sarıkamış’ta zor şartlarda eğitimlerini sürdüren çocukların hayatlarına nasıl dokunabildiklerinden bahsetti. Hepsinin ortak faydası, SDÜ öğrencilerinin hayatlarına dokunarak onların farklı bakış açıları geliştirebilmelerine olanak sağlamak.
İŞARET DİLİNİ ÖĞRENMEYE SEVK EDEN HİKAYE
Hayal Atölyesi’ne katılanlardan İşaret Dili Tercümanı Havva Çevikbaş, alışveriş için girdiği bir mağazada işitme engelli bir vatandaşı anlamamanın üzüntüsüyle hayal olarak gördüğü işaret dilini öğrenmeyi nasıl başardığını anlattı. İşaret Dili için eğitimine 2 yıl ara verdiği belirten Çevikbaş, “İlginç bir hikayem var; bir çanta mağazasına girdim, içerisi çok kalabalıktı. İçeriye bir bayan girdi, kendini gerçekten ifade etti ama belki 20 kişi varsa hiç kimse onu anlamadı. O gün ben kendime çok kızdım. Çünkü hayat felsefem farklılıklara her zaman saygı ve sevgiydi. Ama o gün ben bunu başaramadığımı gördüm ve eğitim araştırmasına başladım. Daha önce 2 yıllık sosyal hizmetler bölümü bitirmiştim. DGS’ye 2 yıl ara verdim. Eğitim almaya başladıktan sonra aynı kadınla aynı mağazada yine karşılaştım. O gün bir aylık bilgimle o kadına yardımcı olduğumu tarif edemem. İlk karşılaştığımızda ona yardımcı olamadığımda ona engeli ben koyduğumu fark ettim. Engelli arkadaşlarımıza birçok konuda yardımcı olabilirsiniz. Ama işitme engelli kardeşlerimizin çoğu okuma yazma bilmiyor ya da bilgi eksikliği yaşıyor. Hiçbir farklılığın olmadığını ben yaşayarak öğrendim. Aynı dili konuşuyorum, ben sessiz Türkçe konuşuyorum, onlar sessiz Türkçe konuşuyorlar. Ben engeli ortadan kendi adıma kaldırdığım için buradayım. Şuanda tercümanlık yapıyorum. Kreşte 5-6 yaş grubuna bunu öğretmekle başladım. Spikerliğimi, birçok işimi bıraktım tamamen bu işe yöneldim. Denizli ve Isparta’da yetişkinlere de eğitim veriyorum. Herkesin az ya da çok anlayabileceği kadar bu eğitimi alması gerekir” dedi.
SARIKAMIŞ’TAKİ ÇOCUKLARIN HAYATLARINA DOKUNAN PROJE
SDÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Seyfi Kılıç da Antalya Akdeniz Ünivesitesi’nde görevli iken Sarıkamış’taki öğrencilerle ilgili izledikleri bir haberden sonra nasıl harekete geçtiklerini anlattı. Yrd. Doç. Dr. Kılıç, “2012 yılının kış ayında Sarıkamışlı öğrencilerle ilgili bir haber izlediğimizde oradaki çocukların soğuk kış şartlarında kötü durumunda olduğunu gördüğümüzde başta birkaç öğrencimiz olmak üzere bir proje düşündük. İlk başta bu bize hayal gibi gelmiş olsa da daha sonra neler yapabileceğimizi düşündükçe bunun gerçeğe uyarlanabileceğini fark ettik. İlk başta kendi aramızda bir yardım toplayıp Sarıkamış’a bizzat ulaştırmayı düşündük. Sonra proje fakülte içerisinde büyüdü. Bir anda sosyal medya yardımıyla projeyi duyurduktan sonra Antalya’daki diğer belediyeler de bu konuda bize destek verdi. Antalya’daki belediyeler, eğitim kurumları ve farklı yardımsever kişilerden kırtasiye, giysi gibi eşyalar topladık. İkinci hayalimizde bu eşyaların nasıl ulaştırılacağı kısmıydı. Çünkü ilk başta küçük ekibimizle kendimizin topladığı eşyaları teslim etmek istiyorduk ancak toplanan eşyalar bir kamyona ulaşınca ulaştırma sorunu çıktı. Bu konuda da neler yapabileceğimizi düşündük. İlk başta twitter üzerinden farklı kargo şirketleriyle temasa geçtik. Ayrıca Twitter’da Sarıkamışlı Çocuklar Üşümesin diye bir hastang oluşturduk. Bize bir kargo şirketi bu anlamda yardımcı oldu. Bizim topladığımız tüm yardımları o kargo şirketi götürmeyi taahhüt etti.
ANLATILMAZ BİR DUYGUYDU
4 öğrencimle birlikte Sarıkamış’a yolculuğa çıktık. Yorucu bir yolculuğun ardından Sarıkamış’ta bizi karşılayan eğitimciler ve belediye başkanının gözündeki o pırıltı bizim o yorgunluğumuzu alıp götürdü. İkinci günün sabahında Sarıkamış’ta bir ilkokula ziyarette bulunarak bizzat topladığımız eşyaları kendi ellerimizle vermeyi ve çocukların yüzündeki gülümsemeyi kendimiz görmeyi istedik. Bu anlamda bizim için anlatılmaz bir duyguydu. Çünkü ilk kez topluma dokunan bir proje gerçekleştirmiştik. Başta hayal gibi geliyordu. Çünkü bu kadar eşyayı toplamak ve onu Antalya’dan Sarıkamış’a ulaştırmak zor olsa da bunu gerçekleştirmek mutluluk vericiydi” şeklinde konuştu.
Diğer birçok katılımcı da bugüne kadar hayallerini nasıl gerçekleştirdiklerini anlattı ve bundan sonraki atölyelerde de anlatmaya devam edecekler. GÜLSES GAZETESİ