Sivrisinek sorunu çözümünde topu birbirlerine attılar
Gelendost bölgesindeki sivrisinek sorunu İl Genel Meclisi’nde genel görüşmeye açılırken, bu konuda ilk önergeyi veren Necdet Satılmış, göl etrafından yakalanan bir sivrisineği toplantıya getirdi. Genel görüşmede sunum yapan kurumların birbiriyle çelişen çözüm önerileri sundukları ve topu birbirlerine attıkları görüldü.
Gelendost İl Genel Meclisi Üyesi Necdet Satılmış’ın yaklaşık bir yıldır dönem dönem gündeme getirdiği sivrisinek sorunu, mecliste genel görüşme ile masaya yatırıldı. Bu kapsamda genel görüşmede Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü Çevre Yönetim ve Denetim Şube Müdürü Cahit İnce, DSİ Ziraat Mühendisi Süleyman Erman, İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Şube Müdürü Mehmet Nazif Aydın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Su Ürünleri İşletme Müdürü Arif İlbey ve Eğirdir Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürü Şakir Çınar sivrisineklerin artma nedenleri ve çözüm önerilerine ilişkin sunumlarını yaptılar.
TOPLANTIYA SİVRİSİNEKLE GELDİ
Gelendost İl Genel Meclisi Üyesi Necdet Satılmış, önergesini verdiği sorunun ne kadar büyük olduğunu göstermek amacıyla toplantıya göl kenarından yakalanmış bir sivrisinekle geldi. Pet şişe içerisindeki sivrisinek meclis üyeleri tarafından incelenirken, bazı meclis üyeleri bunun örümceğe benzediğini söylediler.
SATILMIŞ: ISIRIR, KÜÇÜK BİR KAŞINTIYLA GEÇER DÜŞÜNCESİNDELER
Toplantının da açış konuşmasını yapan Satılmış, sivrisinek sorunu üzerine geçen yıl önerge verdiğini belirterek, şunları söyledi: “Fakat toplumumuz sivrisinek türünü herhalde tek olarak görüyor ve ısırır, küçük bir kaşıntıyla geçer düşüncesindeler. Bazı arkadaşlar da sinek konusunun mecliste gündeme getirilmesine güldüler. Fakat ben o yörenin vatandaşıyım ve elma ürettiricisiyim. Gelendost ilçesinde ve köylerimizde, Hoyran Gölü kıyılarında da sinek olayının görüldüğünü öğrendim. Bu sivrisinek türü değişik bir tür. Gelendost İlçe Tarım Müdürümüzle görüştüm, canlı olarak sivrisinek istedim.
VÜCUDUNUZUN FARKLI YERLERİNDEN ISIRDIĞINDA ARTIK 2-3 AY KENDİNE GELEMEZSİN
Bu sinek kot pantolonu ve elbisenin üzerinden ısırıyor. Isırdığı zaman 5-6 santim genişliğinde şişme yapıyor, kaşıdığında daha büyük şekil alıyor. Vücudunuzun farklı yerlerinden ısırdığında artık 2-3 ay kendine gelemezsin. Geçen yıl Gelendost Devlet Hastanesi Başhekiminden bu konuyla ilgili rapor istedim. Konuyla ilgili hastaneye başvuran oluyor mu diye sordum. Sıcak iklimde, elma sezonunda günde 35-70 kişi arasında hastaneye başvuru olduğunu söyledi. Bu konuda ileriye yönelik hastalıklara neden olabileceği konusunda uyardı. Bu konuyu hafife almayalım. Bunun çözümü tek bir kurumun değil, tüm kurumlarındır. Sivrisinek konusunda ilgili olan kurumların acilen bu sorunu çözmesi lazım. Geçen yıl sivrisinek neden çoğalıyor diye bakmıştık, yılda 300-400 ton kurbağa yakalama olayı olmuş. Balıkçılık Kooperatifindeki arkadaşlara telefon açtım. Kurbağa yakalama olayı yasaklanmıştır. Geçen yıl konuyla ilgili canlı sivrisinekleri SDÜ Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölüm Başkanlığı’na gönderttim. Ne tür bir sivrisinek olduğu ve zararları raporda bana gönderildi. Bu sivrisinek türü daha önceleri az miktarda görülüyordu. Şimdi Avşar ve Yenice bölgesinde görülüyor. Bugün havaya baktığımızda bulut şeklinde görülüyor. Elma bahçesine gelen işçilere sinek saldırıyor. Tüm kurumlarla topyekun mücadele edip, bu sorunu çözelim.”
İNCE:7 SORUN BELİRLEDİK
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü Çevre Yönetim ve Denetim Şube Müdürü Cahit İnce de kendilerine göre 7 sorun belirlediklerini ifade ederek bu sorunları, “Kimyasal mücadele yapılması nedeniyle sivrisineklerin bağışıklık kazandığı, Kimyasal mücadele yapılırken besin zinciri döngüsünün bozulması nedeniyle sivrisinekle beslenen canlıların yok olması, Sazlıkların kesilmesi, yakılması nedeniyle sivrisinekle beslenen canlıların yok olması, 0-300 metre arasında hayvancılık, zaafi amaçlı hayvancılık faaliyetlerinin artması, Eğirdir Gölü maksimumum su kotunun azalması, Sivrisinek kaynaklı hastalıklar” olarak sıraladı.
BİYOLOJİK MÜCADELE YAPILMALI
Sorunlara çözüm önerileri de sunan İnce, “Kimyasal mücadele yerine üniversitenin ilgili bölümleri, il ve ilçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, Orman Su Bakanlığı 6. Bölge Müdürlüğü Isparta Şube Müdürlüğü’nce biyolojik mücadele yapılması, Biyolojik mücadele yapılarak üniversitenin ilgili bölümleri, il ve ilçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, Orman Su Bakanlığı 6. Bölge Müdürlüğü Isparta Şube Müdürlüğü’nce bozulan besin zinciri döngüsünün düzeltilmesi, Sazlıkların kesilmesi, yakılmasının Orman Su Bakanlığı 6. Bölge Müdürlüğü Isparta Şube Müdürlüğü’nce önlenmesi, 0-300 metre arasında hayvancılık, zati amaçlı hayvancılık faaliyetlerinin il ve ilçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ve sınırları içerisinde ilgili belediye başkanlığı, belediye sınırları dışında il özel idaresi tarafından önlenmesi, Eğirdir Gölü maksimumum su kotunun azalması, sulama veya Kovada kanalına su verilmesi gibi nedenlerle DSİ 18. Bölge Müdürlüğü tarafından önlenmesi, Sivrisinek kaynaklı hastalıklar nedeniyle İl Sağlık Müdürlüğü’nce sağlık taraması yapılması önem arz etmektedir” dedi.
ERMAN: KURUM OLARAK SİNEK ÇOĞALMASINI ÖNLEYECEK BİR ÇALIŞMAMIZ BULUNMAMAKTADIR
DSİ 18. Bölge Müdürlüğü Ziraat Mühendisi Süleyman Erman ise sivrisinek çoğalmasını engelleyecek bir çalışma yapmadıklarını belirtti. Erman, “Devlet Su İşleri olarak sulama tesislerimizin olduğu yerlerde temizlikleri yapmaktayız. Bu temizlik amacı da mevcut tarımsal alandaki bitkinin alabileceği sudan fazlasını alan dışına boşaltmaktır. Geçtiğimiz 2 yılda Gelendost’ta böyle bir çalışma yaptık. Tarım arazisini korumak, çoraklaştırmamak amacıyla bu tür faaliyetleri yapıyoruz. O çalışmayı yapınca sineklerde bir artış oldu. Ama kurum olarak bunu önleyecek bir tedbir alamıyoruz. Sadece sulama tesisimizi ve bitkileri korumak amacıyla tüm çalışmalarımızı yapıyoruz. Kurum olarak sinek çoğalmasını önleyecek bir çalışmamız bulunmamaktadır” dedi.
AYDIN: ÖNCELİKLE HAŞERE MÜCADELESİ YAPILMASI GEREKİR
İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Şube Müdürü Mehmet Nazif Aydın da sunumunda sivrisinek türlerinden ve zararlarından bahsetti. Gelendost bölgesinde sivrisinek istilası ile ilgili olarak öncelikle haşere mücadelesi yapılması gerektiğini vurgulayan Aydın, “Bu kontrol 4 aşamada gerçekleşmektedir. Fiziksel mücadele haşerelerin evlere, bahçelere, ofislere, kısacası kullanım alanlarına girmesi, barınması ve üremesini önleme için yapılan mücadeledir. Örneğin barınacağı alanlara tel örgüler çekilerek korunmaya çalışılması gibi. Ayrıca çevreye zarar verebilecek kirli alanların, logar kapaklarının kapalı tutulması, logar kanallarının izolasyonlarının sağlanması, kirli su birikintilerin kurutulması fiziksel mücadele için etkenleri. Biyolojik mücadele günümüzde sivrisinek ve kemirgen mücadelesine kullanılmaktadır. Çevreye en zararlı yöntem bu yöntemdir. Larva mücadelesi özellikle Nisan ve Mayıs döneminde yapılması gerekmektedir. Bu dönemde su birikintileri, sulama kanalları, fosseptik çukurları, açık logar girişlerinde mücadele yapılması gerekmektedir. Kimyasal mücadelede kullanılan ilaçların doğadaki ekolojik denge ve insan sağlığına verdiği zarar nedeniyle dikkatli kullanılması gerekmektedir. Kültürel mücadele de ise bireylerin bilinçlendirilmesiyle yapılmaktadır.
TARAMALARDA DAHA ÇOK ALERJİK REAKSİYONLAR GÖRÜLMÜŞTÜR
Gelendost bölgesinde dönem dönem aile hekimlerimiz tarafından bu olayların arttığı dönemde kendilerine kayıtlı hastalarla ilgili taramalar yapmaktadırlar. Geçen yıl 3-4 ayrı tarama yapılmıştır. Taramalarda daha çok alerjik reaksiyonlar görülmüştür. Diğer hastalıklarla ilgili hiçbir bulgu elimize geçmemiştir” şeklinde konuştu.
BIYIK: EKOBİR PROJESİ KAPSAMINDA SAZLIK ALANLARDA İLAÇLAMA DÜŞÜNÜLÜYOR
Gıda, Tarım Ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Su Ürünleri Şube Müdürü Arif Bıyık ise konuşmasında özellikle Gelendost’ta ada bölgesi, Höyük, Akkeçili, Aşağı tırtıl, Hoyran, Aşağı Kaşıkara’da sazlık alanın büyük kısmının yakıldığının görüldüğünü söyledi. Bıyık, “Sazlıkların kesilmesi ile ilgili 4/1 numaralı ticari amaçlı su ürünleri avcılığını düzenleyen tebliğ ile Orman ve Su İşleri Bakanlığının çıkardığı sulak alanları yönetmeliğinde çelişki bulunmaktadır. İki bakanlığına da yetki verilmiştir. Burada yetki karmaşası var. Bu anlamda su bitkilerinin kesilmesi ve yakılması noktasında yasal mevzuatlarda sıkıntı var. Özellikle Hatay’dan Eğirdir Gölü, Gelendost bölgesine kurbağa toplayıcıları geliyor. Bununla ilgili müdürlük olarak düzenli şekilde bununla mücadele ediyoruz. Kurbağa avcılığına Eğirdir Gölümü kapalıdır. EKOBİR’in sivrisinekle ilgili bir projesi var. 150 bin lira il özel idareden para ayrılmış. 2-3 gün içinde Ankara ve Denizli’den 2 firma gelecekler ve burada bir sunum yapacaklar. Sazlık alanlarda ilaçlama düşünülüyor. Ankara firması 500-600 bin lira para çıkarmış, bu biraz fazla. Geçen yıl ilçe müdürlüğümüz tarafından belediye yardımıyla ilaç alınıp, ilaçlama yapıldı. Sivrisinekle ilgili EKOBİR’in projesi dışında bir çalışmamız yok.”
ÇINAR: EKOLOJİK BİR SORUN
Eğirdir Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürü Şakir Çınar da sorunun ekolojik olduğuna değinerek, “100 yıl önce de Eğirdir Gölü’nün etrafında insanlar, hayvanlar, kamış, ot, balık vardı. Ama 100 yıl önce olmayan sorunlar bugün varsa biz sisteme parmağımızı sokarak çarkı işlemez hale getirmişiz” dedi.
MEVCUT SİVRİSİNEK LARVALARINI YOK EDECEK CANLIYI BIRAKMADIK
Göldeki 14-15 balık türünden 1-2’si hariç hepsinin sivrisinekle beslenen türler olduğunu ifade eden Çınar, “Geçtiğimiz yıllarda 1500-2 bin ton balık avlarken biz bir takım yanlış uygulamalarla balığı azalttık. Dolayısıyla mevcut sivrisinek larvalarını yok edecek canlıyı bırakmadık. Biyolojik mücadeleyi yapan enstrümanları içeriden aldık. Sivrisinekleri öldürmeyeceğiz bataklıkları kurutacağız denilir. Eğirdir Gölü bir bataklık değil. Ama Eğirdir Gölü’nün etrafında sulak alanı haline gelmiş ne yazık ki bataklık diyebileceğimiz hiçbir müdahalenin dışında olan alanlar var. Örneğin kanalizasyonların atık yerleri ya da köylerin kanalizasyonlarının boşaldığı yerler, sulama kanallarının rehabilitasyonu yapılamadığı alanlarda ciddi şekilde sivrisinek ya da diğer canlıların üreme alanları haline gelmiştir” diye konuştu.
EĞİRDİR GÖLÜ’NDE NE OLURSA OLSUN SAZ YA DA
SU BİTKİSİ KESİMİNİN ARTIRILMASI KANAATİNDEYİM
Soruna ilişkin çözüm önerilerini sıralayan Çınar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğirdir Gölü Türkiye’nin en büyük göllerinden bir tanesi. Ama buna rağmen aşırı avcılığı ya da illegal avcılığı azaltmamız lazım. Çünkü balık popülasyonu çoğaltılırsa sivrisineklerle mücadele daha kolay olacaktır. Eğirdir Gölü’nde ne olursa olsun saz ya da su bitkisi kesiminin artırılması kanaatindeyim. Biz biyolojik mücadeleyi yapacak balıkların ortada olduğu dönemde ortada sivrisinek göremezken, kenarda sazlıkların olduğu bölgede ciddi sıkıntı var. Eğirdir Gölünün etrafında bırakın balığın girmesini insanın giremeyeceği saz ormanları oluşturuldu. Senirkent bölgesinde çok ciddi sıkıntıların olduğunu görüyoruz. Meclis olarak gidersek, buradaki irade oraya yansırsa bu sorunun çözülebileceğine inanıyorum.
İSTANBUL’DA HALİÇ’İ TEMİZLEMİŞSEK BU BÖLGELERİN DE TEMİZLENMESİ LAZIM
Bilhassa Pupa Çayı, Yalvaç Deresi ve Hoyran çayı ağzındaki saz kesim alanlarının tüm kurumların görüşleri alınarak kesinlikle rehabilite edilmesini öneriyorum. Belki uç bir şey olacak ama nasıl ki İstanbul’da Haliç’i temizlemişsek bu bölgelerin de temizlenmesi lazım. Senirkent bölgesinde her yıl 150-200 metre içeriye doğru bu orman büyüyor. Ayrıca yaz boyunca yapmadığımız kirliliği kış boyunca göle taşıyoruz. Bunun bir şekilde engellenmesi lazım. Bunun engellenmesi için meclis üyelerinin orayı gezmesi lazım. Bir de gölde düşünülen sinek mücadelesinin karada yapılması taraftarıyız. Göl aynası dediğimiz bölgede balık o mücadeleyi yapıyor. Gelendost bölgesinde çok büyük sazlık alanlar var. Girmeniz mümkün değil ve burada balık da yok. O bölgelerde her kurum kendine göre ekip belirleyip bunun mücadelesine başlamalı ve dranaj kanalları, kanalizasyon kontrol altına alınmalı.”
ÖZDEMİR: BUGÜN SİVRİSİNEKTEN BAHSEDİYORUZ BELKİ 5 YIL SONRA EJDERHADAN BAHSEDECEĞİZ
İl Genel Meclis Üyesi Fevzi Özdemir de sazlıkların yaban hayatı açısından çok önemli olduğunu belirterek, “Sazlık olmazsa olmaz. Sazlığın olması gölün kirli olduğu anlamına gelmez. Tarım il müdürlüğündeki arkadaşlarımız sazlıkların yakılması görüldü dedi, yakılmasıyla ilgili neden müdahale edemiyoruz? Necdet bey bir yıldır sinekten bahsediyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Gölde yapılması gerekenleri somut hale getirmezsek bugün sivrisinekten bahsediyoruz belki 5 yıl sonra ejderhadan bahsedeceğiz, belki dört tane gözü, 10 bacağı olan kurbağadan bahsedeceğiz, belki de kafası balık gibi yüzgeçleri insan eline benzeyen balıklardan bahsedeceğiz. Eğer biz bugün Eğirdir Gölü ve Karacaören barajı ile ilgili yapılması gerekenleri yapmazsak önümüzdeki tehlikelere hazırlıklı olalım” dedi.
AKGÜL: HERKESİN TAŞIN ALTINA ELİNİ SOKMASI LAZIM
Konuyla ilgili son söz alan AK Parti Grup Sözcüsü Yaşar Nail Akgül ise, “Misafirlerimiz hepsinden değerli bilgiler verdi. Ama ne yazık ki daha önce özel hüküm belirlemelerde, gerekse Eğirdir Gölü’nün korunması noktasındaki görüşmelerimizdeki fikirlerden bir adım ileri gidilmediğini görmekten büyük bir üzüntü duyduğumu belirtmek isterim. Her şeyi yerli yerinde zamanında söylemek gerekiyor. Hiçbir arkadaşımız Eğirdir Gölünün kirlenmesini istemiyor. Kimse kimyasal mücadele edilmesini istemiyor. Geçen ay ki raporumuzda açık açık yazdık ki mücadelenin suda değil, karada yapılması gerektiğini belirttik. Elbette bürokrasimiz kendine verileni görevi yapmak zorundadır. Neden biz koruma kullanma dengesini hiç lugatımıza almıyoruz da hep mevzuatlarda yazan yazıları alıyoruz. Bunu hep söylüyoruz ama hep aynı savunmalar geliyor. Gölü korumak Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’nün görevi olmamalı. Herkesin taşın altına elini sokması lazım. Eğirdi Gölünün etrafında hayvan otlatılmasın deniyor. Küçükbaş, büyükbaş hayvanlar mı daha çok kirletiyor yoksa insanlar mı kirletiyor” ifadelerini kullandı.GÜLSES GAZETESİ