Tarih: 23.02.2018 07:14
Su artık depolanacak dönemlere geldi
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Eğirdir-Isparta Temsilcisi- Bilim Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Erol Kesici, bu mevsimde yağışların olmaması nedeniyle bölgemizde ciddi bir kuraklık tehlikesi bulunduğunu ifade ederek, Eğirdir Gölü’nde en büyük tehlikenin Hoyran kesiminde yaşandığını söyledi.
Türkiye, bu mevsimde son yılların en kurak kışı dönemini yaşıyor. Bu kuraklıktan Göller Bölgesi olarak adlandırılan yöremiz de nasibini alıyor. Bu konuda değerlendirmelerde bulunan Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Eğirdir-Isparta Temsilcisi- Bilim Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Erol Kesici, Eğirdir Gölü’nde en büyük tehlikenin Hoyran kesiminde yaşandığını ifade ederek, gelecekle ilgili bazı önerilerde bulundu.
EĞİRDİR GÖLÜ’NDE EN BÜYÜK TEHLİKE HOYRAN KESİMİNDE YAŞANIYOR
Göller Bölgesi dediğimiz bölgede birçok doğal böl bulunduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Erol Kesici, “Dünyada en çok doğal gölü olan bölge Göller Yöresi dediğimiz yerdir. Fakat son yıllarda bunlarda aşırı oranlarda düşüşler var. Bazılarında kurumalar var. Burdur Gölü ve Acıgöl’ün durumu malum, Karamık aynı şekilde, Eğirdir Gölü’nde su seviyesi geçen yıllara nazaran ciddi şekilde azaldı. Eğirdir Gölü’nde geçen yıllara göre 2 metreye kadar azalma olduğunu söyleyebiliriz. Kıyılarda da kurumalar var. Bu çekilmeler de yer yer bazı yerlerde yüzde 30 seviyelerinde. Eğirdir Gölü’nde en büyük tehlike Hoyran kesiminde yaşanıyor. O kesimde ciddi tehlikeler var. Orada su tehlikesi giderek azalmakla birlikte ciddi şekilde bitki oluşumu söz konusu. Gölün ortadan da ayrılması da söz konusu olabilir.
BU AÇIDAN YÖREMİZİN KURAKLIK BÖLGESİNE GİRDİĞİNİ SÖYLEYEBİLİRİZ
Yağışların en bol olacağı, derelerin, çayların getirdiği sularla birlikte göllerde, nehirlerde, göletlerde suyun daha çok olacağı aylarda olmamıza rağmen burada büyük miktarda su kayıpları var. Bunun Temmuz ve Ağustos’unu düşünürsek çok ciddi tehlike ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu açıdan yöremizin kuraklık bölgesine girdiğini söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.
ŞU DÖNEMDE BİLE İNSANLAR TARLALARINI SULAMAKLA MEŞGULLER
Su kullanımında ve yöremizdeki tarım uygulamalarında bir gelişme olmadığına dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Kesici, sözlerini şöyle sürdürdü: “Beyşehir Gölü’nde çok ciddi su kayıpları var. Şu dönemde bile insanlar tarlalarını sulamakla meşguller. Neden diye sorduğumuzda tabana su gitsin diyorlar. Zaten tabanda su yok. Eskiden 10-20 metreden çıkan sular şimdi 100 metreden çıkmıyor. Bu da tehlikeli bir şey. Tarımda, yöremizde de sulu tarımdan kesinlikle vazgeçilmeli. Örneğin birçok yerde damlama sulama ile yerler var. Ama Eğirdir ve Gelendost’un birçok yerinde vahşi sulama ile sulama yapılmakta. Bundan kaçınmak gerekiyor.
PANCAR İÇİN ŞUBAT AYINDA SULAMA YAPILIR MI?
Sellerden bahsediyoruz. Şimdi suyun gideceği yer kalmadı. Her yer taş ve asfaltla kaplı. Hidrojik kuraklık var. Hidrojik kuraklık bu sefer tarımsal kuraklığı getiriyor. Tarım için suya olan talebi haddinden fazla artırıyor. Pancar için Şubat ayında sulama yapılır mı? Neden suluyorsun diyorsun, yer altına su gitsin diye suluyoruz diyorlar. O yüzden kuraklık ciddi boyutlara ulaştı.
SON YAĞIŞLAR AMAN AMAN BİR ARTIŞ GETİRMEDİ
Yöremizde son yağışlar öyle çok aman aman bir şey getirmedi. Çünkü çoğu yer altına gidemiyor. Denizlere ulaşıyor. Denizlere ulaşması da iyi ama tatlı suyun mutlak suretle verimli şekilde tutulması gerekiyor. Bölgemizde kesin olmamakla birlikte yüzde 20-30 seviyesinde göletler ve barajlarda düşük söz konusu.
YÜZEY SULARINI ARTIRMANIN YOLUNA BAKILMALI
Su kullanımıyla ilgili suyu tasarruflu kullanın derler. Onun yapılması önemli ama o dönemleri geçtik artık. Bizim artık yüzey sularını nasıl artırabilirizin yollarını belirlememiz gerekiyor. Bunun da tek kaynağı göller bölgesindeki doğal göllerin önüne çok sayıda baraj, gölet yapmamak gerekiyor. Elbette baraj, gölet yapılacak yerler var. Buna karşı değiliz ama Eğirdir, Beyşehir Göllerini besleyen ana sular üzerine siz baraj, gölet yaparsanız su bölünür. Bu sefer su buharlaşır. O zaman da göl kaybedilir.
YAĞMUR SUYU TOPLAMA YÖNTEMLERİ VAR
Su artık depolanacak dönemlere geldi. Bu yağmur suyun toplanması şeklinde olabilir. Ya da uygun olan yerlere yeraltı göletlerinin yapılması şeklinde olabilir. Tarımda olan suyun vahşi sulamadan uzaklaşması gerekir. Yağmur suyu toplama yöntemleri var. Bugün artık büyük kentlerde binaları yaparken oluklardan akan yağmur sularının ana depolarda toplanabileceği sistemler yapıyorlar. Belediyelere bu konuda da görevler düşüyor. Yağmur suyu toplama sistemine sahip çatılara sahip olabiliriz. Bunu içme suyu, çamaşır ve bulaşığın dışında birçok alanda kullanabiliriz. Suyu koruyabilmemiz için suyu da kirletmemiz gerekir. Artık susuz mevsimlere geldik. Kışın kuraklık yaşıyoruz.
SUYUN FABRİKASI YOK
Teknoloji gelişmiş ama yüzey sularımızı akılcı kullanamıyoruz. Suyun fabrikası yok. Suyun fabrikası Eğirdir Gölü’dür, Beyşehir Gölü’dür, Gölcük Gölü’dür. Suyu elde edebilecek sistemimiz sadece doğa. O zaman yer altı sularının bulunduğu yerlerin, yatakların ve nehirlerin bozulmaması gerekiyor.
KURAKLIĞIN TEMEL NEDENİ SU KAYNAKLARINI İYİ İŞLETEMEMİZ
Bizdeki kuraklığın temel nedenlerinden birisi doğal su kaynaklarımızı iyi işletmemizden kaynaklanıyor. Eğirdir Gölü’ne baktığımızda orayı besleyen birçok dere ve çayların üzerinde gölet ve barajlar var. O zaman göle gidecek suları azaltmış oluyoruz. Şehir altındaki su hatlarının tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor. Kendi yöremiz olarak düşünürsek suyun şişelenmesiyle ilgili çok sayıda tesis var.
EĞİRDİR GÖLÜ’NDE DERİNLİK 16 METREDEN 9 METREYE DÜŞTÜ
Beyşehir Gölü son 30 yıl içerisinde 25 metreden 5-6 metreye düştü. Eğirdir Gölü 16 metre derinlikten 9 metre derinliğe düştü. Kıyı kenarlarında çekilme var. Göletlere baktığınız zaman yüzde 30-40’lık su kayıpları demek, sulama dönemlerinde ne yapacağız? Buğday ekilen yerlerde bile sulu tarım özentisi var. Her isteyen her istediğini dikmesin. Bunun bir programı olsun. Ayrıca ağaçlandırmanın artırılması gerekir. Nemi tutabilmek için bol bol sulak alanlara ağaç dikmek gerekiyor. Nemi tutarak yağmuru getiren sistemlerdir. Anahtarı doğanın içinde olan yöntemlerle kuraklığı azaltabiliriz. Bunun başında çok daha az tüketmemiz gerekiyor. Suyu bilinçli tüketmek lazım. Biz israfçı bir toplum olmazsak suyu da akılcı tüketmiş olacağız.”
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —