Tanıtımı arttıkça GÜL yüz güldürüyor
Türkiye'nin gül bahçesi Isparta'da Mayıs ortasında başlayan gül hasadıyla birlikte Göller Yöresi'ndeki gül üreticilerinde hasat telaşı var. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte gül bahçelerinin yolunu tutan üreticiler, 'rose damascena' olarak anılan yağlık gül çiçeklerini tek tek ve elleriyle topluyorlar. Parfümden kozmetiğe, gıdadan sağlık alanına kadar çok geniş bir kullanım alanı olan gülün dünya genelinde üretiminin yaklaşık yüzde 65'ini tek başına Isparta karşılıyor. Ancak Türkiye, gül suyunda İran'ın, gülyağı ve tanıtımda Bulgaristan'ın yarattığı enerjiyi bir türlü yakalayamıyor. Önemli bir ihraç ürünü olan gülde üretici doğrudan destek ve ihracat konusunda da destek istiyor. Tanıtımda son yıllarda yapılan çalışmalarla gül turizminin başlaması, gül çiçeği ve gül ürünleri açısından bir umut oldu. Gümrük ve Ticaret Baskanlığı'na bağlı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü'nün 2016 yılı için hazırladığı 'Gül Çiçeği Raporu'nun sonuç bölümünde “Sınırlı bir bölgede üretimi yapılan gül çiçeği bir kültür ürünü olarak ele alınmalı ve bu kapsamda devlet desteğine ve korumasına tabi olmalıdır” deniliyor.
GÖLLER YÖRESİNDE GÜL VE KİRAZ ZAMANI
Haziran, Göller Yöresi'nde gül ve kirazın ayı. Bölgenin kalbi konumundaki Isparta Türkiye'nin de gül bahçesi olarak biliniyor. 'Rose damascena' olarak bilinen Isparta'daki yağlık gül üretiminde Mayıs ortalarında başlayan hasat, yükseltiye göre haziran sonuna kadar sürüyor. Gül bahçelerinda sabahın ilk ışıklarıyla başlayan hasat hem çok keyifli ama bir o kadar da zahmetli. Tek tek ve elle toplanan gül çiçekleri, güneşin yakıcı etkisine maruz kalmadan ve daha üzerindeki çiy damlaları kurumadan alım merkezlerine, oradan da yöredeki damıtma tesislerine götürülüyor.
DÜNYA GÜL ÜRETİMİNİN MERKEZİ ISPARTA
Dünyada Türkiye'nin dışında en çok gül üreten ülke Bulgaristan. Bunun dışında İran, Fas, Çin, Hindistan gibi ülkelerde de gül üretimi yapılıyor ancak yılda 15 bin ton dünya üretiminin yüzde 65'ini Türkiye karşılıyor. Türkiye'deki üretim ise Isparta mezkezli Göller Yöresi'nde (Burdur, Afyonkarahisar ve kısmen Denizli) yoğunlaşıyor.
BULRAGİSTAN'DAN GÖÇ EDEN TÜRKLER GETİRDİ
1870’li yıllarda Bulgaristan’dan Anadolu’ya göç eden Türklerin Isparta'ya yerleştirilmesiyle başlayan bölgedeki gül üretimi, bugün bölgeyi dünya gül üretiminin merkezi haline getirdi. Isparta kent merkezinde 'Gülcü' ve 'Gülistan' ve 'Gül Evler' adıyla anılan mahalleler, gülün kentin sosyal dokusuna nasıl işlediğinin de bir göstergesi.
8 BİN ORTAKLI ÜRETİM KOOPERATİFİ GÜLE YÖN VERİYOR
Türkiye'nin tek gül üretimi kooperatifi olan Isparta'daki GÜLBİRLİK, sektörün en önemli alıcısı konumunda. 8 bin civarında üretici ortağı bulunan GÜLBİRLİK dışında yaklaşık 15 civarında özel işletme de gül çiçeği işleyerek parfüm, kozmetik ve gıda sektörünün ham madde ihtiyacını karşılıyor.
DEĞERİ ALTINLA ÖLÇÜLEN GÜLYAĞI İHRAÇ EDİLİYOR
Değeri altınla ölçülen gülyağı en önemli ihraç ürünü. 2016 yılında gülyağının kilosu 11.250 Avro olarak açıklandı. yalnızca GÜLBİRLİK'in ihraç ettiği gülyağından yaklaşık 16 milyon Dolar gelir elde edildi. GÜLBİRLİK bünyesinde kurulan ve 'Rosense' markasıyla gül ürünleri üretimi yapan firmanın kısa sürede Avrupa'dan Çin'e dünyanın pek çok ülkesinde varlık göstermesi, gücünü üretimden alan yerel markaların küresel pazarda ayaklarının nasıl sağlam basabileceğini de gösateriyor.
OSMANLIDAN BUGÜNE GÜL PAZARI FRANSIZLARIN ELİNDE
Osmanlı döneminden bu yana kokusuyla ünlü Isparta gülünün en büyük alıcısı, dünyanın koku pazarını elinde bulunduran Fransızlar. Geçmişte köylerde odun ateşiyle kaynayan imbiklerde geleneksel yöntemlerle kaynatılarak elde edilen gülyağı ve gül suyunu satarak geçimini sağlayan üreticiler bugün topladıkları gülleri modern tekniklerle damıtma yapan fabrikalara satıyor.
BAKANLIĞIN GÜL ÇİÇEĞİ RAPORU DA AYNI ŞEYİ SÖYLÜYOR
Bütün bu beklentiler devletin ilgili kurumlarınca da bilinmesine karşın, çözüme yönelik somut adım atılmaması en önemli sorunların başında geliyor. Gümrük ve Ticaret Baskanlığı'na bağlı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü'nün 2016 yılı için hazırladığı 'Gül Çiçeği Raporu'nun sonuç bölümünde şöyle deniliyor:
'GÜL ÇİÇEĞİ KÜLTÜR ÜRÜNÜ, DEVLET KORUMASINA ALINMALI'
"Sınırlı bir bölgede üretimi yapılan gül çiçeği bir kültür ürünü olarak ele alınmalı ve bu kapsamda devlet desteğine ve korumasına tabi olmalıdır. Birlik ve kooperatiflere ürün teslimatı yapan ortaklarına yapılabilecek ürün alım desteği ve bölgenin önemli ürünü olan gül çiçeğinden elde edilen ürünlerin ihracatında teşvik verilmesi yerinde olacaktır. Bu teşvikten Kooperatif ve yerli firmaların ayrıcalıklı olarak faydalandırılması gerekmektedir. Bölgedeki kurum ve kuruluşların işbirliğiyle bu potansiyelin kullanılması, parfüm ve kozmetik sanayinde gelişilmesi hem bölge hem de Türkiye için çok yararlı olacaktır.
'ÜRETİCİLERİNİN ULUSLARARASI REKABET GÜCÜ ARTIRILMALI'
Gül hasadı zamanında yapılan kültür turlarının bölgeye yayılması projesi ile birlikte, Gül çiçeğinin tarım ürünü olması dışında, turizm öğesi olarak da markalaşmasının sağlanması amaçlanmaktadır. Sonuç olarak yağ gülü tarihi geçmişiyle birlikte kültürel bir değerdir. Hem yurtiçi hem de uluslararası pazarlarda gül üreticilerinin rekabet gücünün artırılması, gül yetiştiriciliğinin teşvik edilmesi ve geliştirilmesi kırsal kalkınma ve sürdürülebilirlik açısından oldukça önemlidir."
BULGARİSTAN GÜL FESTİVALİYLE BU KÜLTÜRÜ YAŞATIYOR
Bulgaristan'da gül üretiminin öne çıktığı Kazanlık kenti, Osmanlı döneminde bölgeye yerleştirilen Türklerin yoğun olarak yaşadığı küçük bir şehir olarak biliniyor. Ancak Kazanlık'ta halen sürdürülen geleneksel gül üretimi bugün Avrupa'nın her yerinden turisti hasat zamanı bölgeye çekiyor. Kazanlık'ta her yıl Haziran ayı başında yapılan gül festivali, Bulgaristan için önemli bir turizm potansiyeli oluşturuyor. Kazanlık gül festivaline son yıllarda Türkiye'den de çok sayıda ziyaretçi gidiyor.
İRAN'IN GÜL ŞEHİRLERİ TURİSTİK CAZİBE MERKEZİ
Bugaristan gibi gül çiçeğini gelenek ve kültürle harmanlayıp dünya pazarında kendisine yer edinen ülkelerden biri de İran. İran'daki gül üretiminde de yine Türklerin ağırlıklı olarak yaşadığı bölgeler öne çıkıyor. İsfahan eyaletine bağlı Gamsar, İran'ın 'Şehr-i Gül'ü olarak biliniyor. Bu bölgede üretilen güllerden elde edilen doğal gülsuyu dünyaca tanınıyor. Tarihi dokusuyla bilinen Kashan kenti de İran'ın önemli gül üretim merkezlerinden biri. İran'daki gül damıtma işleminin büyük ölçüde geleneksel yöntemlerle yapılıyor oluşu, turistik bir cazibe de yaratıyor. Kültür turisti denilebilecek ziyaretçileri ağırlayan İran'ın gül şehirleri, kitle turizminin biçimleyiciliğinden uzak kalarak kültürel dokusunun da korunmasını sağlıyor.
'KOKUSUNU EL ALIR, ZAHMETİ ÜRETİCİYE KALIR'
Tıpkı Türkiye'de olduğu gibi İran'ın güllerinin kokusu da Fransız şirketler aracılığı ile parfüm olarak dünya kadınlarına sunuluyor. 1980'li yıllarda Isparta'da 'Halı ve Gül Festivali' olarak başlayan ancak giderek pop ve arabesk şarkıcılarının boy gösterdiği bir kasaba panayırına dönüşen etkinlikler son bir kaç yıldır yapılmıyor. Ancak coğrafyayla bütünleşen kırsaldaki üretim kültürünün giderek daha çok önem kazandığı bir dönemde Isparta çevresinin bu benzersiz potansiyelinin değerlendirilememesi büyük bir kayıp. Kentin en önemli gül üretimi merkezlerinden biri olan Güneykent kasabası ile lavanta üretimiyle öne çıkan Kuyucak köyünde yerel halkın özverisiyle ortaya konulan çabaları saymazsak dünyanın en önemli koku kenti olması gereken Isparta'nın çiçeklerinin deyim yerindeyse kokusunu el alıyor, zahmeti ise üreticiye kalıyor. GÜLSES GAZETESİ