Yrd. Doç. Dr. Erol Kesici'nin yazısıdır...
Mesele; Ne üzüm ne bağcı;, ne işçilerin emeğine saygısızlık, mesele kolay olan yerine getirilmeyen uygulamalardır….
Her yıl yaz dönemlerinde ve geçtiğimiz günlerde görülen Altınkum’un kirlilik manzarası haklı olarak herkesin tepkisini çekti. Kimi insanımızı, kimi belediyeye, kimi de bunları ne yazıyorsun diyene…Çevreyi kirletme sorunu genelde tüm sahil kesimlerinde var olan bir gerçek, ama diğer bir gerçekte , kirletilmemesi için alınan önlemlerle tertemiz olan kıyı ve plajlar. Her ikisinin sayısıda fazla..
Kısacası istenilince temiz kalmakta bu yerler. İşin aslı, bağcı,üzüm,yazdın yazmadın, hafta sonu buraya şu kadar insan geliyor,belediye emekcilerine haksızlık ediyorsun,sen.gibi bir çok marezetlerin sıralana bileceği laf yarışı ve haklı haksız arama değil. Konu kirlilik-kirletmeme. Burası kontrol altına alınabilen bir yer.Esas sorun kireten ve kirlettiren“insan” da.
Bazı insanların çevreyi kirletme egoları, “aslanlıkları” ve bu insanların kirli bir çevreye geldiklerinde kendilerinin yaptıklarını düşünmezden gelip söyledikleri devar…Kimine göre “kumaşımız bu” Üzücü… Elbette herkesin başına bir görevli koyamazsınız fakat, herkei uyaracak çok basit yöntemler ve uygulamalar var.
Bunlardan birini geçtiğimiz günlerde Eğirdir Belediyesi altıkum’un en çok kirletilen kesimine 4 adet daha çöp varili koymuş… Elbette sorunun çözümüne katkıda olacaktır ben;bazı insanların bu bidonları görüp duyarlı davranacağına inanıyorum. Diğer bir uygulama hiç olmazsa hafta sonları var olan anons sistemiyle uyarılarda bulunmak, kamare sistemiyle oturduğun yerden izlemek ve görevlilerin bu yerlerde gezmeleri uyarıda bulunmalı gerekli yasal işlemleri yapmalarının sorunu çözeceğine inanmaktayım. Bu yerel yönetimin aynı zamanda eğitime katsı olacaktır. Bir çok temiz tutulan sahil ve plajlarda uygulan yöntem bu.Çok mu zor… Yılın bir buçuk ayında bunları yerine getirmek…
Sakin şehirle övünmek “sakin” kalmakla ve temiz bir şehirle olmalıdır… Dünyanın “birincisi” Eğirdir’imizin giderek kaybolmakta olan değerlerinin savunulmasında, önerilerde kimsenin amaçı; ne üzüm yemek, ne de bağcıyı dövmek” ne de kirletmemenin kolay uygulamaları varken hafta sonları gölün içinin kıyısının kirliliklerini traktörlere dolduran işcilerin emegine saygısızlıktır. Mesele Eğirdir’in “dününün giderek aranması”, ,” kokması,sineksiz olması” ve bir inci gibi muhafaza edilmesidir.
O nedenle “Yanlışı,aksaklıkları görmeli, kayıtsız-ilgisiz kalmamalı, “herkes görevini” yapmalı. Neden mi yazıyoruza gelirsek, keşe iyi güzel ve temizlikler için Eğirdir için daha çok yazan olsa, daha çok konuşan olsa, daha çok uyaran olsa, yazılanları daha çok okuyan olsa… Var olan gerçekleri görmeden Eğirdir’imizi övmek, “kırılan kolu saklamak”, “kendimizi kandırmaktır”. İyiki; kentimizde- ülkemizde-dünyada sosoyal medya var…! Gördürüyor, duyurtuyor…!
Eğirdir’imizin sorunu; herkesin gördüğünü görmek istemeyip, günü yaşayan geleceği görmeyen,”her şey berkamel deyip” sorunları için önlem alınmamasınına neden olan,laf üretenlerle. Her yerde söylenen,hakmış gibi görülen; adeta kabullenilen; bazılarınca alışkanlık haline getirilen; “her devirde ve siyasi güçü elde ettiklerinde bilinen çıkar ve rantı sağlayan, adeta normal karşılanan “bal tutan parmağını yalar”ı hak görenlerle. Yapıcı olmayan,boş mazaret üretmeye çalışanlarla…
Kızmayın biraz etrafınıza bakın kim ne yapar düşünün, bulur bilirsiniz tanırsınız onları… Yarası olan gocunur, olmayansa; huzurlu olur bu devir de. İyiler, vicdanlılar hep başımın, başımızın üstündedir… Saygılarımla Eğirdir’le- Eğirdir de kalın…
Yrd. Doç. Dr. Erol KESİCİ TTKD Eğirdir ISPARTA TEMSİLCİSİ