Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Ali Balaban, Milli Eğitim Bakanlığı yönetici atama mülakatları ile ilgili yaptığı açıklamada Milli Eğitim Bakanlığı içinde gizli bir çete olduğunu iddia ederek “. Bunlar devletimizin bekasına yönelik saldırılar karşısında bir ve bütün olan Türk milletini ayrıştırmak isteyen, kamu çalışanlarını ‘Benden olan-olmayan’ şeklinde kategorize eden, çalışma barışına nifak sokmak isteyen Kripto Fetöcülerdir” dedi.
Milli eğitim Bakanlığının yönetici atama sonuçları yine tartışma konusu oldu. Türk Eğitim Şube Başkanı Ali Balaban konu ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi. Balaban açıklamasında şunlara yer verdi. “Milli Eğitim Bakanlığı yönetici atama sonuçlarını açıkladı. Ancak sonuçlar tıpkı geçtiğimiz yıllardaki yönetici atamalarında olduğu gibi hak gaspının yaşandığı, kul hakkının yenildiği, torpillilerin, yandaşların kayırıldığı bir tabloyu ortaya çıkardı.
Siyasi saiklerle hareket edenler, kendisinden olmayanlara adeta kıyım yaptı. Açıklanan mülakat sonuçlarından anlaşılıyor ki; sözde bir sendikanın yöneticileri ellerinde liste ile kimin hangi okula görevlendirileceğini, kimlerin saf dışı bırakılacağını çok iyi hesap etmiş.
Üstelik kamuoyuna yansıyan iddiaları gizlemek için sonuçların liste halinde de yayınlanmadığı görülmektedir. Sonuçlar liste halinde yayınlansa yaşanan gayri ahlaki düzen tüm çıplaklığıyla ortaya dökülecekti.
Tabi şunu da belirtelim, sonuçlar liste halinde ilan edilmese bile sendikamıza çok sayıda şikâyet ulaşmaktadır.
Barajı geçen üyelerimize de milimetrik puanlar verilerek, ince hesaplar yapılarak, bu makamları anasının ak sütü gibi hak edenler elenmiş, yerlerine bilgi, birikim, tecrübe kriterleri yerine bir yerlerin siparişiyle hiçbir ayırt edici meziyeti olmayanlara atanacak puanlar verilmiştir.
Öte yandan sendikamız şeffaflık ilkesi gereği MEB’den sonuçların tüm valilikler tarafından liste halinde yayınlanmasını talep etmiştir. Şayet bu talebimize direnç gösterilirse, o taktirde sendikamız il il tespitlerini yaparak, tüm kamuoyuna yaşanan çirkinliği açıklayacaktır.
Komisyon üyelerinin hangi saiklerle seçildiği artık hepimizin malumudur. Bu komisyon üyelerinin adil, tarafsız, kul hakkını önceleyen insanlardan oluştuğunu söylemek için aklımızı peynir ekmekle yememiz gerekir. Tecrübelerimiz gösteriyor ki; şeffaf olmayan, sendika temsilcilerinin yer almadığı, kamera kayıtlarının bulunmadığı mülakatlarda her türlü ahlaksızlık bu kul hakkı avcıları tarafından yapılmaktadır.
7 Mayıs tarihinde ilan edilmesi gereken yönetici atama sonuçlarının 26 Haziran tarihine ertelenmesinin nedeni artık gün gibi ortadadır. MEB teşkilatlarındaki bazı kriptolar gizli kapaklı işlerinde daha iyi organize olmak için MEB yöneticilerini de bu suça alet etmiş ve sonuçların açıklanmasını ötelenmesini sağlayarak, MEB’in işleyişine ayar vermiştir.
Türk Eğitim-Sen olarak, her fırsatta yönetici atama sonuçları açıklandığında geçtiğimiz yıllardaki ayrımcılığın, ötekileştirmenin yaşandığını görürsek, bunun sorumlularını ülkemizde oluşan milli birlik ve beraberlik havasını bozmak isteyen Kripto Fetöcü ilan edeceğimizi söylemiştik. Nitekim bugün de bu sözümüzün arkasındayız. Yaşananlar göstermiştir ki, MEB teşkilatlarında bir gizli çete vardır. Bunlar devletimizin bekasına yönelik saldırılar karşısında bir ve bütün olan Türk milletini ayrıştırmak isteyen, kamu çalışanlarını ‘Benden olan-olmayan’ şeklinde kategorize eden, çalışma barışına nifak sokmak isteyen Kripto Fetöcülerdir.
Bu noktada Türk Eğitim-Sen olarak, Sayın Cumhurbaşkanı’nın Fetö belasına karşı samimi ve hassas yaklaşımını göz önüne alarak, kendisine çağrıda bulunuyoruz: Kendisinin de her fırsatta dile getirdiği 15 Temmuz felaketinden bu yana toplumda oluşan milli birlik ve beraberlik ruhunun MEB’deki kriptolar eliyle sabote edildiğini ilan ediyor ve bunun sorumlularının eğitim camiasından ayıklanmasını istiyoruz. Kamunun en büyük kurumu olan Milli Eğitim Bakanlığı, 24 Haziran seçimleriyle girilen yeni dönemin toplumumuzda yerleşik hale gelmesinde büyük rol oynayacaktır. MEB camiasında huzur, birlik ve beraberlik sağlanmadan toplumsal birlikteliğimizin güçlenemeyeceği aşikârdır.
Velilerimiz şunu bilsinler ki, ötekileştirilmiş bir idareci, ötekileştirilmiş bir öğretmen ile eğitimde başarının imkânsızlığı ortaya konmuştur.”