İstiklal Marşı’nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü nedeniyle bir mesaj yayımlayan Türk Eğitim – Sen Isparta Şube Başkanı Yahya Hakan Çelik; “Milli Mücadele döneminde ülkemizin dört bir tarafında dalga dalga yankılanan, milletimizin bağımsızlık ateşini alevlendiren İstiklal Marşımızdan olduğu gibi bugün de aynı duygularla söylenmektedir” dedi.
Başkan Çelik, İstiklal Marşımızın kabulünün 101'inci yıl dönümü mesajında; “Büyük vatanperver, istiklal şairi Mehmet Akif Ersoy’un aziz milletimize yadigârı İstiklal Marşımız 101 yıldır ay yıldızlı al bayrağımızın üzerinde parlıyor. Emperyalizmin vatanımızın her karışına çöreklendiği, haritaların düşman garnizonlarında elden ele dolaştığı, işgalcilerin ve uşaklarının bu topraklarda Türk hakimiyetine sona erdirmeyi amaçladığı bir dönemde Akif’in, kahraman Türk ordusuna moral ve güç vermek amacıyla yazdığı İstiklal
Marşımız;
Necip Türk milletinin bu topraklara çılgınca vurgun olduğunu,
Şehit oğlu olmanın şuurunu taşıdığını, Ma’bedinin göğsüne nâ-mahrem eli değmemesi için mücadeleyi bırakmayacağını, Hür yaşamaya ant içtiğini, bağımsızlığından asla vazgeçmeyeceğini, Nihai zaferin inanan Türk milletinin olacağını anlatan yüce bir eserdir.
Ve yine İstiklal Marşımız; Kahraman Türk ordusunun bayrağımızın yere düşmemesi için gösterdiği azmin ve fedakârlığın gücüdür. Düşmanın heyula gibi üstüne çöktüğü ülkemizde Türk kadınının, çocukların, dede ve ninelerin hürriyet haykırışları, yakılan yıkılan ocakların acısı, bayrağımızın çığlığıdır.
Vatanını karşılıksız seven kahramanların cevval yüreği, tutsaklığa başkaldıran bir milletin vakur duruşu, Varlığını ebediyen sürdürme arzusu,
Haklılığını haykırışı, Hür ve müstakil yaşayabilmek için taşıdığı imanıdır.
Milli Mücadele’nin en karanlık günlerinde, milletimizin istiklal ve hürriyet kararlılığını ortaya koymak, bu bilinci gelecek nesillere taşımak, Türk ordusuna moral ve güç vermek için milli marş yazılmasına ihtiyaç duyulduğunda, Akif, maneviyatla yoğrulmuş Taceddin Dergâhında yeri geldi kâğıt bulamadığında dörtlükleri duvarlara kazıdı, yeri geldi küçük bir kâğıda döktü o olağanüstü mısraları. 17 Şubat 1921’de Hakimiyet-i Milliye’de, 21 Şubat 1921’de Açıksöz Gazetesinde yayınlanan ve 10 kıta, 41 mısradan oluşan İstiklal Marşımız, milli mücadelenin üzerine güneş gibi doğdu.
Akif; doğduğu topraklardan besleniyordu bir üstattı, vatanına âşıktı. İşte bu nedenledir ki, marşı yazarken hiçbir beklentiye girmedi. İstiklal Marşı için vaadedilen ödülü reddederek, Dar’ül Mesai isimli hayır kurumuna bağışladı.Mehmet Akif’in milli mücadeleye ve Mustafa Kemal’e inancı, savaşın en zor zamanlarında dahi çok derin ve sarsılmazdı.
Öyle ki, kadim dostu Eşref Edip, Akif’in Sakarya Muharebesi sırasında Ankara’dan göç etme tartışmaları başladığında ordumuzun galip geleceğine yönelik inancını “Telaşa mahal görmüyorum. Evvel Allah, ona, onun askerliğine güvenilir. Ordumuz inşallah galebe çalacak, buna imanım var” sözleriyle dile getirdiğini ifade eder.
Öte yandan Atatürk’ün milli marşımız için dile getirdiği “ ‘Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet, Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!’ Benim bu milletten asla unutmamasını istediğim mısralar işte bunlardır. Hürriyet ve istiklal aşkı bu milletin ruhudur. İstiklal Marşı'nın bu pasajı asırlar boyunca söylenmeli ve bütün yâr ve ağyâr anlamalıdır ki, Türk'ün her şeyi hatta en mahrem hisleri bile tehlikeye girebilir, fakat hürriyeti asla... Bu pasajı her vakit tekrar ettirmek bunun için lâzımdır. Bu demektir ki efendiler; Türk'ün hürriyetine dokunulamaz!” sözleri hafızalarımızda bugün dahi dipdiridir.
Geçmişimiz geleceğimize uzanan kapımızdır. Geçmişin tecrübelerini kılavuzu yapan ve geleceği inşa eden mirasçılar olarak; şanlı tarihimizden aldığımız feyzle, asırlık İstiklal Marşımızın gururuyla tehlikeler karşısında her durum ve şartta devletimizin payidar kalmasına yönelik mücadelemiz hiç bitmeyecektir. Hepimiz o dönemde yaşananları çok iyi tahlil ediyor, geleceğimizi de buna göre şekillendiriyoruz.
Dolayısıyla mezar taşı bile olmayan, faziletli aslan yürekli şehit ecdadımızın bize bıraktığı miras ve mukaddesatı ebediyete taşımak asli görevimizdir.
Vatansız kalmanın, topraklarında yabancı olmanın, dış güçlerin tahakkümü altına girmenin ne demek olduğunu 2001’de Afganistan’da, 2003’te Irak’ta, 2011’de Suriye’de, bugünse Ukrayna’da görüyoruz. Bir ateş sarmalında, içten ve dıştan ihanetlerle çepeçevre sarılmışken, terör örgütleriyle mücadele ederken aklımızdan tek çıkarmadığımız şey, topraklarımıza sadakatimizdir.
Necip Türk milleti Türk yurduna dadanan, teröristlerle hemhal olan, onlara her türlü silah ve teçhizat yardımı yapan, sınırlarımızı yeniden çizmeye namzet olanlara ve içerideki kuklalarına geçit vermeyecektir. Ne dün korktuk, çekindik, eğilip, büküldük, ne de bugün. Uyanık ve tetikteyiz. Bölücülüğe, talanın, yıkımın müsebbibi olanlara, müstemleke devleti kurmayı tasavvur edenlere karşı biriz.
Bu minvalde İstiklal Marşımızın bugün değerini daha iyi anlamak, marşımızı asırlar boyunca nesillere aktarmak, milli mücadeleyi unutturmamak, milli hafızamızı taze tutmak en büyük sorumluluğumuzdur. Ancak bu şekilde her türlü hıyanete karşı durabilir, vatan topraklarına yönelen riskleri ustaca bertaraf edebiliriz. Övünç timsalimiz İstiklal Marşımızın 101’inci yıl dönümünü haklı bir gururla kutluyor; devletimizin kurucusu Büyük Atatürk ve yol arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u rahmetle ve minnetle anıyoruz” dedi.