Türk Eğitim – Sen Isparta Şube Başkanı Yahya Hakan Çelik; Promosyon Ödemeleri Artırılmalı

Türk Eğitim – Sen Isparta Şube Başkanı Yahya Hakan Çelik; 
Promosyon Ödemeleri Artırılmalı

Türk Eğitim – Sen Isparta Şube Başkanı Yahya Hakan Çelik; Promosyon Ödemeleri Artırılmalı

Türk Eğitim – Sen Isparta Şube Başkanı Yahya Hakan Çelik, Temmuz 2022 öncesinde yapılan sözleşmeler ile eğitim çalışanların eline geçen promosyon ödemelerin çok komik rakamlar haline geldiğini belirterek; “Eğitim çalışanlarını mağdur eden bu durumdan ödemelerin artırılarak kurtarılması gerekmektedir” dedi.
 
Türk Eğitim – Sen Isparta Şube Başkanlığı tarafından dün, eğitim çalışanlarına yönelik banka promosyonları konusunda kitlesel basın açıklaması yapıldı.
BAŞKAN ÇELİK; “PROMOSYON
ÖDEMELERİ ARTIRILMALIDIR”
Türk Eğitim – Sen Şube Başkanı Yahya Hakan Çelik, kitlesel basın açıklamasında yaptığı konuşmada şunları söyledi; “Sayın Kamu Sen il temsilcim ve Kamu Sen’e bağlı sendikalarımızın değerli şube başkanı, yönetimleri ve değerli üyeleri, Sayın Ülkü Ocakları İl Başkanım ve değerli teşkilat mensupları, Sayın TÜRKAV Şube Başkanım ve değerli teşkilatı, bizden önce sendikamıza hizmet eden şube yöneticilerimiz ve emektar ağabeylerimiz, bu tatil gününde bize destek veren değerli misafirlerimiz, güven ve huzurun teminatı Emniyetimizin değerli mensupları, olmazsa olmazımız basınımızın güzide temsilcileri ve Türk Eğitim Sen Isparta Şubemizin vefakar, fedakar teşkilat yöneticileri, kadınlar komisyonumuzun başkan ve temsilcileri, değerli uçbeylerimiz ilçe başkan ve yöneticileri, üniversitelerimizin değerli temsilci ve yöneticileri, değerli okul temsilcilerimiz, Türk Eğitim Sen ‘in cesur yürekli üyeleri hepiniz hoş geldiniz sefalar getirdiniz.
Eğitim çalışanlarının haklı talepleri için düzenlediğimiz kitlesel basın açıklamamıza destek veren, bizleri hoşgörüyle karşılayan, bizlere her türlü kolaylığı sağlayan Ispartalı hemşerilerimize ve esnafımıza şimdiden teşekkür eder bereketli bir gün dileriz..
Şimdi, biraz sürecek bir yolculuğa hazır mısınız..? şimdiden affınıza sığınıyorum…
kıymetli  arkadaşlarım !
Sizler , yüce Türk Milletinin istiklalinin ve istikbalinin yorgunluk bilmez umudu, tükenmez kuvvası; özgür, bağımsız, şanlı ve yüksek bir millet olabilmenin teminatısınız. Sizler; 30 yıllık kutlu bir mazinin mensupları, vatana millete ve insanlığa faydalı evlatlar yetiştirmek için Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi, Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği ilkelerle, vatan millet memleket ekseninde yolundan sapmayan eğitim neferlerisiniz. Başta Gazi Mustafa kemal Atatürk silah ve dava arkadaşları ile yurdu yaşatmak için can veren tüm ecdadımızı tüm şehit ve gazilerimizi rahmet ve dualarla yad ediyoruz.. Ayrıca tek millet iki devlet kardeş Azerbaycan’a Ermeni güçleri tarafından yapılan hain saldırıda şehit olan kahramanlarımıza da Allahtan rahmet diliyorum. Tüm dünya unutmasın ki Türk’e kefen biçenin sonu hüsrandır. Tarihin her döneminde Türk milleti bunu ispatlamıştır.
Eğitim-Öğretimin başlamasıyla yeni bir öyküye yelken açacak olan Milli Eğitim ve üniversitelerimizin YENİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI HAYIRLI OLSUN.
2022-2023 Eğitim Öğretim Yılının eğitimin tüm paydaşları için başarılı geçmesini umut ediyorum. Başta kariyer meselesi olmak üzere, eğitim çalışanlarının taleplerinin karşılık bulduğu, sorunlarının çözüldüğü bir dönem olmasını sözlerime başlamadan diliyorum.
Kıymetli katılımcılar ,
Hepimizin bildiği üzere, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri ile üniversitelerimiz tarafından bankalar ile maaş promosyon anlaşmaları yapılıyor ve bu kapsamda alınan promosyon ücretleri memurlara ödeniyor. Promosyon anlaşmalarının süresi ise üç ile beş yıl arasında değişiyor.
Ancak şu anda yaşanan sorun, 2022 yılı Temmuz ayı öncesinde promosyon sözleşmesi yapılan kamu çalışanlarının ciddi bir ekonomik kayıp ile karşı karşıya kalmasıdır.
Temmuz 2022 öncesinde yapılan sözleşmeler ile eğitim çalışanların eline geçen promosyon ödemeleri çok komik rakamlar haline geldi.
Son bir yıllık sürede enflasyon oranında meydana gelen artışa binaen; memur maaşlarında da yıllık enflasyonun yarısına yakın bir artış gerçekleştirildi. Enflasyonun aşırı  yüksekliği ve maaşların aşırı   yetersizliği sebebiyle bu iyileştirmeler  ciddi bir yüzdelik  dilime denk geldi. Memur maaşlarına yapılan artışla birlikte bankalara gönderilen aylık nakit miktarı da aynı oranda arttı. Bu kez Temmuz 2022 öncesinde promosyon anlaşması imzalayan kurum çalışanları mağdur oldu. Zira sözleşmeler eski maaşlara göre yapılmıştı ve bu da çalışanların promosyon kaybına uğramasına yol açtı.
 
2022 yılının Temmuz ayından sonra bankalarla yapılan promosyon anlaşmalarında verilen ücretler hayli yüksek. Hatta son olarak promosyon ücretlerinin 41 bin 500 TL’ye kadar çıktığı kamuoyuna yansıdı. Tüm bu gelişmeler dikkate alındığında, Temmuz 2022 öncesinde ödemesi yapılan promosyon ücretlerinin enflasyon oranı ve memur maaş artışları karşısında değer kaybetmesi, bu anlaşmaların ise uzun yıllar uygulanmaya devam edecek olması nedeniyle promosyon ücretlerinin güncellenmesi ve ekonomik gelişmelere göre artış yapılması gereklidir.
Bu konuda bir kısım il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin promosyon ücretlerinin güncellenmesi yönünde girişimlerde bulunduklarına dair bilgiler elimize ulaşmaktadır. Bu önemli bir adım olmakla birlikte yeterli değildir. Emekli promosyon ücretlerinin 10 bin TL’ye yaklaştığı, bankaların emeklileri çekebilmek için promosyon konusunda adeta yarışa girdiği bu dönemde, kamu çalışanlarının promosyon miktarlarının güncellenmesi kararı kurum yöneticilerinin inisiyatifine bırakılmamalıdır.
Eğitim çalışanları olarak; Bankalarla yapılan promosyon sözleşmelerinin, 3 ya da 4 yıllık bir süreyi kapsadığı için enflasyon artışı, buna bağlı olarak maaş artışları ya da döviz kurundaki hareketlenmeler ile birlikte güncelliğini yitirdiği inkar edilemez bir gerçekken,
Soruyoruz: Bankaların çekici promosyon vaatleri ile müşterilerinin artmasına ve bununla doğru orantılı olarak kar oranlarının yükselmesine rağmen, kamu çalışanlarının bundan faydalanamaması, promosyon kaybı yaşaması ne kadar adildir?
Bu bağlamda, MEB’e bağlı  il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin ve üniversitelerimizin " ne şiş yansın ne kebap" mantığıyla ortada top çevirme çabalarını hayretle izlemekteyiz. Oysa biz il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin ve üniversite rektörlüklerinin yaptıkları promosyon anlaşmalarını bir an önce  revize etmelerini, güncel ekonomik gelişmeler ışığında promosyon ücretlerinin artırılmasına yönelik gerekli çalışmaların yapılmasını istiyoruz. Türk Eğitim Sen Isparta Şubesi olarak bu konuda il, ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerine ve üniversitelerimizin rektörlüklerine gerekli girişimlerde bulunduk. Bu konuda ilgililerin eğitim çalışanlarımızın lehine atacakları her olumlu adımda Türk eğitim Sen olarak tüm gücümüzle yanlarında olacağımızı belirtiyoruz. Ancak promosyon güncellemesinin çözüme kavuşmaması veya gecikmesi durumunda Milli Eğitim’de ve üniversitelerimizde tüm eğitim çalışanlarımızın katılımı ile dilekçe eylemi başlatacağız. Ayrıca buradan protokol imzalayan bankaların yetkililerine sesleniyoruz; promosyon ücretlerinin güncellenmemesi durumunda üyelerimizle farklı eylemler gerçekleştireceğiz. Gerekirse maaş günü yatan ücretlerimizi başka bankalara aktaracağız, otomatik ödemelerimizi, EFT ve havale işlemlerimizi başka bankalardan yapacağız, kredi kartlarımızı ve hatta  kredilerimizi de iptal edeceğimizden şüpheniz olmasın.
Öte yandan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) tarafından, promosyon sözleşmelerinin, öngörülemeyen ekonomik gelişmelere uygun olarak düzenlenmesi için hüküm getirilmesi de çok önemli bir adım olacaktır.
Unutulmamalıdır ki promosyon ücretlerinde;
Emeğimiz vardır.
Alın terimiz vardır.
Hakkımız vardır.
Bu hakkın gasp edilmesine göz yummayacağımız bilinmelidir.
Ne eksik, ne fazla…
Tek beklentimiz, hakkımız olanı almak!
Kıymetli eğitim çalışanları,...
Dağın fare doğurduğu Öğretmenlik Meslek Kanunu garabeti ile yetinmeyen bakanlığımız zaten ihtisas mesleği olan öğretmenlik mesleğinde kariyer sınavı gibi bir başka garabeti öğretmenlere dayatmış, üstelik bunu sınav şartına bağlayarak yaptığına bir de tüy dikmiştir. Sahada çalışmamışların masa başı hezeyanları, öğretmenler odasında aynı işi yapan ve kader birliği yapması gerekenleri ayrıştırmaktan başka bir sonuç vermeyecektir. Kaldı ki öğretmenin kariyerini belirleyecek olan şey, ihtisas alanlarını dikkate almayan bir sınav değil sahadaki tecrübesi ve birikimidir. Vereceğiniz üç kuruş için öğretmenler odasını bölmek, öğretmenleri haksızlığa maruz bırakmak, onu günler sürecek ve rencide edecek absürd icatlar yerine, tek ve gerçek baş öğretmenin; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, öğretmenler için düşündüğünün ve yaptığının yarısını bile yapmak sizi efsane kılacaktır. İlkeli ve dürüst sendikacılığı şiar edinmiş  Türk Eğitim Sen bu mevzuda dün neredeyse bu gün de oradadır.
Daha bir ay öncesine kadar Öğretmenlik Meslek Kanununu ağzına bile almayıp öğretmenlerimizin kariyer basamakları sürecini kendi ikbal mücadelelerinin alanı olarak gören bulanık su avcılarına, üyelerimizi kendi konfor alanları uğruna sonu bilinmez kuyulara çekmesine fırsat vermeyeceğiz, ucunu samimi öğretmenlerimizin çekmediği hiçbir zincirin paydaşı da olmayacağız.
Eğitim çalışanlarının güven kapısı, istikrarlı ve ahlaklı sendikacılığın adresi olan Türk Eğitim-Sen’in Öğretmenlik meslek kanunu noktasındaki duruşu nettir:
SINAVA KAR-ŞI-YIZ
10 YILA UZMAN ÖĞRETMENLİK
20 YILA BAŞÖĞRETMENLİK VERİLMELİDİR
Öğretmenin kariyerini belirleyen sınav değil, kıdemidir. Bunun patenti de 2006 yılından itibaren Türk Eğitim Senin tekelindedir. Bu hususta da sonuç alma adına üzerine düşen her şeyi kanuni yollar içinde olmak üzere yapmaktadır.
Çok açık ve net ifade etmek isterim ki Türk Eğitim-Sen’in duruşunu sorgulamak ve Türk Eğitim-Sen’e istikamet tayin etmek hiç kimsenin hakkı da değildir, haddi de değildir!
Tribüne oynayıp, şov yapma peşinde olanlar, sonuç odaklı değil, günü kurtarma peşindeler. Kendilerine dövecek bağcı aramaktadırlar. Uyarıyorum! Biz o bağcı değiliz elinizi bize uzatmayın. Esas olan sonuç almak üzüm yemekse, takip edin bizi, omuz verin güç verin. Çözerse Türk Eğitim-Sen çözer. Bunu herkes biliyor.
Yolbaşçımız, eğitim çalışanlarının tek umudu Genel Başkanımız sayın Talip GEYLAN Bey’in dediği gibi ; Kariyer Meselesi Ya Çözülecek, Ya Çözülecek.
Kıymetli eğitim çalışanları, Son bir yılda her şeyin birkaç kat arttığı ülkemizde sadece öğretmenlere verilen 1325 TL eğitime hazırlık ödeneği, okula başlarken oluşan masraflar göz önüne alındığında devede kulak kalmaktadır.
Ayrıca bu konuda  yıllardır ifade ettiğimiz ama muhataplarının sağıra yattığı isteğimizi yeniden ve yüksek sesle söylüyoruz. Eğitime hazırlık ödeneği bütün eğitim çalışanlarının hakkıdır. Diğer eğitim çalışanlarını bu haktan mahrum bırakmak on binlerce kul hakkına girmekten başka bir şey değildir ve sadece bu vebal bile iki dünyanızı da murdar etmeye yeter.
Bu bağlamda eğitime hazırlık ödeneği bir maaş tutarında ve tüm eğitim çalışanlarına ödenmelidir. Devletimiz bunu ödeyebilecek kadar güçlüdür.
Değerli eğitim çalışanları,
Öğretmenlerin de dahil olduğu birkaç meslek grubuna verilen 3600 ek göstergeden şef, teknisyen, memur gibi diğer eğitim çalışanlarının mahrum bırakılması izah edilebilir değildir.  Benzer şartların benzer sonuçlar doğurması ilkesi burada da işlemeli, öğretmenler ile diğer eğitim çalışanlarının arasına nifak sokacak adımlardan kaçınılmalıdır.
Dolayısıyla tüm eğitim çalışanları 3600 ek göstergeden faydalanmalıdır.
Kıymetli eğitim çalışanları,
İlgili unvanlar için gerekli şartları taşıyan memurlarımıza  sınavsız görevde yükselme ve unvan değişikliği hakları da verilmeli, Yardımcı Hizmetler personeli de zaman kaybetmeksizin genel idare hizmetleri sınıfına geçirilerek daha fazla mağduriyet yaşanması önlenmelidir. Ayrıca yardımcı hizmetler sınıfının özlük hakları da iyileştirilmelidir.
Bir diğer konu; rotasyon sebebiyle zaten ciddi mağduriyetler yaşayan, görev tanımları bile çok net olmayan, astları konumundaki okul müdürlerinden daha az  ücret alan şube müdürlerinin özlük ve ekonomik haklarında ciddi iyileştirmeler yapılmalıdır.
Aynı işi yapan, aynı havayı soluyan eğitim çalışanlarının sözleşmeli ve kadrolu ayrımı ortadan kaldırılmalı, tüm eğitim çalışanları kadroya geçirilmelidir.
Özür grubu atamalarında, tüm mazeretler dikkate alınarak il emri atamaları gerçekleştirilmiştir. Bu konuda yetkililere teşekkür ederiz ancak;  il içerisinde uzak ilçelerde görev yapan ve aile bütünlüğü tehlikeye giren eğitim çalışanlarımız için ilçe emri mutlaka uygulanmalıdır. 
Milli Eğitim Bakanımızın; öğretmenevlerinin öğretmenlere %50 indirimle hizmet vereceği açıklaması sevindirici bir gelişmedir, ancak öğretmenevlerinden aynı şartlarda tüm eğitim çalışanları faydalanmalıdır.
Gerek il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinde gerekse SDÜ ve ISUBU'da hak ve hukukun değil malum sendikanın ve yandaş diğer STK erbabının hamili kartlarının yeniden güncellendiğini; atama ve görevlendirmelerin, liyakat, tecrübe, puan üstünlüğü gibi kriterler yerine yandaş ilişkiler üzerinden yapıldığını görüyor ve uyarıyoruz. Yine proje okullarına öğretmen ve idareci atamaları sırasında da gözlemlediğimiz bu keyfiliğin yanınıza kâr kalacağını düşünüyorsanız Sayın Yöneticiler, demek ki siz bizi hiç tanımamışsınız. Yine okul ve kurumları babalarının çiftliği gibi gören devletin imkânlarını şahsi işleri için kullanan kendine özel tuvalet bile yaptıran yöneticiler, aklınızı başınıza alın kendinize gelin.. okul ve kurumlarda mevzuat ve yönetmelikleri hiçe sayarak mensubiyete ve yandaşlığa göre hareket eden, ağa babalarına şirin görünmek için eğitim çalışanlarına adeta işkence eden yöneticiler, kendinize gelin. Takiptesiniz.. Yakında sizleri ziyaret edeceğiniz..
Bir de Buradan üniversite rektörlerine sesleniyorum:
Üniversitelerimizi üç yetersizin eline bırakıp, onların köpeksiz köyde değneksiz dolaşmasına göz yummayınız! Bir türlü doymayan pis nefisleri için kamuyu tahakküm altına almaya çalışan ve çalışma barışını hiçe sayan çetelere fırsat vermeyiniz. Emin olunuz ki,  bu; devlet terbiyesinden uzak, korkak, silik ve kendini diyet ödemeye adayanlara karşı mücadelemiz son nefese kadardır. Bize yaşatılanların hesabını öbür dünyaya bırakmayacağız.
Değerli eğitim çalışanları,
Eğitim ve kamu çalışanlarının menfaatine olmayan hiçbir yerde olmadık olmayacağız. Eğitim ve kamu çalışanına kol kanat geren, onların mutluluğu huzuru ve konforu için mücadele eden, onlara değer veren, adalet terazisinden sapmayan, sadakat gösterdikleri tek yer “devlet” olan, tüm kurum yönetici ve kamu çalışanının da sonuna kadar yanındayız.
Türk Eğitim Sen bir meslek örgütlenmesi olmasının yanında aynı zamanda Müdafa-i Hukuk Cemiyeti vasıflarını üzerinde taşıyan milli bir STK'dır. Yüzde yüz yerli dir. Yüzde yüz milli dir. Bizim kaynağımız da kavgamız da bellidir.
 Milli Varlığa zararlı cemiyetlerin devamı niteliğindeki STK görünümlü hücre evleri ile mücadelemizden ödün vermeyeceğiz. Peki ya dünün STK görünümlü ötekileştirme aparatları, milletin değerlerine fütursuzca saldırıyordu, Ulu Önderin ve uğruna bu milletin çocuklarının yüz binlerce şehit verdiği Cumhuriyetin değerlerinin ardına saklanarak, adeta geçmişin mandacılarının devamı gibi ince ince saldırılarını yapıyordu. Şimdi de ellerini ovuşturarak bekliyorlar. Sloganlarla bir iş yapmış gibi görünerek kitleleri hipnotize etme gayretinizi görüyoruz. Gerçekleri biliyoruz ta ki kanınızdaki hücrelere kadar sahtesiniz” dedi.