Türk Eğitim – Sen Isparta Şubesi Başkanı Ali Balaban;
Önlemler
En Üst Düzeyde
Olmalıdır
Türk Eğitim – Sen Isparta Şubesi Başkanı ve Kamu – Sen Isparta Temsilcisi Ali Balaban, yüz yüze eğitime geçerken öğretmen ve öğrencilerin sağlığını koruyan tedbirlerin en üst düzeyde olması gerektiğini söyledi.
Başkan Balaban, konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada; “Bilindiği gibi 2019-2020 Eğitim-Öğretim Yılı salgının gölgesinde kapanmıştı. 16 Mart tarihinde zorunlu olarak ara verilen okullar, 19 Haziran tarihinde resmi olarak kapanmış, bu süreçte gerek EBA üzerinden gerekse canlı ders vasıtasıyla eğitim-öğretim süreci yürütülmüştü. Aradan geçen sürede ne yazık ki ülkemizde salgın vakaları yeniden tırmanışa geçti. Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı 31 Ağustos’ta okulları uzaktan eğitimle açtı.
21 Eylül tarihinde ise okullarımız kapılarını okul öncesi ve 1. sınıflarımız için açıyor. Umuyoruz ki halkımız tedbirlere riayet eder, vaka sayıları azalır ve sadece okul öncesi ve 1. sınıflar için değil, tüm kademelerde yeniden öğrencilerimizle buluşacağımız günlere kavuşuruz. Öncelikle okulların açılmasına kısa bir süre kala hem yüz yüze eğitimin gerekliliğinin bilincindeyiz hem de endişeliyiz. Aylardır MEB’in tüm tedbirleri alarak okulları açması gerektiğini, aksi takdirde okullarda adeta salgının büyük bir hızla yayılacağını söylüyoruz. Nitekim seminer döneminde çok sayıda okulumuzda Covid vakaları patladı. Öğretmenlerimizin bir kısmında virüs testi pozitif çıktı, şu an hala bir kısım öğretmenimiz karantina altında.
Öte yandan iki okul müdürümüzü de kaybetmenin derin üzüntüsü içerisindeyiz. Yine bu süreçte kaybettiğimiz öğretmenlerimize Yüce Allah’tan rahmet, yakınlarına da bir kez daha baş sağlığı diliyoruz. Öte yandan çocukların okuma-yazmayı öğrenmesi, çocukların öğretmeniyle duygusal bağ kurabilmesi, arkadaşları ile sosyalleşebilmesi noktasında yüz yüze eğitimin önemi yadsınamaz. Bu sadece ilkokul 1. sınıflar için değil, eğitimin tüm kademeleri için geçerlidir. Eğitimin kaliteli, verimli bir ortamda yapılması, öğrenme sürecinin etkin ve aktif olması, çocukların arkadaşları ile bir araya gelerek sosyalleşmesi, okul havasını soluması gelişimleri açısından çok önemlidir. Milli Eğitim Bakanlığı, salgın ortamından tedirgin olan velilerin çocuklarını okula gönderip göndermeme kararının ailelere bırakmıştır.
Türk Eğitim Sen olarak bu kararın iki yönlü ele alınması gerektiğini düşünüyoruz: Veli tercihine bırakılması ailelerin içini rahatlatmak açısından önemlidir. Bu noktada tedirgin olan aileler çocuklarını okula göndermeyecek ve canlı ders anlatımıyla bu süreci geçirecektir. İkinci yönü ise; kimi çocukların okula giderken kimi çocukların okula gitmeyecek olmasının ciddi bir eşitsizlik yaratacağı gerçeğidir. MEB’in bu konuda mutlaka çalışma yapması, okuma-yazmayı öğrenmekte zorlanan çocuklarımıza yönelik iyileştirme programını hayata getirmesi şarttır. Ayrıca 2. sınıfa geçen çocuklarımız arasında geçtiğimiz eğitim-öğretim yılına çalışmalarına uzaktan devam ettiği için okuma yazmayı unutanlar bile olmuştur. Bu nedenle. 2. sınıflara yönelik de rehabilite çalışması yapılmalıdır. Şu anda özellikle kronik sağlık sorunları bulunan, belli bir yaşın üzerinden olan öğretmenlerimiz daha büyük kaygı yaşamaktadır. Zira okullarda alınan hijyen tedbirlerinin yeterli olup olmadığı hususunda soru işaretleri bulunmaktadır.
MEB’e soruyoruz: Her okulumuzda hijyen tedbirleri en üst düzeyde alındı mı? Tüm okullara ateş ölçer, maske, dezenfektan, hijyen malzemeleri desteği yapıldı mı? Tüm okullarda sınıflar öğrenci sayısına göre düzenlendi mi? Öğrenciler arasında 1.5 metre kuralı tam olarak sağlanacak mı? MEB Strateji Geliştirme Başkanlığı’nın 2019 Yılı İdare Faaliyet Raporuna göre okullarımızda MEB kadrosunda 29 bin 106 yardımcı hizmetler sınıfı çalışanı bulunmaktadır. Bu sayının yetersizliği dolayısıyla MEB, İŞKUR üzerinden personel temin etmektedir. Ancak takdir edersiniz ki, salgın nedeniyle ekstra hijyen tedbirlerini hayata geçirmemiz lazım. Bu nedenle alınan İŞKUR personeli kesinlikle yeterli sayıda değildir. MEB’in mutlaka yardımcı hizmetli personel sayısını en az 3 katına çıkarması ve tüm illerde alım yapması gerekmektedir.
Aksi takdirde mevcut yetersiz hizmetli çalışanımızla okullarımızda vaat ettiğimiz hijyen tedbirlerini nasıl alabiliriz? Uzaktan eğitim araçlarında vergi indirimi yapılacak mı? Hükümet maddi durumu yetersiz aileleri tespit edip, bilgisayar ve internet imkânı sunmalıdır. Hatta bu konuda gerekirse iş insanlarını, vergi rekortmenlerini de elini taşın altına koymaya davet ediyoruz. Okullarda EBA TV üzerinden canlı yayın ve ders anlatımları sürüyor. Bu noktada gerek hiçbir beklentiye girmeden EBA TV’de gerekse okullarda canlı ders anlatımı yapan, sürece canla başla katkıda bulunan tüm öğretmenlerimize şükranlarımızı bir borç biliyoruz. Tabi şunu da belirtelim ki, uzaktan eğitim yüz yüze eğitimin yerini tutmamaktadır. Ayrıca ders süresi yetersiz olmakla birlikte, teknik açından yaşanan aksaklıklar nedeniyle de uzaktan eğitimden verim ve başarı beklemek ne yazık ki şu an için mümkün değildir.
Elbette öğretmenlerimiz elindeki imkânlar doğrultusunda ders anlatmaya çalışıyor ancak bilgisayarı ve interneti dahi olmayan öğrencilerin varlığı bu sürecin en önemli eksiklerindendir. Hatırlarsanız, Türk Eğitim Sen olarak uzaktan eğitim araçlarında vergi indirimi talep etmiştik. Bu talebimiz şu ana kadar karşılık bulmadı. Hükümetin bu konuda en kısa zamanda adım atması gerekmektedir. Ayrıca maddi durumu yeterli olmayan ailelerin tespit edilip, ücretsiz bilgisayar ve internet imkânı sağlamak sosyal devletin gereğidir. Hükümet bu konuda çalışma başlatmalıdır. Hatta buradan iş insanlarına, vergi rekortmenlerine, sanatçılara da sesleniyoruz: Haydi elimizi taşın altına koyalım! Bu zor günlerde ihtiyaç sahibi olan ailelerimize destek olarak bilgisayar ve internet imkânı sağlayalım! Aksi takdirde öğrencilerimiz arasındaki eşitsizlik derinleşerek büyüyecek, etkin bir eğitim sağlanamadığı için OECD ülkeleri arasında zaten alt sıralarda yer alan Türkiye, bu sıralama daha da geriye düşecektir. MEB’e ek bütçe vermek için ne bekleniyor? MEB bütçesinden yatırımlara ayrılan payın düşük olduğunu Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk da dile getirmişti. 125 milyar 397 milyon TL olan MEB bütçesinden yatırımlara ayrılan pay 5 milyar 837 milyon TL’dir. Yani MEB 2020 bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 4,65’tir.
Salgın döneminde gerek uzaktan eğitim, gerek öğretmen ve derslik sayısının artırılması, gerekse okullara yardımcı hizmetli personel takviyesi yapılması ve hijyen malzemeleri sağlanması için yatırımlara ayrılan pay mutlaka artırılmalıdır. Hükümetin bu noktada MEB’e ek bir bütçe tahsis ederek, eksiklikleri hızla giderilmesi hem eğitimin hem de çocuklarımızın geleceği açısından büyük önem taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki; eğitime yapılan yatırım, geleceğimize yapılan yatırımdır. Uzaktan eğitim faaliyetlerinin yoğun şekilde yürütüldüğü bu dönemde öğretmenlere filyasyon ve benzeri görevler re’sen değil, sadece gönüllük esasına göre verilmelidir. Salgın süresince öğretmenlerimiz gerek Vefa Destek Gruplarında sağlıklarını riske ederek gönüllü olarak yer almış, gerekse farklı görevlerde canla başla çalışarak, sorumluluk bilinci ile hareket etmiştir. Öyle ki öğretmenlerimiz belediyelerin ya da muhtarlıkların yapmaları gereken işlerde görevlendirilmiş, hatta otogarlarda kimlik kontrolü dahi yapmıştır.
Son olarak salgın sebebiyle Sağlık Bakanlığı tarafından kurulan filyasyon ve benzeri ekiplerde kaymakamlıklar ve valilikler tarafından öğretmenlere re’sen hasta kontrolü, maske dağıtımı vb. görevler verilmektedir. Öncelikle şunu belirtelim ki; Anayasanın 18. maddesinde "Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır." hükmüne yer verilerek angarya yasaklanmıştır. Öğretmenlerimizin asli görevleri arasında yer almayan bu tür uygulamalar gönüllülük esasına göre olmalıdır.
Öğretmenlerimiz bu pandemi sürecinde EBA ve ZOOM üzerinden öğrencilerine canlı ders vererek görevlerini yerine getirmektedir. Mesleklerinin gereklerini yerine getiren öğretmenlerimizin iş yoğunlukları, başka görevleri beraber yapmalarına imkân vermeyecektir. Bu bağlamda, Covid-19 salgını sebebiyle kurulan filyasyon ve benzeri ekiplerde öğretmenlere re’sen görev verilmemesi, bu görevlendirmelerin gönüllülük esasına dayalı olması için Milli Eğitim Bakanlığı’nın Valiliklere talimat gönderilmesi konusunda talepte bulunduk. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda hassasiyet göstermesi en büyük temennilerimizden birisidir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” dedi.