Tarih: 17.06.2022 16:54

Türk Eğitim – Sen Isparta Şubesi Başkanı Çelik; Yeni Eğitim - Öğretim Yılına Okullarımızın Hazır Olması İçin Yaz Tatilinde Tüm Tedbirler Alınmalıdır

Facebook Twitter Linked-in

Türk Eğitim – Sen Isparta Şubesi Başkanı Yahya Hakan Çelik, yılsonu değerlendirmesinde bulundu.
 
Başkan Çelik değerlendirmesinde şu görüşlere yer verdi; “2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılı yarın sona eriyor. Öncelikle bir yıl boyunca yoğun bir eğitim hayatı geçiren tüm öğretmenlerimizi ve öğrencilerimizi tebrik ediyor, iyi tatiller diliyoruz. Öte yandan okullarımızın 2022-2023 eğitim-öğretim yılına hazır olması için yaz tatilinin iyi değerlendirilmesi, Milli Eğitim Bakanlığı’nın okulların ihtiyaçlarını tek tek tespit ederek, gerekli tedbirleri alması eğitim hayatımız için çok önemlidir.
BU NOKTADA; EK BÜTÇE TAHSİSİ YAPILMALIDIR.
Eğitim-öğretime ayrılan payın büyük kısmının personel giderlerine ayrıldığı düşünüldüğünde, MEB bütçesinin istenen ölçüde yeterli olmadığı görülecektir. Şöyle ki; 2021 yılında 146 milyar 920 milyon TL olan MEB bütçesi, 2022 yılında 189 milyar 10 milyon TL oldu. Buna rağmen MEB bütçesinin 132 milyar 28 milyon 643 bin TL’si personel giderlerine ayrıldı. MEB bütçesinin merkezi yönetim bütçesine oranı ise 2022 yılında yüzde 10.79 olarak belirlendi. Bu rakam 2020 yılında yüzde 11.45’ti. Görüldüğü üzere 2022 yılı için ayrılan MEB bütçesi ne eğitimin ihtiyaçlarını karşılamaya ne eğitimin kalitesini, verimliliğini artırmaya ne de salgın döneminin ağır koşullarının yol açtığı başta öğrenme kayıpları olmak üzere birçok sorunu ortadan kaldırmayı sağlamayacaktır. Okulların, yaşadıkları finansman sorunu Okul Aile Birliği üzerinden çözmeye çalışması, ihtiyaçlar noktasında yalnız bırakılması, bu yönüyle veliye yüklenilmesi önemli bir sorundur. Hükümet, yapılması gereken yatırımlar, okullara ayrılması gereken ödenekleri de göz önüne alarak, MEB’e yeni eğitim-öğretim dönemi başlamadan ek bütçe tahsis etmelidir.
MEB, YARDIMCI PERSONEL
İSTİHDAMINI ARTIRMALIDIR.
Yardımcı hizmetli personel eksiği okulların yaşadığı en büyük sorunlardan biridir. Ağır bir pandemi geçiren ülkemizde okullarda yeni salgınlar yaşanmaması, hijyen tedbirlerinin artırılması, temizlik malzemelerinin eksiksiz olarak sağlanması, okulların temizlik yönünden yeni eğitim-öğretim yılına hazır olması çok önemlidir. Bu nedenle ilk yapılması gereken husus, okullarımızdaki hijyen tedbirlerini yürütecek yeterli sayıda yardımcı hizmetli personel alımı yapılmasıdır. Okullarımızda ne yazık ki yardımcı personel sayısı ihtiyacın çok altındadır.
Hatta okullar bu ihtiyacı İş-Kur üzerinden alım yaparak gidermeye çalışmaktadır. MEB’in bu şekilde alım yapmak yerine hizmetli personeli kendi bünyesine alması gerekmektedir. Ayrıca en ücra yerlerdeki okullar dahil tüm okullardaki hijyen malzemelerinin eksiksiz olarak temin edilmesi yeni salgın hastalıklarının önüne geçilmesinde önemli bir katkı sağlayacaktır.
Bölgeler arası, iller arası, ilçeler arası hatta mahalleler arası eğitim eşitsizlikleri giderilmelidir.
Öte yandan eğitimin olmazsa olmazlarından birisi tüm çocukların eşit eğitim imkânından faydalanmasıdır. Eğitimde yaşadıkları sorunları asgariye indiren, reformist, PISA, TIMSS gibi sınavlarda rüştünü ispatlamış, çocukların okuma, anlama, yorumlama, eleştirel düşünme, problem çözme becerilerinin üst düzey olduğu ülkelere baktığımızda, tüm çocuklara aynı imkânları sağlayabildiklerini görüyoruz. Bu noktada uygulayıcılar; sorunu temelde çözmeli, yani bölgeler arası, iller arası, ilçeler arası hatta mahalleler arası eğitim eşitsizlikleri gidermelidir. Ayrıca mesleki eğitimin güçlendirilmesi, meslek liselerinin kalitesinin artırılarak, başarılı öğrencilerin de bu okulları tercih etmesinin sağlanması, meslek liselerinin teşvik edilmesi ülkemiz ekonomisinin kalkınmasının da anahtarıdır. Dolayısıyla mesleki okulların devlet ve yatırımcılar tarafından desteklenmesini çok kıymetli buluyoruz. Bunun yanı sıra okulların derslik ihtiyacı mutlaka karşılanmalı, yüksek mevcuda sahip okullarda ek derslikler ilave edilmeli, atıl kullanılan alanlar derslik olarak hizmet vermelidir.
2022 YILINDA EN AZ
70 BİN ATAMA YAPILMALIDIR
Öğretmen açığı sorununun giderilmesi noktasında Türkiye’nin dört bir yanında öğretmen seferberliği başlatılmalıdır. Öğretmen açığı 86 bin ücretli öğretmen eliyle giderilmeye çalışılırken, 121 binin üzerinde norm kadro açığı varken, bunun yanında atama sayısı 20 bin civarındadır. Soruyoruz: 20 bin atamayla mı ihtiyaç karşılanacak? Eğitimin asli taşıyıcısı olan öğretmenlerin olmadığı, öğretmen sayısının ihtiyacı karşılamadığı bir ülkede hedeflere nasıl ulaşılacak? Bu noktada yapılması gereken Hükümet, MEB ve Maliye Bakanlığı’nın bir araya gelerek, her türlü imkânı seferber ederek, 2022 yılında en az 70 bin atama yapılmasının sağlanmasıdır. 2022 yılının başında yapılan atamanın aslında 2021 yılı ataması olduğu göz önüne alınmalıdır. Bilindiği gibi Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, öğretmen atamalarının yeni eğitim-öğretim yılına yetişeceğini duyurdu. Takvimin 2022 KPSS sonrasında açıklanması ve başvuruların alınması durumunda, bu kez 2021yılında KPSS’ye girecek adaylar mağdur olacaktır. Bu nedenle yapılması gereken yeni atamanın bir an önce 2021 KPSS sonuçlarına göre yapılmasıdır.
Yargıya taşıdığımız Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Öğretmenlerin yıllardır beklediği Öğretmenlik Meslek Kanunu ne yazık ki beklentileri ve ihtiyaçları karşılamaktan çok uzak kaldı. Özellikle sınav ve eğitim programı şartı aranmadan 10 yılını dolduran her öğretmene uzman, 20 yılını dolduran her öğretmene başöğretmen unvanı verilmesi gerektiğini ısrarla yineleyen sendikamızın bu talebinin görmezden gelinmesi kabul edilemezdi. Bu nedenle Öğretmen Meslek Kanunu, başta kariyer basamaklarında sınav şartı olmak üzere öğretmenlerimizin yararına olmayan hususları bakımından sendikamız tarafından yargıya taşındı. Öte yandan ödül sisteminin adil bir şekilde uygulanması, yönetici atamalarında ve ilk atamalarda mülakatın kaldırılarak sadece yazılı sınav esasına göre atamaların yapılması, liyakati sağlayan bir yönetici atama sisteminin ihdas edilmesi, proje okullarına yönetici görevlendirmelerinin MEB yönetici atama yönetmeliğine bağlı hale getirilmesi ve bu şekilde okullardaki öğretmen ve yönetici atamalarındaki keyfiyete son verilmesi, öğretmenlerin muhatap olduğu mevzuat ve süreçlerin tek bir çatı altında toplanması gibi hususların yer aldığı bir meslek kanunu talep eden sendikamız, bundan sonraki süreçte kanunla ilgili TBMM ve MEB nezdinde her türlü girişimde bulunacaktır.
TÜM ÖĞRETMENLER KADROLU
OLARAK ATANMALIDIR
Sözleşmeli öğretmenler ile kadrolu öğretmenler arasındaki ayrımın kaldırılması ve tüm öğretmenlerin sadece kadrolu olarak istihdam edilmesi gerektiğini yıllardır söylüyoruz. Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan meslek kanunuyla sözleşmeli ve kadrolu öğretmenler arasındaki ayrımı ortadan kaldıracaklarını bildirmişti. Ancak meslek kanununda buna ilişkin hiçbir hususun olmaması, Cumhurbaşkanı’nın sözünün yerine getirilmemesi bizleri sükut-u hayale uğrattı. Yapılması gereken 2011 ve 2013 yıllarında olduğu gibi, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi ve bundan sonraki alımların tamamının kadrolu olarak yapılması, bu hususun da meslek kanunuyla güvence altına alınmasıdır. Yeni eğitim-öğretim yılında bu talebimizi her fırsatta hatırlatmaya devam edeceğiz.
AİLE BÜTÜNLÜĞÜNÜN
SAĞLANMASI İÇİN İL/İLÇE
EMRİ GETİRİLMELİDİR
Mazeret tayin dönemlerinde sınırlı kontenjanlar ve hizmet puanı üstünlüğü esas alınarak yapılan tayinler birçok meslektaşımızın nakil talebinin karşılanmaması öğretmenlerin eşlerinden, çocuklarından ayrı yaşamak zorunda
kalmasına neden olmaktadır. Sadece iller arası değil, il içi tayinlerde de aynı sorun yaşanmakta, aynı il sınırları içinde birbirinden kilometrelerce uzakta olan eşlerin aile bütünlüklerinin zedelenmektedir. Aile birliğinin bozulmamasına yönelik tedbirlerin alınması öğretmenlerimizin verimli, huzurlu çalışması noktasında gereklidir. Bu noktada il emri getirilmesi, bulunduğu ilçede 3 yıl çalışma şartı ve özrünün bulunduğu ilçe ile görev yeri arasında 50 kilometrenin üzerinde mesafe bulunan öğretmenlere ilçe emri hakkı verilmesi ve Anayasa ile güvence altına alınan sağlık ve aile bütünlüğü gibi temel hakların korunması çok önemlidir” dedi.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —