Sorumluluklarını bilen insan toplumun değer yargılarını gözetir, saygı gösterir. Kendine, başkalarına ,yaşadığı yere, çevreye ve vatanına karşı görevlerini yerine getiren kişidir. Başkalarının haklarını çiğnemeden kendi ihtiyaçlarını karşılar ve görevini yapar. Eğirdir’imizi; çevremizi iyi korumadığımız zaman hayatımızı da sağlıklı bir şekilde sürdüremeyiz. Temiz bir çevre sadece insanlar için değil tüm canlılar için gereklidir. Kirletilen su kaynakları, kesilen ağaçlar, yanan ormanları, kuruyan gölleri geri getiremeyiz.
Bu yapılanlar sonucunda Eğirdir doğal güzelliklerini kaybetmektedir .Birey olarak çevreyi korumak için üzerimize düşen sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz. Uyarmalıyız ve hakkımızı aramalıyız. Yasaların koruma altına aldığı alanlar tüm canlıların yaşam sigortasıdır. Buralar “kamu yararı” dolanımlarıyla, daha sonra yapıya açılarak yoğun yapılaşmayla ; suyu toprağı gıdayı tehdit etmektedir.. Herkes sorumluluklarını bilip yerine getirirse çevre kirliliği azalır, yetki verilen insanlarda “ yetkilerinin sınırını aşmaya cesaret” edemezler.
Eğirdir Gölü Özel Hükümleri, Çevre ve Koruma kanunlarının amacı, bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamaktır.
“Kırk yıldır” aynı bakışla yapılan kıyı işgallerinin “ranta” dönüştüğü yaşanan bir çok örnekle sabittir. Tüm canlıların ücret ödemeden, kişisel sahiplenmeden; yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları biyolojik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamıdır bu yerler. Bu yaşam alanlarının, çevresel değerlerin ve ekolojik dengenin tahribini, bozulmasını ve yok olmasını önlemeye, mevcut bozulmaları gidermeye, çevreyi iyileştirmeye ve geliştirmeye, çevre kirliliğini önlemeye yönelik koruma çalışmaların bütününün öncelikli sorumlusu kenti yönetenler ve o kentte yaşayan insanların sorumluluğundadır.
Düzgün bir insan olabilmek için, sorumluluk üstlenen birisi olmak gerekir(A.Saint).Düzgün insanlar; İçinde yaşadığımız ve barındığımız kentimizin, dünyamızın havasını, suyunu, toprağını ve doğal kaynaklarını kirletmemek için önleyici tedbirler alırlar, yer makam-çıkar-ihtiras- rant uğruna göz göre göre yaşamı ve kentini “taşlaştırmazlar-kirletmezler” ben yaparım olur demezler
. Görev, vatandaşlık, bedensel ve zihinsel faaliyetlerimizi kullanırken hırs, bencillik, açgözlülük, kin, nefret gibi duygulara yer vermemeliyiz.
Zamanımızı iyi değerlendirmeliyiz. Başkalarından beklediğimiz saygıyı önce kendimize yaşadığımız yere göstermeliyiz. Eğirdir’in doğasına saygı göstermek görevimiz olmalı. Eğirdir’in sosyal, ekonomik kalkınması;: bugünkü ve gelecek kuşakların, sağlıklı bir çevrede yaşamasını güvence altına alan çevresel, ekonomik ve sosyal hedefler arasında denge kurulması esasına dayalı kalkınma ve gelişmeyi sağlamasıyla mümkün olacaktır. Doğal güzelliklerini giderek tüketen Eğirdir’in; ; doğasıyla , tarımıyla,
: insan ve diğer canlıların varlık ve gelişmelerini doğal yapılarına uygun bir şekilde sürdürebilmeleri için gerekli olan şartlarını bütününü korumak durumundadır.
Doğal güzellikleri betona gömmekle Eğirdir ne büyür ne de ekonomisi gelişir . Eğirdir de yatırımlar taşa,(taş ocakları), çimento ya değil, ; doğasının korunmasına , turizme ve tarıma yönelik olmalıdır. Doğasının korunması da o kadar zor ve para isteyen bir şey değildir, yeter ki “ yasaların arkasından dolanmayın” ve devletimizin çıkarmış olduğu yasalara uyun ve esnetmeyin, yaşadığınız yere ve gelecek kuşaklar için sorumluluk sahibi olunuz! Göl çevre koruma yasalarında yapımı yasaklanan yapı yapımının durdurulması konusunda, Kaymakamlığa, Valiliğe başvuran insanlarımızın duyarlılığı göz ardı edilmemelidir. Yapılan hizmetler “halka ve hakka uygun olmalıdır”! Yasa buraya yapı yapılmaz demekte “hak için halk için!”
Yrd. Doç. Dr. Erol KESİCİ T.T.K.D. Eğirdir Temsilcisi