Gelişen teknoloji ve dijitalleşen dünya, her geçen gün internet kullanım oranını artırıyor. 7’den 70’e her yaş aralığının hayatının bir parçası haline gelen internet ve sosyal medya kullanımı tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi döneminde daha da ön plana çıktı. Bu süreçte haberleşmeden eğitime, sosyo-kültürel etkinliklerden dijital toplantılara, spordan konsere pek çok alanda yürütülen faaliyetler dijital ortamda yapıldı.
Üniversitemiz İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Zihni Tunca ile dijital yaşamın dünü, bugünü ve yarınına ilişkin konuştuk. Prof. Dr. Tunca, dijitalleşen dünya, yeni dönemde bizleri neler beklediğine dair şu bilgileri verdi.
2020 ‘Dijital Çağ’ın Resmen İlan Edildiği Önemli Bir Yıl Olarak Tarih Kitaplarına Geçebilir
Medeniyetler tarihinde bazı dönemler yeni bir çağın başlangıç noktası olarak kabul edilir. Bu açıdan baktığımızda, 2020’nin de ‘Dijital Çağ’ın resmen ilan edildiği önemli bir yıl olarak tarih kitaplarına geçeceğini söyleyebiliriz. Son 20 yıl içerisinde üçüncü nesil İnternet (3G), tablet ve akıllı telefonların yaygın olarak kullanmaya başlanması ve buna bağlı olarak da sosyal ağların hızlı bir şekilde hayatımızın bir parçası olmayı başarması sayesinde ister istemez dijital yaşama ilk adımımızı atmıştık. Uzaktan eğitim, elektronik bankacılık ve özellikle de e-ticaretin beklenilenden çok hızlı bir şekilde yaygınlaşması, mobil oyunlara olan ilginin her geçen gün artması ve tüm bunların sonucunda teknoloji bağımlılığı gibi yeni rahatsızlıkların ortaya çıkmaya başlamış olması geri dönülemez bir şekilde dijital bir çağa girdiğimizin en önemli göstergeleriydi.
COVİD-19 İLE CAFE SOHBETLERİ VE AKRABA
ZİYARETLERİ SOSYAL AĞLARA TAŞINMAYA BAŞLADI
İlk kez 2019 yılında Çin’de ortaya çıkan ve küresel bir pandemiye dönüşmesi 2020’nin ilk aylarını bulan Covid-19 salgını, üç ay gibi kısa bir süre içerisinde sadece ülkelerin ekonomilerini ve sağlık sistemlerini değil, bireysel ve toplumsal anlamda tüm yaşantıyı da ciddi anlamda etkiledi. Gönüllü ya da zorunlu olarak uzun süre evlerinde kendilerini karantinaya alan milyonlarca birey bu sürece beklenilenden çabuk bir şekilde uyum sağladı. Ofisler ve okul sıraları evlerimizin bir köşesindeki masalara; restoranlar ve fırınlar mutfağa; mağazalar ve AVM’ler mobil uygulamalara; cafe sohbetleri ve akraba ziyaretleri ise sosyal ağlara ve toplantı uygulamalarına taşınmaya başladı.
ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE DİJİTAL PARAYA GEÇİŞ
AŞAMASINDA CİDDİ BİR DİRENİŞ YAŞANMASI BEKLENMİYOR
Salgının ciddiyetinin farkına varan insanların dış dünya ile irtibatı en aza indirmesi dijital çağa geçişi kolaylaştırdı. Bunun sonucunda sadece iletişim için sosyal ağlara olan ilgiyi değil, alışverişler açısından da e-ticaret’e olan ilgi arttı. Bu noktada dikkat çeken bir diğer unsur, hijyen konusundaki endişelerin nakit kullanımını da sınırlandırması sebebiyle önümüzdeki günlerde dijital paraya geçiş aşamasında ciddi bir direniş yaşanmasının beklenmemesidir. Bu süre zarfından televizyon, gazete ve sosyal ağlarda farklı disiplinlerden uzmanların sürekli olarak tekrarladıkları “Yeni bir döneme giriyoruz”, “Hayatımızın yeni normallerine alışmalıyız” ve “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” gibi öngörü ve uyarılar yeni bir döneme geçiş sürecinde olduğumuz hususunda insanları motive etmekle kalmamış, sürecin en hızlı şekilde atlatılabilmesi açısından uyum ve işbirliğinin önemini belleklere işlemeyi başarmıştır.
HAYATIMIZDAKİ YENİ NORMALLERİN SADECE “SOSYAL MESAFE” VE “MASKE TAKMAK” GİBİ KORUYUCU TEDBİRLER İLE SINIRLI OLMADIĞI AÇIK
Covid-19 ile savaşın ikinci aşamasını oluşturan yeni dönemde hayatımızdaki yeni normallerin sadece “sosyal mesafe” ve “maske takmak” gibi koruyucu tedbirler ile sınırlı olmadığı açık. Uzmanların büyük bir kısmı tarafından en kötü tahminlere göre bile 18-24 ay gibi bir süre içerisinde aşı ve ilaç gibi çalışmaların sonuç vereceği öngörülürken, hayatımızdaki yeni normaller sadece hijyen ve temasa yönelik önlemler ile sınırlı kalmayacağı, küresel ölçekte yaşanabilecek benzer krizleri önleyici ve bu krizlere karşı işbirliği ve hareket kabiliyetini arttırıcı çabalar olarak karşımıza çıkacağı düşünülmelidir. Bu çabaların başında ise dijital çağa geçişi hızlandırıcı tedbirler gelmektedir.
YENİ NORMALLER ESASEN DİJİTAL
ÇAĞIN RESMİ OLARAK İLANIDIR
Yeni normaller esasen dijital çağın resmi olarak ilanıdır. Önümüzdeki süreçte yeni bir salgına karşı eğitime ara vermeden devam edebilmek için uzaktan eğitim altyapısının mevcut sisteme daha yoğun bir şekilde entegre edildiğini göreceğiz. Bankacılık gibi temas gerektirmeyen ticari süreçlerde elektronik kanallar ön plana çıkacak. Özellikle pandemi sürecinde suni olarak artan talebin karşılanması ve karaborsacılığın önüne geçilebilmesi açısından perakende sektöründe tedarik zincirinin ne kadar önemli olduğunun farkına varılması sebebiyle tedarik süreçlerinde dijitalleşmenin daha da önem kazanacağını göreceğiz. Karaborsa ve diğer fırsatçıların önüne geçilebilmesi için devletin denetleme ile ilgili süreçlerde dijital altyapısını güçlendirdiğini de göreceğiz. Sağlık hizmetleri açısından ise salgın ve diğer hastalıkların takibi, tedavisi ve önleyici hizmetlerin önemli bir kısmı tamamen dijitalleşmiş olacak. Kamu hizmetlerinin tamamına yakını e-devlet platformuna entegre edilerek bireylerin ve kuruluşların kamu dairelerine gitme ihtiyacının sıfırlanacağına şahit olacağız. Milli yazılım ve donanımın öneminin farkına varılmış olması sebebiyle sadece yazılım ve donanım projelerine değil, yetişmiş eleman ihtiyacının da karşılanması amacıyla anaokulundan itibaren kodlama gibi derslerin müfredatta yerini aldığını göreceğiz.
Süleyman Demirel Üniversitesi
Kurumsal İletişim Merkezi
Isparta