DÜŞÜNCE UFKU KORONAVİRÜSÜ
VE DABBETÜ’L-ARZ
Halil ELİTOK*
Son zamanlarda dünyayı kasıp kavuran ve adeta belvayı âmme haline dönüşen ve insanları çeşitli düşüncelere sevk eden ve dünya devletlerinin kabusu olan ve kıyametin senaryosunun çizilmelerine vesile olan ve kıyamet yaklaştı gibi spekülasyonlara yol açan korona virüsüne dini açıdan da bakma ihtiyacı belirmiştir.
Ulemanın tespitine göre; bu tabir Kur’an’da on dört yerde “dabbe” kelimesi kullanılmakta; hadis-i şeriflerde ise mahiyeti hakkında daha teferruatlı bilgiler verilmektedir. “Söylenen başlarına geleceği vakit, bunlar için yerden bir ‘dâbbe’ (canlı) çıkarırız ki bu, onlara insanların âyetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler”[1] denilmekte; bir başka ayet-i kerimede de: “Ne zaman ki, Süleyman’a ölümü hükmettik, cinlere onun ölümünü sezdiren olmadı. Yalnız bir güve böceği yere dayandığı asâsını yiyordu. Bu sebeple Süleyman yere yıkılınca ortaya çıktı ki, cinler eğer gaybı bilir olsalardı o zilletli azab içinde bekleyip durmazlardı”[2] şeklinde bir ibare yer almaktadır. Müfessirler bu ve benzeri ayetleri ve hadisleri nazara alarak çok farklı yorumlar yapmış ve konuyu anlamaya çalışmışlardır.
Tefsirlerin genelinde, haklı olarak tabirin lügat manasından hareket edildiği görülüyor. Buna göre; debb ve debib hafif yürüme, debelenme manasını taşımakta ve hayvanlar için, çoğunlukla da haşereler (böcekler) için kullanılmaktadır. “İçkinin vücuda yayılması ve bir çürüklüğün etrafına bulaşması” gibi, hareketi gözle görülemeyen şeylerde de bu tabir istimal edilmektedir. Dâbbe kelimesi ise lügatte “debb eden, hafif yürüyen, debelenen” anlamına gelmektedir. Bu anlamıyla tren, otomobil, bisiklet gibi otomatik şeylere de dâbbe denilebilmektedir. Ancak en uygun kullanımı hayvanlara mahsustur. Hatta örf-ü nasda, dört ayaklı hayvanlar ve özellikle atlar için sıklıkla bu tabire rastlanmaktadır. Bununla beraber “Allah, her hayvanı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünen, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi dört ayak üstünde yürür…”[3] âyetinden anlaşılacağı üzere her hayvan hakkında kullanıldığı da açıkça belli olmaktadır. Bunlardan çıkan bir sonuca göre dâbbe, hayvan kelimesi ile eşanlamlı gibidir.
Bu meseleye çok net bir açıklama getirten Bediüzzaman bu konuda şöyle ifade eder: “Amma “Dabbetü’l- Arz: Kuran’da gayet mücmel bir işaret ve lisan-ı hâlinden kısacık bir ifade, bir tekellüm var. Tafsili ise; ben şimdilik, başka meseleler gibi kati bir kanaatle bilemiyorum. Yalnız bu kadar diyebilirim: (Laye’lemulğaybeillallah) Nasılki kavm-i Firavun’a “çekirge âfâtı ve bit belası” ve Kâbe tahribine çalışan Kavm-i Ebrehe’ye “Ebabil Kuşları” musallat olmuşlar. Öyle de: Süfyan’ın ve Deccalların fitneleriyle bilerek, severek isyan ve tuğyana ve Ye’cüc ve Me’cüc’ün anarşistliği ile fesada ve canavarlığa giden ve dinsizliğe, küfür küfrana düşen insanların akıllarını başlarına getirmek hikmetiyle, arzdan bir hayvan çıkıp musallat olacak, zîr ü zeber edecek. Allah u alem, o dabbe bir nev’dir. Çünki gayet büyük bir tek şahıs olsa, her yerde herkese yetişmez. Demek dehşetli bir taife-i hayvaniye olacak. Belkiإِلَّا دَابَّةُ الْأَرْضِ تَأْكُلُ مِنسَأَتَهُ âyetinin işaretiyle, o hayvan, dabbet-ül arz denilen ağaç kurtlarıdır ki; insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek, insanın cisminde dişinden tırnağına kadar yerleşecek. Mü’minler iman bereketiyle ve sefahet ve sû'-i istimalâttan tecennübleriyle kurtulmasına işareten, âyet, iman hususunda o hayvanı konuşturmuş.”[4]
Elbette azgınlaşan toplumların ve ipten saptan kopmuş milletlerinde bir göreceği vardır. Ahlaksızlık ve hayâsızlıkta haddini aşan ve sefahat bataklığında boğulan geçmiş bazı ümmetler ve kavimler birçok elim azaba, bela ve musibetlere duçar olmuşlardır. Bunlardan ders alınması gerekir. Çünkü; C. Hak Kur’an-ı Keri^’de şöyle ifade buyrulur: “De ki, yeryüzünde gezin dolaşın da, daha öncekilerin akıbetleri nice oldu görün.”[5]
Geçmiş kavimlerin başına gelenler tarihi şüreçte incelendiğinde kendi isyanlarının ve azgınlıklarının ve peygamberlerinin emirlerini dinlememelerinin sonucu olduğu da akıldan uzak tutmamak gerekir. Bu açıdan da koronavirüsünün çıktığı ülkelere bakmakta fayda olduğu kanaatindeyim.
*Emekli İl Müftüsü
halilelitok@gmail.com
________________________________________
[1]Neml Sûresinin, /82.
[2]Sebe Sûresinin, /14.
[3]Nûr Suresinde, 24/45.
[4]Nursî, Said; Şuâlar (5. Şuâ, 20. mesele)
[5]Rum Suresi 30/42